BEŞ SEVGİ DİLİ (Gary CHAPMAN)

“Beş Sevgi Dili”ni daha önce duyanlarınız, bilenleriniz var mıydı bilemiyorum ama ben ilk defa bu kitap sayesinde sevginin de dili olduğunu öğrendim. Hâlbuki benim duyduğum cümleler genelde “Sevginin dili yoktur, farklı dilleri konuşan kimseler sevgi yoluyla anlaşabilir.” şeklindeydi. Ama bu kitapla birlikte ezberler de bozuldu.


Herkesin farklı bir sevgi dili olduğunu, bu dillere önem verilmediği takdirde yaşanabilecek zorlukları, sevgiyi güçlendirmek için yapılması gerekenleri kitabın sayfalarında açıklamalarıyla bulabilirsiniz. Her sevgi dili için ayrı bir bölüm açılmış ve açıklamalar örneklerle desteklenmiş. Bol örnekten yaralanıldığı için sayfalar arasında boğulmuyor, rahat bir şekilde kitabı okuyorsunuz. Kitabın sonunda hangi sevgi dilini kullandığınızı öğrenebilmeniz için bir de test var.

Bu sevgi dilleri hangileri diyorsanız…




Bu arada “Beş Sevgi Dili” herhalde çok beğenilmiş ki evliler için, bekârlar için, çocuklar için, gençler için gibi farklı başlıklar altında pek çok kitap yazılmış. Bunların hepsi de aynı yazara ait: Gary Chapman. Eğer okumayı düşünüyorsanız bunlardan herhangi birini seçmeniz sizin için çok bir şey değiştirmeyecektir. Çünkü hepsinin özü aynı, muhtemelen örnekler de biraz farklılıklar var. Zaten yazar da bunu kitabında belirtmiş.

“Hikâyelerde geçen kişilerin özel hayatlarını korumak için bütün adlar değiştirilmiştir fakat anlatılan öyküler geçektir.”

                                               * * * * *

“Beş sevgi dili, aşkın saplantılı ve yoğun döneminden çıktığınızda sevgiyi nasıl canlı tutacağınızı anlamaktadır.”

                                               * * * * *

“Bu noktada çok sık karşılaşılan bir sorun, hepimizin kendi sevgi dilimizi kullanmaya eğilimli oluşudur. Yani, diğerlerine duyduğumuz sevgiyi, hangi sevgi dili vasıtasıyla sevilmek istiyorsak o dille ifade etmeye çalışırız. Fakat bizim kullandığımız dil, karşımızdaki kişinin birincil sevgi dili değilse, anlatmak istediklerimiz başka şekilde algılanabilir.”

                                               * * * * *

“Bir arkadaşınız, ‘Kilo vermem gerekiyor,’ derse, ne dersiniz? ‘Hepimizin fazla kilosu var’ diyerek başınızdan savmaya mı çalışırsınız? Yoksa ‘Evet kilo vermek dünyanın en zor işi’ ya da ‘Versen bile tekrar kilo alırsın’ diyerek cesaretini mi kırarsınız? Yoksa arkadaşınıza ‘Geçekten kararlıysan, bunu mutlaka başaracağını biliyorum çünkü sen bir şeyi kafasına koydu mu yapan birisin’ diyerek cesaret mi verirsiniz?”

                                               * * * * *

“Bazen, ağzımızdan çıkan kelimeler başka şey söylerken, sesimiz bambaşka şeyler söyleyebilir. Böyle konuşursak karşımızdaki insana iki farklı mesaj vermiş oluruz. İnsanlar genellikle söylediklerimizi, kullandığımız kelimelere değil, ses tonumuza bakarak yorumlarlar.”

                                               * * * * *

“Bazı hediyeler yalnızca bir saat sürer. Pek çok anne bu hediyeyi hatırlayacaktır – bir bahçeden koparılıp çocuğu tarafından verilen papatya. Hediye hemen soluverir, ama anısı yıllarca kalır. Diğer hediyeler ise, sallanan koltuk gibi, bir ömür sizin yanınızda olur. Önemli olan hediyenin kendisi değil, hediyeyi verirken ilettiğimiz sevgidir. Doğru hediye, büyük ya da küçük olsun, sevdiğimizi anlatan hediyedir.”


                                               * * * * *

“Dağ yürüyüşüne çıktığında yerden bir taş alıp on yaşındaki oğluna veren bekâr bir baba, yıllar sonra oğlu yirmi üç yaşına geldiğinde, o taşı oğlunun çekmecesinde bulduğunda, çocuğunun birincil sevgi dilinin hediye almak olduğunu anlamıştır. Çocuk o hediyeyi saklamıştır, çünkü o ‘ Babam beni düşünüyordu’ demektedir. Taşa her baktığında, babasını düşünür ve sevildiğini hisseder.”

                                               * * * * *

“ ‘Gaye çok iyi bir insan,’ dedi Sherry. ‘Bilgisayarımda ne zaman bir sorun olsa yardımıma koşuyor. Ben ne kadar yavaş öğrenirsem öğreneyim o da bir o kadar sabırlı. Harika bir insan! O olmasa ne yapardım bilmiyorum.’
Sherry, Gaye’den bahsederken çok olumlu konuşuyor, çünkü Gaye onun birincil sevgi dilinden konuşuyor: hizmet eylemleri.”

                                               * * * * *

“Ne yapacağını ben söyleyemem, ama ne yapabileceğin konusunda bazı fikirler verebilirim.”

                                               * * * * *

“İki yaşındaki çocuğuyla yerde oturup ona top yuvarlayan bir anne, çocuğuna nitelikli zaman veriyor demektir. O an ne kadar sürerse sürsün anne ve çocuk birliktedir. Ancak, anne çocuğuna top yuvarlarken bir yandan da telefonda konuşuyorsa, tüm dikkatini çocuğuna vermiyor demektir. Bu şekilde çocuk tüm ilgiyi hissedemez.”


                                               * * * * *

“Bir sorununuz varsa ve evlenmeden önce çözmediyseniz, aynı sorun evlendikten sonra büyüyecektir.   Elbette kişilikleriniz aynı olmak zorunda değil – böylesi bir durum evliliği son derece sıkıcı bir hale getirirdi. Ancak, birbirinizin kişiliğini ve nasıl iletişim kuracağınızı anlamanız gerekiyor. Evlilik, kişilik çatışmalarını çözmez.”

                                               * * * * *

“Şu soruları düşünmeniz gerekmektedir: Kalpleriniz manevi olarak da birlikte atıyor mu? Birbirinizi ruhani olarak kişiliklerinizin gelişmesi için destekliyor musunuz, yoksa maneviyattan yavaş yavaş uzaklaştırıyor musunuz? Manevi temeller, büyük önem taşımaktadır, zira hayatın hemen her alanını etkiler.”

                                               * * * * *

“Eğer size yemek pişirsin veya evin kirasını ödesin diye evlenmek istiyorsanız, sizin istediğiniz bir eş değil gönüllü yardımcıdır.”

                                               * * * * *

“Öğrendiğim şeylerden biri de, bir insana sevildiğini hissettiren şeylerin, başka birine aynı hisleri vermek durumunda olmadığı. Ben, örneğin, insanlar benim için bir şeyler yaptığında sevildiğimi hissederim. Sense, yaptıkların için onay görmek istiyorsun.”

                                               * * * * *

“Bir seyahatten dönüp iki kızınıza armağan olarak birer oyuncak ayı verdiğinizde, kızlarınızdan birinin boynunuza atlayarak ‘Teşekkür ederim, çok teşekkür ederim’ deyip ayısına isim verip odasındaki en güzel köşeye koyarken, öbür kızınız ‘Teşekkürler’ deyip, ayıyı koltuğa atıp, seyahatinizi sorarsa şaşırmayın. İkinci kızınızın sevgi dilinin kaliteli zaman, ilk kızınızın birincil sevgi dilinin ise armağan alma olduğunu düşünebilirsiniz.”
                                           ▬    ▬      ▬

Bu Haftaki Tercihleriniz

KAPLUMBAĞA TERBİYECİSİ (Emre CANER)

GÖR BENİ (Azra KOHEN)

BİR ÖMÜR BÖYLE GEÇTİ (Faruk Nafiz ÇAMLIBEL)

BANDO TAKIMI (Muzaffer İZGÜ)

ŞEMS-İ TEBRİZİ'NİN ÖĞRETİLERİ