BAŞAK VE ASMA
Her şehrin ayrı bir şarkısı vardır, duyabilene...; her şehrin ayrı bir resmi vardır, görebilene...; her şehrin ayrı bir hikayesi vardır, okuyabilene...
Bir şehir: Ankara
Bir kitap: Başak ve Asma
İki şair: Abdülkadir Paksoy ve Ümit Sarıaslan
Bir şehir: Ankara
Bir kitap: Başak ve Asma
İki şair: Abdülkadir Paksoy ve Ümit Sarıaslan
“Bir el
değer elime
sabaha yakın
usulca..
eğilip kulağıma
yankısıyla
kelebek kanatlarının
söğütsüz derelerin yalnızlığıyla..
Bilirim
şafaktır gelen
okşayınca yüzümü
taze toprak kokan elleri..
okşayınca yüzümü
taze toprak kokan elleri..
Ya bir
sevdiğini gömmüştür
ya bir gül dikmiştir
düşlerimizin toprağına..
ya bir gül dikmiştir
düşlerimizin toprağına..
Uyan der
bana
uyan
kent uyanmadan..
uyan
kent uyanmadan..
Anlarım
Ankara’dayım
uyandığımda
şafak varsa yanımda (Abdülkadir Paksoy)
uyandığımda
şafak varsa yanımda (Abdülkadir Paksoy)
* *
* * *
Her sabah iki gündüz sefası açar
Bahçe duvarının dibinde
Serin taşlığında çocukluk günlerimin
Biri çingene pembesi erguvan öteki
Teki benim teki kardeşimin
Babam da gelir birazdan
Muhabere Okulu’ndan Mamak’tan
Gelir omuzlarına alır beni
Bahçe duvarının dibinde
Serin taşlığında çocukluk günlerimin
Biri çingene pembesi erguvan öteki
Teki benim teki kardeşimin
Babam da gelir birazdan
Muhabere Okulu’ndan Mamak’tan
Gelir omuzlarına alır beni
Perdesi işlemeli denizliği
sardunyalı
Gülü reyhanı sırt yastığı sediri
Eski Ankara’ların üzerine kurulu
Avlusu küf kokan evler
Siz saklıyorsunuz
Suskunun büyük şarkısını
Zamanın havzunda
Çökeldiği eski Ankara evleri (Ümit Sarıaslan)
Gülü reyhanı sırt yastığı sediri
Eski Ankara’ların üzerine kurulu
Avlusu küf kokan evler
Siz saklıyorsunuz
Suskunun büyük şarkısını
Zamanın havzunda
Çökeldiği eski Ankara evleri (Ümit Sarıaslan)
*
* * * *
Yangın artığı sözcükler
Gül külü ve üzünç tozuyor sokaklarda
Savruluyor bildiğimiz bilmediğimiz
Öfkelenmek neye yarar
Diline yapışan tat
Düşünmeyi unutturduktan sonra
Gül külü ve üzünç tozuyor sokaklarda
Savruluyor bildiğimiz bilmediğimiz
Öfkelenmek neye yarar
Diline yapışan tat
Düşünmeyi unutturduktan sonra
Doğmayacak bir daha
Külünden yeşermeyi unuttu Anka
Kabuk bağlamaz bütün yaralar
Akan kan kurumaz
Onmaz yarasını kaşır durur
Kentler de
Külünden yeşermeyi unuttu Anka
Kabuk bağlamaz bütün yaralar
Akan kan kurumaz
Onmaz yarasını kaşır durur
Kentler de
Yurtsuz rüzgâr söyle bana
Kanadın kıpırdar mı şimdi
İçimdeki fırtına olmasa
Kanadın kıpırdar mı şimdi
İçimdeki fırtına olmasa
Ufuk çizgisinde çember çeviren
çocuk
Bulutlar dökülecek elini uzatsan
Ayakkabını bana ver ve saydam gülüşünü
Bir kerecik
Evrenden eski
Ebemkuşağından renkli o düşü (Ümit Sarıaslan)
Bulutlar dökülecek elini uzatsan
Ayakkabını bana ver ve saydam gülüşünü
Bir kerecik
Evrenden eski
Ebemkuşağından renkli o düşü (Ümit Sarıaslan)
*
* * * *
Acıyı
bileli senli benliyim
Bu kentin tüm sakinleriyle
Kimi görsem
Bana dökmek ister içini
Bu kentin tüm sakinleriyle
Kimi görsem
Bana dökmek ister içini
Gordios’a
rastladım geçenlerde
Çıkrıkçılar yokuşunda
İskender’i arıyordu yana yakıla
Düğümler öyle çoğalmış ki (Abdülkadir Paksoy)
Çıkrıkçılar yokuşunda
İskender’i arıyordu yana yakıla
Düğümler öyle çoğalmış ki (Abdülkadir Paksoy)