SEMERKANT (Amin MAALOUF)
Amin Maalouf.
Doğu’nun Batı'daki sesi.
Kültür, din, tarih; Selçuklu veziri Nizamülmülk, Ömer Hayyam ve Selçuklu Sultanı Melikşah. Geçmişe farklı bir yolculuk. Yolculuk sırasında karşılaştıklarımız, bildiklerimiz ya da bilmediklerimiz... Ama sonunda bize kalan, öğrendiklerimiz. Yolculuğumuz Semerkant’a; Doğu’nun mistik, büyüleyici şehirlerinden birine. Yıl 1072.
“Ömer küp denklemleriyle ilgili ciddi bir eser yazmaya koyuldu. Bu cebirsel denklemin bilinmeyenine, Arapça şey diyordu. Bu sözcük İspanyolca yapıtlarda Xay diye yazıldığından, zamanla X biçimi alacak ve bilinmeyeni göstermekte kullanılan evrensel x harfine dönüşecekti.”
Doğu’nun Batı'daki sesi.
Kültür, din, tarih; Selçuklu veziri Nizamülmülk, Ömer Hayyam ve Selçuklu Sultanı Melikşah. Geçmişe farklı bir yolculuk. Yolculuk sırasında karşılaştıklarımız, bildiklerimiz ya da bilmediklerimiz... Ama sonunda bize kalan, öğrendiklerimiz. Yolculuğumuz Semerkant’a; Doğu’nun mistik, büyüleyici şehirlerinden birine. Yıl 1072.
“Ömer küp denklemleriyle ilgili ciddi bir eser yazmaya koyuldu. Bu cebirsel denklemin bilinmeyenine, Arapça şey diyordu. Bu sözcük İspanyolca yapıtlarda Xay diye yazıldığından, zamanla X biçimi alacak ve bilinmeyeni göstermekte kullanılan evrensel x harfine dönüşecekti.”
*
* * * *
“Bir
tepsi altın karşısındaki davranışlarınız farklı idi. Senin iğrendiğin şeyi o,
tıka basa ağzına soktu. O bir saray şairi gibi, sen ise bir bilge gibi
davrandınız. Genellikle bir ilişkinin başında hassas konulara değinilmez. Bin
bir zahmetle kurulan bu kırılgan yuvanın yıkılmasından korkulur. Ama bana
kalırsa, seni o kadından farklı kılan şey, ciddi ve önemlidir. İşin özüdür.
Hayata aynı bakışla bakmıyorsunuz.”
“Doğudaki
İslam âleminde fayansın adı Kâşî ya da Kâşanî idi. Tıpkı porselenin Acemce ve
İngilizce Çin’e atfen Çinî adını taşıması gibi.”
*
* * * *
“Sadakat,
yalancı ağızlardaki kadar doğru olamaz.”
*
* * * *
“Nizam devlet
işlerinden uzaklaşmış, Siyasetnâme adını verdiği kitabına kendini vermişti. Bu,
400 yıl sonra Batı için Machiavelli’nin Prens adlı eseri ne ise, Müslüman Doğu
için aynı paralelde, yönetme sanatıyla ilgili eşsiz bir yapıttı. Ancak ikisi
arasında önemli bir fark vardı: Prens, siyasette düş kırıklığına uğramış,
iktidardan yoksun kalmış bir adamın eseriydi, oysa Siyasetnâme, İmparatorluk
kurmuş bir insanın, eşi olmayan deneyiminin meyvesiydi.”
*
* * * *
“Melikşah’ın
tutumu garipti. Vasisinin (Nizamülmülk) kaybı ile işleri ele alacağı,
İmparatorluğu kendisinin yöneteceği beklenirdi. Öyle olmadı. Aşırılıklarını
frenleyen adamdan kurtulmanın sevinciyle kendini eğlenceye verdi. İş
toplantıları kesiliverdi, elçi kabullerine son verildi, günler cirit ve av,
geceler içki âlemleriyle geçmeye başladı.”
*
* * * *
“Şatafat
felaketi önlemez.”
*
* * * *
“Karışıklıklar
başlamaya görsün, kimse durduramaz, kimse kaçamaz; bazıları yararlanmanın
yollarını arar.”
*
* * * *
“Siz bu
dünya için değil, öbür dünya için yaratılmışsınız. Hiç balık, denize atılmaktan
korkar mı?”
*
* * * *
“İslam
dogmatizmi içinde İran’ın özgür dehasının ne olduğunu anlamak için, belki de
incelenecek en ilginç kişi Hayyam’dır. (Ernest Renan)”
*
* * * *
“Şayet
yazılmamışsa, hiçbir yaprak ağacından kopmaz.”
*
* * * *
“Darius’un
orduları, Büyük İskender’in ordularıyla karşılaştığında, Yunan’ın danışmanları,
Acem’in ordusunun daha kalabalık olduğuna dikkat çekmişler. İskender omuz
silkmiş: ‘Benim adamlarım yenmek için Darius’unkiler ölmek için savaşıyor!’
demiş.”
*
* * * *
“ ‘Hayyam
sarhoş bir zındıktır.’ dedi. Ben de ‘Böyle söylemekle Hayyam’a hakaret etmiyor,
sarhoşluğu ve zındıklığı övüyorsunuz.’ dedim.”
*
* * * *
“Öyle
anlar vardır ki vereceğin her karar kötüdür. Kötüler arasında sana en az
pişmanlık vereceği seç.”
▬ ▬ ▬