YAŞAMAK, SEVMEK, ÖĞRENMEK (Leo BUSCAGLIA)
Ülkeler, kültürler, yaşam tarzları farklı olsa da temel sorunlar pek değişmiyor galiba. Çatışmalar, hatalar, önyargılar her toplumda var. Peki bunlardan kurtulabilir miyiz yoksa insan yaşadığı müddetçe bu sorunlar hep var olacak mı?
Ya bizim payımıza düşen? Bize zorla dayatılan mı; her şeye rağmen bizim seçtiğimiz, yürümek istediğimiz yol mu?
Leo Buscaglia - Yaşamak, Sevmek, Öğrenmek
Ya bizim payımıza düşen? Bize zorla dayatılan mı; her şeye rağmen bizim seçtiğimiz, yürümek istediğimiz yol mu?
Leo Buscaglia - Yaşamak, Sevmek, Öğrenmek
“Nikos Kazancakis’e göre ideal öğretmen, öğrencisinin geçmesini istediği bir köprü olma işlevini üstlenen ve öğrencisinin bu köprüden geçmesine yardımcı olduktan sonra, sevinç ve coşkuyla çöküp aradan çekilerek öğrencisini kendi köprüsünü kurmak için yüreklendiren öğretmendir.”
*
* * * *
“Geçenlerde,
Carl Rogers, böyle fırsatları kaçırma konusunda şöyle demişti:
Bugüne dek, bir insanın bir başka insana
herhangi bir şey öğretmiş olduğuna inanmıyorum.Öğretme uğraşının yararından kuşkuluyum. Bildiğim tek şey,
öğrenme isteği duyan kişinin öğreneceğidir.
Öğretmen de, belki bir yardımcı, öğrenici kişinin önüne bütün yemekleri koyup ne güzel ve coşku verici olduklarını
anlattıktan sonra, öğrenicinin bunları yemesini dileyen bir yardımcı kişi olabilir.”
*
* * * *
“
‘Educator’ (eğitimci) sözcüğünün kökeni, yol göstermek, yardımcı olmak anlamına
gelen, Latince ‘educare’ (eğitmek) sözcüğüdür. İşte gerçek anlamı budur bu
sözcüğün; yol göstermek.”
*
* * * *
“Silberman
‘Eksik olan sevgidir. Okullarımız, çocuklarımızı geliştirmeyen, yaratıcılık ve
sevinci yok eden, özensiz, sıkıcı yerler’ diyor. Aslında, okulların dünyanın en
güzel ve sevinç veren yerleri olması gerekir, çünkü öğrenmek en büyük mutluluk
kaynağıdır. Öğrenmek olağanüstü bir mutluluktur, çünkü her öğrendiğimiz şey
kendimizi yenilememizi sağlar.”
*
* * * *
“Yunan
tragedyasındaki Medea’yı anımsayın. Bu güzel oyunda, her şeyin yok olduğu ve
kâhinin gelip Medea’ya ‘Medea, ne kaldı geride? Her şey yıkıldı, her şey yok
oldu’ dediği bölümü anımsıyor musunuz? Medea da ‘Ne mi kaldı? Ben!’ diye yanıt
verir.”
*
* * * *
“Benim
sevgiye ilişkin bir tanımlamam yok, ama Saint-Exupéry’nin tanımı için,
duyduklarımın en sağlıklısı diyebilirim. ‘Sevgi, benim, kendi benliğinize
dönmeniz için sevecenlikle size yol göstermem olsa gerek.’ Benim olmanızı
istediğim biçime değil, kendinize.”
*
* * * *
“Saatle
yönetilen derslerimiz var – saatle yönetilen eğitim. Saat 9’dan 9.05’e kadar
Dertleşme; 9.05’ten 9.30’a I. Okuma Grubu; 9.30’dan 9.45’e 2. Okuma Grubu.
Birinci okuma grubu tam bir konuya gerçekten ilgi duymaya başladığı anda,
öğretmen ‘Aman Allahım, saat 9.30 olmuş! Tamam. İkinci grup gelsin’ der. Saatle
öğrenme olmaz. Sınırlamayla öğrenme olmaz. Aritmetik zamanı olmaz. Yazım zamanı
olmaz. Her şey bir arada öğrenilir. Ama yine de bu düzeni sürdürüyoruz. Şimdi
yazımla uğraş, sonra Batı’ya Göç’ü öğren! Zamanı yaratıyor ve sonra onun
tutsağı oluyoruz.”
*
* * * *
“
‘Zenci’, ‘Katolik’, ‘Protestan’, ‘Yahudi’ v.b. gibi sözcüklerde de durum böyle.
Bir şeyin adını duymanız yeter, o konuda hemen her şeyi bildiğinizi sanırsınız.
Hiç kimse ‘Bu insanlar ağlar mı? Duyguları var mı? Anlar mı? Umutları var mı?
Çocukları sever mi?’ diye düşünme sıkıntısına katlanmaz. Sözcükler!”
*
* * * *
“Bana bu
sıfatları yakıştırarak benim hakkımda hiçbir şey öğrenemiyorlardı ki! Örneğin,
İtalya’dayken, annemin bir opera şarkıcısı, babamın da bir garson olduğunu
hiçbir zaman öğrenemediler. Bir operayı tümüyle oynayacak kadar kalabalık bir
ailemiz vardı. annem piyanoya geçip bütün opera ezgilerini çalar, biz de
rolleri paylaşırdık. Hepimiz birlikte şarkılar söyler, çok mutlu olurduk. Sekiz
yaşına geldiğimde, beş operayı ezbere biliyordum, her rolü oynayabiliyordum.
Ama işte, onlar bana ‘Pis İtalyan’ demekle bunları öğrenemiyorlardı.”
*
* * * *
“Seven
kişinin, gereksiz şeylerden hoşlanmayan ve ikiyüzlülüğe göz yummayan bir insan
olduğu düşüncesindeyim. Rosten ‘Acımasız olan güçsüz olandır. Sevecenliği
yalnızca güçlü olandan bekleyebiliriz’ der.”
*
* * * *
“Bilgelik
‘Kafam her şeye açık. Hangi düzeyde olursam olayım, henüz işin başındayım.
Bildiğim şeylerin yüz katı kadar çok şey var daha öğrenilecek’ diyebilmektir.
Bilgeliğin başlangıcı budur.”
*
* * * *
“Beklentilerimiz
olmazsa her şeye sahip oluruz, der Buda. Sevmek istediğiniz için sevin. Vermek
istediğiniz için verin. Çiçekler açmaları gerektiği için açarlar, onlara sevgi
gösterilerinde bulunan insanlara karşılık vermek için değil!”
*
* * * *
“Ben,
yaşamın Tanrı’nın size bir armağanı olduğuna inanıyorum. Yaşamı yaşama
biçiminiz de, sizin Tanrı’ya armağanınızdır. Öyleyse onu çok güzel bir yaşam haline getirin.”
*
* * * *
“Dikkatli
davranmazsak, Maslov’un çok sevdiğim şu sözleri gibi davranmış oluveririz:
‘Sahip olduğunuz tek araç bir çekiçse, her şeyi bir çivi olarak görmeye
başlarsınız.’”
*
* * * *
“Dünya,
dokunması henüz tamamlanmamış, olağanüstü güzellikte bir duvar halısıdır ve
size ait olan o küçücük boşluğu yalnızca siz doldurabilirsiniz.”
*
* * * *
“Sürekli
dünü yaşar, dün olanlar için üzülürüz. Oysa dün için yapabileceğiniz bir şey
yoktur artık ve hâlâ dün olanları ya da başka insanları suçlarsanız, hiç
büyümemişsiniz demektir.”
*
* * * *
“Haim
Ginott’un bir kitabında okuduğum bir bölümün beni çok duygulandırdığını
anımsıyorum. Çok dokunaklı bir bölümdü. Bir okul müdürü yazıp vermiş bunu
Ginott’a. Şöyle diyor:
Bir toplama kampından sağ kurtulmuş bir
insanım. Gözlerim, hiçbir insanın görmemesi gereken şeyleri gördü. Bilgili mühendisler tarafından yapılan gaz
odaları. İyi öğrenim görmüş doktorlar
tarafından zehirlenen çocuklar. Eğitilmiş hemşireler tarafından öldürülen
bebekler. Lise ve yüksekokul
mezunları tarafından vurularak öldürülen kadınlar ve bebekler. Bu nedenle, öğrenim olgusuna kuşkuyla
bakıyorum. Sizden tek dileğim şu: Öğrencilerinize insan olmayı öğretin. Çabalarınız bilgili canavarlar, yetenekli ruh
hastaları ya da eğitilmiş Eichmannlar
yaratmamalı. Okuma-yazma, yazım, tarih ve matematik, ancak öğrencilerimizin insan olmasını sağlarlarsa önem kazanırlar.
Bunu
okuyunca neyi anladım biliyor musunuz? İnsanlara, en gerekli şey – yaşam –
dışında her şeyi öğretiyoruz.”
*
* * * *
“Hiç
kimsenin beni izleyip bana öykünmesini istemem. Çünkü, bana öykünmeye
başladığınız zaman, bu sizi bana ulaştırır ve siz kendiniz yok olursunuz.
İzlenecek tek yol kendi yolunuzdur.”
*
* * * *
“Hepiniz
birbirinizden o denli farklısınız ki, kimliğiniz ancak parmak izlerinizle
belirleniyor! Benzersizliğinizi bu kanıtlamazsa başka ne kanıtlayabilir?”
*
* * * *
“Yaşın
yaşlanmayla ilgisi yoktur. İnsanı yaşlandıran şey, artık hiçbir seçeneğin
kalmadığı duygusuna kapılmaktır. Yaşamınız olduğu sürece, son ana, ölüme dek
yaşayabilirsiniz.”
▬ ▬ ▬