RAMSES-I (Christian JACQ)

Mısırbilimci ve yazar Christian Jacq’ın beş ciltlik tarihi romanı: Ramses” 
Mısır kralı II. Ramses’in yaşamının anlatıldığı romanda Mısır tarihi, kültürü, yaşamı hakkında pek çok bilgiye yer verilmiş. Bir yanda cesaret, azim, aşk, bilgelik diğer yanda entrika, hırs, ihanet... Devlet yönetimi, iktidar hırsı, yönetime düzenlenen komplolar romanın ana eksenini oluşturuyor. Ramses ve eşi Nefertari’nin aşkları, Ramses’in dostlarıyla olan bağları bu entrikalara galip gelebilecek mi?
Birinci kitap “Işığın Oğlu”. Ramses’in ilk gençlik yıllarıyla hikayemiz başlıyor.


“Ramses on dört yaşındaydı ve babasını hayatında ilk kez görüyordu.
O güne dek sarayda bir lala tarafından yetiştirilmiş, ülke yönetiminde önemli görevleri başarıyla yerine getirmek için bir kral oğlunun öğrenmesi gereken şeyleri öğrenmişti. Ancak Seti, onu o gün hiyeroglif derslerinden koparıp almış, köylerden uzak, ıssız bir yere götürmüştü. Ve hiçbir açıklama yapmamıştı.”


              * * * * *

“Firavun: ‘Boğa, kemendinin ıslığını duyar duymaz senin üzerine saldıracak.’ diye açıkladı. ‘Sakın ıska geçme, çünkü ikinci bir şansın olmayacak.’”           

                                               * * * * *

“Bu kadar çok yeteneğin insanı endişelendirmemesi imkânsızdı. Toplumun herhangi bir bölümünde olduğu gibi sarayda da, yaşantıları güvenlik altına alınan sıradan insanlar, değersizliklerini daha çok belirginleştiren güçlü kişiliklerden hoşlanmıyorlar, hatta onlara düşman kesiliyorlardı.”

                                               * * * * *

“Daha sekiz yaşındayken, elleri titremeden hiyeroglif resimlerini çizmeyi, bir piramidin eğimini hesaplamayı biliyordu. Bunları, yapmak zorunda olduğu için değil, hoşlandığı için öğrenmişti.”

                                               * * * * *

“ ‘Sarayda etkili birçok kişi senden hoşlanmıyor.’
‘Peki, benim kusurum ne?’
‘Kendin olmak.’”

                                               * * * * *

“Ramses, boş konulara kafa yormaktansa eksikliklerini gidermeye, dostu Ameni’nin düzeyine çıkmaya karar vermişti. Gelecekte ona hangi görev verilirse verilsin, bu görevi gereğince yapabilmek için sadece cesaret ve atılganlık yeterli olamazdı. Seti de tıpkı öteki firavunlar gibi önce kâtiplik yolundan geçmişti.”

                                               * * * * *

“Birbirine böylesine zıt iki insan kırk yıl düşünülse akla gelmezdi. Şenar kısa boylu, bodur, iyi giyimli, şişko bir soyluya benziyordu; Ramses ise uzun boylu, çevik, adaleli, gerçek bir genç adamdı. Şenar’ın sesi gevşek, kararsızdı; Ramsesinki ise kalın ve erkeksiydi. Aralarında ortak hiçbir şey yoktu, Firavun’un çocukları olmaktan başka.”

                                               * * * * *

“Ramses hiçbir ayrıcalığa sahip değildi. Ne babası ne de annesi onun lehinde bir girişimde bulunabilirdi. Maat yasasına göre bu davranış cezalandırılırdı.”

                                               * * * * *

“Ramses annesine hayranlıkla karışık sınırsız bir sevgi duyuyordu. Hiçbir kadın onunla karşılaştırılamazdı. Hiçbir kadın kendini onunla karşılaştırma cesaretini gösteremezdi. Tuya, kendi halinde bir ailenin çocuğu olmasına rağmen, annesinden bir kraliçe olarak doğmuştu. Sadece o, Seti’nin aşkına karşılık verebilir ve onun yanında Mısır’ı yönetebilirdi.”

                                               * * * * *

“Ramses, akıntıyla boğuşacağı yerde, ona uyum sağladı.”

                                               * * * * *

“Hiçbir yasada, kralı kendisinin yerine büyük oğlunu geçirmeye zorunlu kılan bir hüküm yoktu. Hatta kendinden sonra tahta geçecek kişiyi hatırı sayılır kişiler arasından seçmek zorunda da değildi.”

                                               * * * * *

“ ‘Mükemmel bir ev kadınısın.”
‘Nasıl oldu da böyle bir iltifat geldi senden?’
‘Öyleyse yaptığım iltifat daha da değer kazanıyor.’”

                                               * * * * *

“ ‘Düşüncelere dalmayı seviyorum. Bütün gücümü ondan alıyorum. Sessizliğin, ruhu, çiçekli bir ağaç gibi geliştirip büyüttüğü kutsal yazılarda belirtilmez mi?”

                                               * * * * *

“Başka yerde kullanılsa çok daha yararlı olacak enerjiyi bir savaşta boşa harcayan bir ülke, uygarlığının büyüklüğünü nasıl ileri sürebilirdi?”

                                               * * * * *

“ ‘Bu adam midemi bulandırıyor.’
‘Kişilik olarak pek parlak değil; bu konuda seninle aynı fikirdeyim, ama projeleri yabana atılır gibi değil.’”

                                               * * * * *

“Kendinden başka hiç kimseden medet umma; hem bazen hayat insana beklediğinden daha cömert davranabilir.”

                                               * * * * *

“Maden ocaklarında yaz kış kalmaya elverişli binalar yoktu, çünkü firuzenin çıkarılması işi sıcak mevsimde yapılamazdı. Madenin niteliği bozulur, rengi kaybolurdu.”

                                               * * * * *

“Bizim zenginliğimizin kökeninde kazanç olmamalı, çünkü kazanç düşüncesi bizi içten yıkar. Her insanda ve her nesnede özel olana itibar et; yani niteliğe, parıltıya ve dehaya. Eşi bulunmaz şey neyse onu ara.”

                                               * * * * *

“Ramses, insanların doğal eğiliminin esas olanı kabul etmeyip birtakım yanılsamalarla beslenmek olduğunu saptadı. Gerçek onlara öylesine anlamsız geliyordu ki özgürlüğe kavuşma inancıyla kafalarını ham hayallerle dolduruyorlardı.”

                                               * * * * *

“Ramses’in ablası Dolant, vücudunu yağlatıp masaj yaptırmadan önce, günün sıcak saatlerinde yıkandığı havuzun kenarında uyuşmuş bir şekilde dinleniyordu. Kocasının terfiinden sonra bütün gün tembellik ediyor ve kendini giderek daha yorgun hissediyordu. Berber, manikürcü, pedikürcü, kahya, aşçı… Hepsi onu yorgun ve bitkin düşürüyordu.”

                                               * * * * *

“Korkuyorsun, bu hayra alamettir. Sadece kendini beğenmişlerle budalalar korkuyu bilmezler. Bu korkudan onu yenebilecek güç de doğmalıdır.”

                                               * * * * *

“Şenar, Dolant’a kocaman bir villa, sürüler ve kalabalık bir hizmetçi kadrosu vererek iyi yapmıştı, ama Dolant hiçbir zaman bunlarla yetinmeyecekti. Şenar gibi onun da entrikalar düzenleyip dolap çevirmek gibi bir zevki vardı. İki timsah bir su birikintisine fazlaydı, birinin gitmesi gerekiyordu ve ablası, Şenar’a karşı koyacak güçte değildi.”

                                               * * * * *

“Şenar açık seçik bir memnuniyetle kendini bir kurban gibi göstermeye başlamıştı! Bu beklenmedik avantajı kullanmak, giderek daha çok dedikodu yaymak, Ramses’in taşkınlıkları karşısında başvurulabilecek bir kimse gibi görünmek düşüyordu ona. Bu entrika uzun, belki de çok uzun bir zaman alacaktı. Başarısı, hasmının planlarını bilmesine bağlıydı.”

                                               * * * * *

“Sorunları yalnızca ortaya koymak yeterli değil, onları düzeltmek de gerekir.”

                                               * * * * *

“Şenar gittiğinde, Ramses şaşkın ve endişeliydi. Ağabeyi ona bir tuzak mı kuruyordu, strateji mi değiştiriyordu, yoksa gerçekten samimi miydi?”

                                               * * * * *

“Babasının sağına oturan Ramses, toplantıya katılanları inceliyordu. Korkaklar, endişe edenler, kendini beğenmişler, ağırbaşlı olanlar… Burada çeşitli tipte bir sürü adam, Firavun’un yüksek otoritesi altında toplanmıştı. Bütün bunların arasındaki uyumu o sağlıyordu. Bu uyum olmasaydı bu adamlar birbirlerinin gözlerini oyarlardı.”

                                               * * * * *

“Klasik Mısırlı yazarlar, katliamlardan söz etmektense, bilgelik üzerinde durmayı yeğlerlerdi.”

                                               * * * * *

“Hükümdar olduğun zaman Ramses, insanların ruhsal yapılarını dikkatle incele, sağlam ve doğru karakterli, ettikleri yemine sadık kalan, tarafsız hüküm veren ulu kişileri ara bul. Onları esas görevlerine ata. Hepsi de Maat yasasına saygılı olsunlar. Kokuşmuş insanlara ve adam ayartıcılara karşı acımasız ol.”

                                               * * * * *

“Mutluluk dönemlerinde herkes başarının sorumlusu olarak kendini görür. Ama felaket gelmeye görsün, tek suçlu sensindir. Şayet bir kusur işleyecek olursan, kendinden başka kimseyi suçlama ve hatanı düzelt.”
                                        ▬     ▬    ▬


Kitapla ilgili yorumum:
Ramses serisi macera tutkunları için doğru bir seçim. Okumaya beş ciltlik kitabın hangi cildinden başlarsanız başlayın konuya hâkim olabilir, romanı rahatlıkla tamamlayabilirsiniz; çünkü her kitapta, geri dönüşlerle, geçmişteki olay ve karakterlerden söz ediliyor. Bütün ciltleri sırasıyla okumuş biri olarak size tavsiyem kitapları sırasıyla okumanız yönünde olur. Böylelikle son sayfalarda bir firavunun tüm yaşamını bir film gibi gözünüzde canlandırabilirsiniz. Serinin beş kitap olması gözünüzü korkutmasın çünkü hepsi de anlatımı ve konusuyla su gibi akıyor.

Bu Haftaki Tercihleriniz

KAPLUMBAĞA TERBİYECİSİ (Emre CANER)

GÖR BENİ (Azra KOHEN)

BİR ÖMÜR BÖYLE GEÇTİ (Faruk Nafiz ÇAMLIBEL)

BANDO TAKIMI (Muzaffer İZGÜ)

ŞEMS-İ TEBRİZİ'NİN ÖĞRETİLERİ