ADEMLE HAVVA'NIN GÜNCESİ (Mark TWAİN)

Mark Twain’in toplam yedi öyküden oluşan kitabı, “Ademle Havva’nın Güncesi”. 
Aynı adı taşıyan öykü, kitapta geniş bir yer tutuyor ve adından da anlaşılacağı gibi kitap günlük tarzında yazılmış. Adem ve Havva’nın olaylara nasıl farklı açılardan baktıklarını, dünyaya gelen ilk insanların çevrelerindeki olayları nasıl algıladıklarını mizahi bir açıdan ele alan Mark Twain, diğer öyküleriyle de ilginizi çekebilir.

“O derin uykuya daldığım sırada başıma bir şeyler gelmiş olmalı. Göğsümün sol yanındaki yara izinden anlıyorum bunu. Acı falan duymuyorum ama yeni yaratığın daha ilk ortaya çıkışında böyle bir yara izi bırakması, beni pek de mutlu olayların beklemediğini getiriyor aklıma.”      


                                               * * * * *

“Yeni yaratık hiç aralıksız konuşuyor. En hoşlandığı şey de her gördüğü nesneye bir ad takmak.”

                                               * * * * *

“Yağmura karşı bir korunak yaptım kendime, ama şöyle iç rahatlığıyla kullanamadım. Yeni yaratık geldi, zorla içeri sokuldu. Dışarı atmak istediğimde, görmesini sağlayan iki delikten damla damla sular akıttı önce, sonra ıslanan yanaklarını pençelerinin tersiyle sildi, öbür hayvanların acı çekerken çıkardıkları sese benzer sesler çıkardı.”

                                               * * * * *

“Eskiden ne sessiz, gürültüsüz bir yerdi burası. Bu Pazar günleri de gitgide daha çekilmez bir durum alıyor. Geçen kasımda haftanın bu gününün dinlenmeye ayrılması kararlaştırıldı. Oysa daha önce haftada altı dinlenme günüm vardı benim.”

                                               * * * * *

“Dün akşam, o balık dediği şeylerden birçoğunu sudan çıkararak ısınsınlar diye getirdi benim yatağıma doldurdu. Ama hayvanları uzun uzun gözetlediğimde, burada hiç de suda olduklarından daha mutlu görünmedikleri sonucuna vardım. Kımıltıları azalmıştı yalnız. Karanlık olunca götürüp hepsini dışarı atacağım.”

                                               * * * * *

“İster istemez yedim yasak elmaları, açlığa daha fazla dayanamadım. Bu davranışım benimsediğim yaşama kurallarına aykırıydı gerçi, ama karnı aç olana bütün kurallar vız gelir bence.”

                                               * * * * *

“İlkin çok konuştuğunu düşünüyordum hep, şimdi ise bir gün susmasının, sesinin günlerimden silinmesinin benim için büyük bir acı olacağını düşünüyorum.”



                                               * * * * *

“Dün öğleden sonra, neyin nesi olduğunu anlamak için öbür deney nesnesinin ardında dolaştım biraz. Neye yaradığını öğrenmek istiyordum. Ama bir türlü anlayamadım. Bir erkek olduğunu sanıyorum. Gerçi daha önce hiçbir erkek görmemiştim, ama bu tıpkı bir erkeğe benziyordu, onun için de yanılmadığıma kesinlikle inanıyorum.”

                                               * * * * *

“Önceleri korkuyordum ondan, her geri dönüşünde kaçmaya başlıyordum. Beni kovalayacağını sanıyordum. Sonra yavaş yavaş, onun benden kaçmaya çalıştığını anladım. Bunu anlayınca da bütün ürkekliğim geçti, saatlerce ardından gittim. Kendisini yirmi adım uzaktan sürekli olarak izlediğimi gördükçe, gitgide huysuzlanıyor, çileden çıkıyordu.”



                                               * * * * *

“Konuşabildiğini öğrendikten sonra yepyeni bir ilgi duymaya başladım ona, çünkü ben konuşmaya bayılırım. Bütün gün konuşurum, geceleri uyurken bile konuşmadan edemem. Anlattığım şeyler de çok ilginçtir, ama kendisiyle konuşabileceğim biri olursa, iki kat daha ilginç şeyler anlatabilirim, isterlerse hiç susmam o zaman.”

                                               * * * * *

“Bana olan saygısının artması için, ona her bakımdan elimden geldiğince yararlı olmanın yollarını araştırıyorum. Son bir iki gündür, varlıklara ad takma işini bütünüyle üzerime aldım. Böylece, omuzlarından büyük bir yük kalkmış gibi görünüyor.”

                                               * * * * *

“Bilgi deneyle kazanılıyor. Varsayımlar, yakıştırmalar, sanılar hiçbir şey katmıyor kişinin öğrenimine.”

                                               * * * * *

“Başlangıçta ne diye yaratıldığımı bir türlü anlayamıyordum. Ama şimdi anlamaya başladım: bu güzel dünyanın gizli yönlerini bulmak, mutlu olmak, bütün bu şeyleri düşünüp bize verene şükretmek.”

                                               * * * * *

“İnsanları iyi tanıdığım için, bir serseriye bir sterlin yerine bir milyon sterlinlik bir banknot vermiş bir kimsenin, kendi gözünün körlüğüne kızacak yerde o serseriye düşman kesilebileceğini biliyordum.”

                                               * * * * *

“İngilizler hiçbir oyunu eğlence için oynamazlar. Bir şey kazanmaz ya da yitirmezlerse – hangisi olmuş önemli değil – oyun oynamazlar.”
                                      ▬       ▬      ▬

Bu Haftaki Tercihleriniz

KAPLUMBAĞA TERBİYECİSİ (Emre CANER)

GÖR BENİ (Azra KOHEN)

BİR ÖMÜR BÖYLE GEÇTİ (Faruk Nafiz ÇAMLIBEL)

BANDO TAKIMI (Muzaffer İZGÜ)

ŞEMS-İ TEBRİZİ'NİN ÖĞRETİLERİ