Sadık Hidayet'in Biyografyası
Kör Baykuş adlı kitapla ilgili bilgileri vermiş ve Sadık Hidayet'in hayat hikayesinin bu kitaba yansımalarından söz etmiştim daha önce. Kitabın sonunda Sadık Hidayet'in yakın dostlarından Bozorg Alevi'nin güzel bir yazısının olduğuna da değinmiştim.
İşte Yapı Kredi Yayınları tarafından basılan eserin son bölümündeki yazıdan alıntılara yer veriyorum bu sefer.
sadık hidayet |
Etkileyici bir hayat hikayesi. Hassas, duygusal bir insanın yaşadıklarıyla başa çıkma çabası. Zaman zaman kendini gizlemeden eserlerine hissettiklerini, düşündüklerini aktarması. Bunu yaparken sahip olduğu hassasiyetin de etkisiyle naif bir üslup ve güçlü bir hayal gücü bir araya geliyor eserinde.
Arkadaşının kaleminden ve gönlünden dökülen cümlelerle Sadık Hidayet:
Sadık
Hidayet’in Biyografyası
(Bozorg
Alevi’nin [1904 – 2000] bu “sonsöz”ü, Kör Baykuş’un ilk baskısında da yer
almaktadır [Ed.N.])
Kör
Baykuş’un Almancasına (1961) Sadık Hidayet’in yakın dostlarından Bozorg Alevi
bir “Sonsöz” yazmış.
“ ‘Hayat
hikâyemde önemli bir şey yok, başımdan ilginç olaylar geçmedi. Ne yüksek bir
mevki sahibiyim, ne de sağlam bir diplomam var. Okulda hiçbir zaman örnek bir
öğrenci olamadım, başarısızlıklar her yerde buldu beni. Nerede çalışırsam
çalışayım silik, unutulmuş bir memurdum; şefleri memnun edemedim. İstifa ettim
mi seviniyorlardı… Bırak gitsin, yara-maz! Çevrem böyle görüyordu beni, haklıydılar
belki de.’
Bugünkü İran’ın en büyük yazarı, ölümünden birkaç yıl önce böyle
demişti. 9 Nisan 1951’de Paris’te canına kıyarken, çok dar bir tanıdıklar
çevresinde biliniyor, beğeniliyordu.”
*
* * * *
“Bugün,
ölümünden on yıl sonra, herkesçe İran’ın en önemli yazarı kabul ediliyor, hatta
bir zamanki hasımları da ölümünü sömürerek acıklı akıbeti üzerine gösteriş
yasları tutuyorlar.”
*
* * * *
“Fransız
edebiyat eleştirmeni Andre Rausseaux, Hidayet’i, çağımızın en önemli
yazarlarından biri sayar ve ‘Bu roman, yüzyılın edebiyat tarihinde bir
aşamadır’ inancını dile getirir.
Bu satırların yazarı,
aşağı yukarı 25 yıl boyu, Hidayet’i yakından tanıdı, onu hep dürüst kıymetli
bir dost olarak takdir etti. Alçakgönüllülüğü, insan ve hayvan sevgisi,
haksızlık ve gadre uğrayanların, ezilenlerin kaderlerine ilgisi, acıması,
fedakârlığı, güzelliğe saflığa karşı sonsuz arzusu ve bunları boşuna araması;
dostları arasında her zaman söylenir, konuşulurdu. Adamdan saymadıklarına karşı
dümdüz tutumu, bayağılık ve şirretlikleri maskaraya çeviren kıvılcımlı zekâsı,
hiçbir ayrıntıyı atlamayan çok belirgin gözlem yeteneği; karakterinin belli
başlı özellikleridir. Kendimize onun en yakın dostları gözüyle bakabilen bizler
sever sayar, hayranlık duyardık ona.
Karakterinin, bazı okuyuculara belki önemsiz görünecek birkaç özelliğini
yazıyorsam bu sırf, eserinin daha iyi anlaşılmasına bu notların da bir katkısı
bulunabileceği kanısında olduğumdandır.”
*
* * * *
“Bir
yazar olarak çok, pek çok çalışkandı. Bir hayli roman, hikâye kitabı ve iki
oyundan başka, İran folkloru üzerine birkaç önemli eser kaleme almıştı.”
*
* * * *
“İki
intihar girişimi, kendini tamamen sanata adamaya karar vermenin, onun için pek
kolay olmadığını gösteriyor.”
*
* * * *
“Ailesinin
nüfuzu dolayısıyla her imkâna sahipti, diploması olmadan da devletin en yüksek
mevkilerine geçebilirdi, ama o geçimini sıradan bir kâtip, bir muhasip olarak
sağladı.”
*
* * * *
“Sadık
Hidayet, Hindistan’a gitti ve Kör Baykuş’u ilkin orada yayınladı. Kitaba,
İran’da satışının yasak olduğunu belirten bir not eklenmişti.”
*
* * * *
“Savaş
sonrası eserleri belirli bir iyimserlikle doludur, ama bu çok sürmedi; çünkü
çok geçmeden iç politika doğrultusu yeniden nazikleşti ve Hidayet yurdunun,
yerinde kullandığı bir deyimle, ‘aşağılık adamlar’ dediği sınıfın zulmünden ve
ahlak bozukluğundan kurtulma ümitlerini tamamen yitirdi. Az sonra da,
gençliğini geçirdiği yerlerde yeni bir yaşama gücü bulmak ümidiyle, Paris’e
gitti.
Başbakan olan
eniştesinin, Müslüman bir yobaz tarafından 7 Mart 1951’de katledilişi, kendi
canına da kıyması için, bardağı taşıran son damla oldu.”
*
* * * *
“Hikâyelerinin
çoğu güçlü bir realizm taşırken, - ona modern İran edebiyatında seçkin bir yer
ayırtan da bu olmuştur – Kör Baykuş’un eylemi, olayları, zaman ve mekan dışında
kalır. Olayları bölüşenler tipik kimselerdir, daha doğrusu bir tipin değişik
kişilerdeki varyasyonlarıdır, bu kişiler mitik bir psikoloji kanunlarına göre
birbirlerine dönüşürler.
Baba,
amca, arabacı, mezarcı, ihtiyar hurdacı ve nihayet romanın ‘kahraman’ı, aslında
tek kişidir, esrarengiz genç kız ile kahramanın karısı kahpe de öyle.”
*
* * * *
“Ama bu
romanda yalnız kişisel olan, yalnız güncel olan dile gelmiyor; aksine,
güzelliği, safiyeti aramak uğruna kendini yiyip bitiren sanatçının o hiç
eksilmeyen, ebedi acısı dile geliyor.”
*
* * * *
“İran
şairleri arasında Firdevsi’yi, Hafız ‘ı, Sadi’yi, Hayyam’ı, hele Hayyam’ı çok
beğenmiş, çok okumuştu Hidayet.”
*
* * * *
“Ölümünden
az önce bir hikâye taslağı kaleme almıştı, şuydu konu: Annesi ‘Salgı salamaz
ol!’ diye beddua eder yavru örümceğe. Küçük örümcek ağ yapamayınca ölüme kurban
gider.
– Hidayet’in hayat hikâyesi
miydi bu?”
▬ ▬ ▬