İŞKENCE (Desmond BAGLEY)
Bir sabah lüks bir otel odasında uyandınız. Aynaya baktınız; fakat o da ne? Aynadaki yüz size ait değil. Ne yapardınız?...
Bazen yaşadıklarımız bizi o kadar zorlar ki adeta işkence çektiğimizi zannederiz. Oysa biraz düşündüğümüzde belki de işin içinde başka şeyler vardır.
Kitabın yazarı Desmond Bagley, İngiliz gazeteci ve yazar. Yazdığı gerilim romanları “en çok satanlar” arasında yer almış. Afrika'da yaşadıkları, tarihe ve savaş oyunlarına ilgisi roman ve öykülerine esin kaynağı olmuş. Çalışmaları yirmiden fazla dile çevrilmiş ve bazıları filme uyarlanmış.
Bizde Altın Kitap Yayınları tarafından 1974'te ilk baskısı yapılan “İşkence” adlı kitabın orijinal adı “The Tightrope Men”
“Karışıklık kadar fırsat yaratan bir şey bulunmaz.”
Bazen yaşadıklarımız bizi o kadar zorlar ki adeta işkence çektiğimizi zannederiz. Oysa biraz düşündüğümüzde belki de işin içinde başka şeyler vardır.
Kitabın yazarı Desmond Bagley, İngiliz gazeteci ve yazar. Yazdığı gerilim romanları “en çok satanlar” arasında yer almış. Afrika'da yaşadıkları, tarihe ve savaş oyunlarına ilgisi roman ve öykülerine esin kaynağı olmuş. Çalışmaları yirmiden fazla dile çevrilmiş ve bazıları filme uyarlanmış.
Bizde Altın Kitap Yayınları tarafından 1974'te ilk baskısı yapılan “İşkence” adlı kitabın orijinal adı “The Tightrope Men”
“Karışıklık kadar fırsat yaratan bir şey bulunmaz.”
Bir
yerde karışıklık olduğu zaman fırsatçılar hemen öne mi çıkar? Uzun
zamandır bekledikleri an nihayet gelmiş midir? Düzen sebebiyle
gerçekleştiremedikleri planları, karışıklık sırasında fark ettirmeden meydana
mı çıkmaya başlamıştır? Düzenli bir odadaki dağınık bir bölümü hemen fark
ettiğimiz gibi düzen içerisinde kargaşa çıkarmaya çalışanlar da hemen fark
edilmekte midir? Bu sebeple mi karışıklık işlerine gelmektedir? Fark
edilmedikleri için…
* * * * *
“Denison
onun manzarayı seyretmediğinden, dürbünle etrafı araştırdığından emindi. Eğer
güzellik, bakan kimseye göre değişiyorsa o zaman McCready için bu manzaranın
pek kasvetli olduğu da anlaşılırdı.”
Güzellik
bakan kimseye göre değiştiği için mi birçoğunun “kara kuru” deyip beğenmediği
Leyla uğruna Mecnun çöllere düştü?
* * * * *
“Suyun sıcaklığını
anlamak için buna önce ayak parmaklarımı sokarım.”
* * * * *
“Sis,
sesin yönünü değiştirir.”
* * * * *
Bazen
önceden öğrendiklerimiz kendimizi fazla bilgili zannetmemize mi yol açıyor?
Yoksa bu öğrenmeler önyargıya mı sebep oluyor? Eski bilgilerimize dayanarak
yaptığımız çıkarımlar her zaman doğru mudur? Doğru zannettiğimiz bu bilgiler
bizi yanlışa götürür mü?
* * * * *
“Onun
Amerikalı aksanının inanılmayacak kadar mükemmel olduğunu düşünüyordum. Üstelik
Amerikalılara has pek çok deyimi de sıralıyordu. Oysa hiçbir Amerikalı durup
dinlenmeden böyle klişeleşmiş Amerikan laflarını etmez.”
* * * * *
“Hepimiz
en uygun bulduğumuz şeyi yaparız.”
Karşımızdakinden
fikir istesek dahi sonuçta kendi istediğimizi yapmıyor muyuz? Peki, o zaman
niye fikir istiyoruz? Acaba aslında onun da bizi onaylamasını, fikrimize destek
olmasını mı bekliyoruz? Başkaları da onaylayınca kendimizi daha mı iyi
hissediyoruz?
▬ ▬ ▬