GÜÇ, ÖZGÜRLÜK VE LÜTUF (Deepak CHOPRA)
Evren, dünya, insan, hücre, atom, enerji...
Düzen, matematik, yenilenme...
Her şeyin milimetrik hesaplarla düzenlendiği muhteşem bir evrende yaşıyoruz.
Evrendeki her bir gezegenden, vücuttaki her bir hücreye... her bir yapı taşının yerli yerinde durduğu muazzam bir düzenleme.
Günlük yaşamın dertleri içinde kaybolmak mı etrafımıza biraz daha dikkatli bakıp doğayı, evreni ve kendimizi keşfetmek mi?
Güç kime aittir?
Özgürlük nerede başlar?
Lütuf nedir?
Deepak Chopra - Güç, Özgürlük ve Lütuf
“Tıpkı
güzel bir gündoğumunun bulutların arkasında saklanmış olabileceği gibi, kendi
içsel mutluluğumuz da gündelik kaygılarımızın arkasına öyle saklanmıştır.”
*
* * * *
“Uzamda
bir konum bir algı meselesidir. Ay bize yakın ve Güneş bize uzak dediğimizde,
aslında bu sadece bizim özel konumumuza göre doğrudur. Gerçekte ise yukarı veya
aşağı, kuzey veya güney, doğu veya batı, burası veya orası gibi kavramlar
yoktur.”
* * * *
*
“Duyusal
deneyim tamamen aldatıcıdır; bir imgelem veya bir düş kadar geçicidir.
Gerçekten kırmızı renk diye bir şey var mı? Gördüğünüz her renk belirli bir
dalga boyudur ve sizin ortaya çıkardığınız ışık aslında var olanın küçük bir
parçasıdır.”
*
* * * *
“Radyoaktif
izotop araştırmaları göstermiştir ki, beden sahip olduğu atomların %98’inin
yerine bir yıldan daha kısa bir sürede yenilerini koymaktadır.
Beden her beş günde bir yeni bir mide çeperi, her ay yeni bir cilt
tabakası, her altı haftada yeni bir karaciğer dokusu ve her üç ayda bir yeni
bir iskelet dokusu oluşturur. Hatta DNA’mız, milyarlarca yıllık evrimin
kalıntılarını taşıyan genetik materyal bile altı hafta öncekiyle aynı değildir.
Bu sebeple eğer kendinizi kendi fiziksel bedeniniz olarak düşünüyorsanız, hangi
bedenden bahsediyorsunuz? Bugünkü bedeniniz üç ay öncekiyle aynı değil.”
*
* * * *
“İnsan
bedeni sınırsız karşılıklı ilişkiye en iyi örnektir çünkü fiziğin, kimyanın,
biyolojinin ve matematiğin hepsinin bir araya gelip hayat deneyimini
yarattıkları bir eşzamanlılık alanıdır. Bedende yüz trilyon hücre vardır ki bu
sayı Samanyolu galaksisindeki bütün yıldızlardan daha fazladır. Her hücre
saniyede sayısız iş yapar, bunu yaparken diğer hücrenin ne yaptığından anında
haberdar olur ve etkinliğini diğer tüm hücrelerle karşılıklı ilişkiye sokar.
Bir hücrenin bir diğer hücreye, ‘Dinle bak, ben şimdi besin sindireceğim; sen
biraz bekle ve şimdilik düşünme’ diyecek zamanı yoktur. Beyin hücrelerimiz
düşünürken, safra kesemiz safra üretirken, bağışıklık sistemimiz mikropları
öldürürken, mide hücrelerimiz besin sindirir. Hücreler bir anda birden fazla
şey yapmakla kalmıyor, aynı zamanda diğerlerinin ne yaptığını da takip ediyor;
böyle olmasaydı beden içinde büyük bir karmaşa olurdu.”
*
* * * *
“Kendimizi
dalgın, keyifsiz hissettiğimizde bedenimiz evrenin bedeniyle olan
eşzamanlılığını kaybetmiştir. Deniz kıyısında veya doğa içinde herhangi bir
yerde zaman geçirmek ritmimizi doğanın ritmiyle eşzamanlı hale getirmeye
yardımcı olabilmektedir.”
*
* * * *
“Fizikçiler
artık zaman kelimesini kullanmıyor; uzam – zaman süremi terimini kullanıyorlar
çünkü zamanı göreceli bir görüngü (fenomen) olduğundan haberleri var; zaman
mutlak değil.”
*
* * * *
“Dünya
sizin kendi yorumlarınızın kurgusudur.”
*
* * * *
“Güç bir
durum karşısında olumlu veya olumsuz olmanız gerekmez. Zor durum karşısında hep
pozitif olmak yapaydır, öyle değil mi? Her zaman olumlu olsaydım öncelikle çok
sıkıcı bir insan olurdum. İkincisi korkunç derecede tuhaf görünürdüm. Üçüncüsü
kimse benimle birlikte olmak istemezdi. Zor durumlar karşısında hep olumsuz
olmak da bir o kadar gariptir. Adamı tamamen kendinden bezdiren, çileden
çıkartan bir olumsuza dönüşürdüm sadece. En iyisi doğal olmaktır.”
*
* * * *
“Dünya
atmosferindeki bir elektrik fırtınası beynimizin sinaptik ağındaki aynı
elektrik fırtınasıdır. Beynimizde bu düşünce olarak sonuçlanır, dışarıda ise
gökyüzündeki yıldırım olarak görülür.”
*
* * * *
“Geçmiş
ve gelecek imgelemin içindedir; gerçeklik ise bu anın içindedir.”