YALNIZLIK DOLAMBACI (Octavio PAZ)
Bireyin topluma katkısı, toplumun bireye etkisi.
Yaşadığımız toplum, bizi nasıl etkiler?
Kültürel değerler insan için ne kadar önemli olabilir?
İnsanların buluştuğu ortak noktalar nelerdir, kültürler bunu ne dereceye kadar farklı kılabilir?
Octavio Paz “Yalnızlık Dolambacı”
Yaşadığımız toplum, bizi nasıl etkiler?
Kültürel değerler insan için ne kadar önemli olabilir?
İnsanların buluştuğu ortak noktalar nelerdir, kültürler bunu ne dereceye kadar farklı kılabilir?
Octavio Paz “Yalnızlık Dolambacı”
“Kendi kültürünün bilinçaltı katmanlarını
çözümleyen bir inceleme olması yanında bu kitap, insan yalnızlığının evrensel gizini araştıran bir belgeseldir.(Bozkurt Güvenç) ”
* * * * *
“Yaşamın
bir döneminde varlığımızın sadece kendimize özgü ve çok değerli bir şey olduğunu anlarız. Bu uyanma, çoğu kez,
ergenlik çağında olur. İnsanoğlu’nun kendini arayıp bulması, yalnızlığının bilincine
varması; kendisiyle dünya arasındaki o algılanamayacak kadar saydam bilinç
perdesini çekip kaldırmasıyla gerçekleşir.”
* * * * *
“Bugün
sorduğumuz bazı soruları bundan elli yıl sonra belki de anlamsız bulacağız.
Yeni durum ve koşullar yepyeni tepkilere [soru ve sorunlara] yol açacak gibi
görünüyor.”
* * * * *
“Kişinin
kendi yalnızlığını duyması, kendini aşağı gördüğü anlamına gelmez; olsa olsa,
kendi varlığını ötekilerden ayrı gördüğü gibi yorumlanabilir. Aşağılık duygusu
bir sangı olabilirse de, yalnızlık acı bir gerçektir. Çok başkayız gerçekten ve
o kadar da yalnızız.”
* * * * *
“Bizler
inanırız, Amerikalılarsa inanma eğilimindedir. Onlar peri masallarıyla polis
öykülerini severler; biz söylencelerle destanları severiz.”
* * * * *
“Biz
kuşkuluyuz, onlar güvençli! Biz alaycı ve üzgünüz; onlar, mutlu ve şen
insanlar. Onlar anlamaya çalışır; biz derin derin düşünmeyi severiz. Onlar
eylemden, biz suskunluktan yanayız. Biz acılarımızdan hoşlanırız, onlar
buluşlarından.”
* * * * *
“Bana
öyle gelir ki, insan, tarih içinde bir
varlık değil, tarihin kendisidir.”
* * * * *
“Yeniden
«başka biri» olmak, herkes için söz konusu bir olanak!”
* * * * *
“Erkekçe
[iş – güç] ilişkilerimizde de bizi en çok etkileyen duygu kuşkudur. Meksikalı
ne zaman bir dostuna ya da tanıdığına açılıp derdini paylaşsa, [erkeklik]
tahtından inmiş sayılır. Derdini açtığı kimselerin kendisini küçük
görmelerinden korkar.”
* * * * *
“Birbirine
sır veren iki erkek arasındaki karşılıklı saygı ve güveni sağlayan, sürdüren
uzaklık [ya da perde] ortadan kalkmış olur. Bir başkasına açılmakla, kendimizi
onun eline, acımasına [acımasızlığına] bırakmış; daha kötüsü, başkalarının
gözünde «erkeklik» tahtından inmiş sayılırız.”
* * * * *
“Meksikalı,
dünyaya açılmadığı gibi, kendi koruyucu kabuğundan çıkıp dünyaya katılmaz ve
dünyanın onu alıp «bir yerlere sürüklemesine» izin vermez.”
* * * * *
“Ahlaksal,
değersel ve yargısal kurallarımız çoğu zaman kişiliğimizle çatışır;
düşündüklerimizi söylemekten, isteklerimizi gerçekleştirmekten alıkoyar bizi.”
* * * * *
“Çoğu
toplumlarda olduğu gibi, Meksikalı erkek, kadını bir araç gibi görür; erkeğin
isteklerini yerine getirmek, ahlakın, toplumun ve de yasaların belirlediği
işleri yapmakla görevli bir araç!”
* * * * *
“Aşk,
başka bir varlığa katışma çabasıdır. Ama sevgiye boyun eğme ancak karşılıklı
ise gerçekleşir, bu bütünleşme. İnsanın kendini bütünüyle bir şeye, bir başka
kişiye adaması zordur. Az kişi bunu başarır. Aşkın ne demek olduğunu öğrenecek
kadar kendini sahip olma tutkusundan kurtarabilenlerin sayısı daha da azdır.”
* * * * *
“Günlerin
güzelliği, parlaklığı ve gerilimi ile katılanların coşkusu ve kendinden geçmeye
yatkın tavırları gösteriyor ki; fiesta’larımız
iç gerilimimizi zaman zaman düşürmeseydi, toplumumuz kolaylıkla
patlayabilirdi.”
* * * * *
“Ölüm,
yaşam sahnesindeki rol kesme [hava atma] çabalarımızın pek işe yaramadığını
gösteren aynadır.”
* * * * *
“Çağdaş
can alıcılar ve devler adamları öldürmez, ortadan kaldırırlar. Onlar, insanlık
niteliklerini yitirmiş varlıklar üzerinden yürütürler deneylerini, toplama
kamplarındaki tutsaklar önce aşağılanarak eşyaya dönüştürülür, sonra toptan yok
edilirler.”
* * * * *
“Doğum
öncesi dünyada hayat ve ölüm tek bir bütündüler; bizimkinde karşı karşıya
gelirler; öteki dünyada yeniden birleşirler.”
* * * * *
“İktidar,
düzen tanımayan bir güçtür; yüreği ve yörüngesi olmayan paşa gönlü nasıl
çekerse öyle davranan güç!”
* * * * *
“«Meksika’nın
görkemi», bakıp algılamaktan başka görevi kalmamış, tam tepede duran öğle
güneşine benziyordu: Kımıldadığı anda alçalmak – giderek batmak – zorundaydı.”
* * * * *
“Bu
dünya bizi koruyor ama eziyor; bizi saklıyor ama çarpıtıyor. Maskelerimizi
çıkarıp atarsak, dünyaya açılırsak, kısaca, kendi karşımıza çıkma yürekliliğini
gösterirsek, gerçekten düşünmeye ve yaşamaya başlayabiliriz yeniden.”
* * * * *
“Yaşamak,
gizemli bir gelecekte varacağımız yere gitmek için geçmişte bulunduğumuz yerden
yola koyulmak demektir.”
* * * * *
“Aşk, kendi
kişiliğimizi tanıma ve bunu yaparken de ondan kurtulup varlığımızı başkasında
gerçekleştirme yönünde bizi zorlayan ikili içgüdülerimizin en açık seçik
örneğidir.”
* * * * *
“Çalışma
topluluklarının, eğlence, sanat ve müzik topluluklarının çoğaldığı dönemde,
insan her zamankinden daha yalnızdır.”
* * * * *
“İnsan,
bütün zamanların tek olduğu o sonrasızlıktan kovulup dünyaya sürgün edildiği
zaman, takvimin (başı sonu, ölçüsü, hesabı belli olan zamanın) ve saatin kölesi
oldu.”