YENİDEN YAPILANMAK (Yaşar Nuri ÖZTÜRK)

Dinde reform olur mu?
“yeniden yapılanma” ne anlama gelir?
“örf”ün dindeki yeri nedir?.....  
sorularının cevaplarını, “Çağdışı ve Kur’andışı”, “Hak Yolcusuna Cevaplar”, “Yeniden Yapılanmanın Karakteri”, “Hukuk Devleti ve İnsan Hakları” başlıkları altında bulabilirsiniz.

Yaşar Nuri Öztürk, “Yeniden Yapılanmak – Kur’an’a Dönüş”      
                                                                        
“Allah hiç kimseyi taşıdığı patent yüzünden ‘iltimaslı’ kılmıyor. Onun iltimas ettiği tek gerçek liyakat, kolladığı tek realite ‘amel’dir. Yani şuurlu ve yaratıcı aksiyon. Ve İslam dünyası liyakat yerine eski hatıralara, aksiyon yerine de nüfus kâğıdına dedesinden miras olarak vurulmuş damgaya sığınmaktadır.”


                                               * * * * *

“Çağın, Kur’an’ın gerisinde olduğu bir gerçektir; çünkü çağ, yaratıcı iradenin insan için belirlediği hedeflere ters düşmüştür.”

                                               * * * * *

“Kur’an’ın dini, Kur’an’ın ahlakıdır. Kur’an’ın dini bedevi fotoğrafıyla eşitlendi. Ahlak nerede? Altı saatte bir cami yapıyoruz, peki caminin istediği erdemli insan nerede?”

                                               * * * * *

“Sırtınızı döndüğünüz bir kitaptan ona yüzünü dönenlerin beklediğini bekleyemezsiniz.”

                                               * * * * *

“Peygamberlerin elçilikten ortaklığa doğru çekilmelerini insanlık, ‘peygambere saygı’ adı altında yapmaktadır. Hz. İsa’ya ‘Allah’ın oğlu’ sıfatını verenler, onu yüceltmekten başka bir niyet taşımıyorlardı. Ancak bu niyet onları şirke bulaşmaktan kurtaramamıştır. Kur’an, peygamberlerin ‘beşer’ yani insan niteliklerinin altını ısrarla çizerek bu tehlikeli alana giden yolu tıkamak istiyor.

                                               * * * * *

“Çelişme ve didişme, insanla indirilen din arasında değil, insanla uydurulan din arasındadır.”

                                               * * * * *

“ ‘Gizli şirk’ deyimi, bizzat Hz. Peygamber tarafından kullanılmış ve Muhammed ümmetinin en korkutucu tehdit unsuru olarak gösterilmiştir. Bu sinsi, gizli, maskeli şirk, yine Peygamberimiz’in ifadesiyle: ‘Güneşe, aya, heykele tapmak değildir. Bu şirk, Allah dışındaki şeylerin hoşnutluğunu gözeterek iş yapmaktır.’ (İbn Mâce, zühd 21)”

                                               * * * * *

“Yapılanma hareketi bir reform hareketi değildir. Bizim anlayışımıza göre, reform deyiminin İslam bünyesinde olumlu bir anlamı yoktur. Çünkü reform, deformasyona uğramış kurum ve kavramlarda yapılır. İslam’ın kaynağı olan Kur’an’da ise deforme olmuş hiçbir şey yoktur. Bir tek Kur’an vardır ve o da vahyedildiği günkü kadar taze ve dokunulmamış bir halde elimizdedir.”


                                               * * * * *

“Bu gün dünya yüzünde Kur’an’ı iman realitesi olarak kendisine rehber edinmiş kitleler içinde, olabileceğin en iyisi, bizim insanımızdır, bizim ülkemizdir.”

                                               * * * * *

“Sünnet-i İbadet dediğiniz şey, Resulullah’ın Allah’ın elçisi Muhammed sıfatıyla yaşayışını ve tavrını ifade eder. Bir de sünnet-i âdet’i vardır onun. Arap fistanını giymek gibi. Ebu Cehil de giyiyor onu. O din değildir.”

                                               * * * * *

“İslam dünyasının hemen her yerindeki Kur’andışı yobaz dinciliği besleyenler, uluslar arası İslam düşmanı odaklardır. Fikir de, finansman da onlarındır. Çünkü İslam’ı sahneden kovmanın en emin yolu onu çirkin göstermektir. Yobaz dincilik ise bu iş için biçilmiş kaftandır.”

                                               * * * * *

“Hz. Peygamber yine ölümüne yakın günlerde, kızı Hz. Fâtıma’yı çağırıyor yanına. Hz. Fâtıma’yı çağırıyor, diyor ki: ‘Kızım, Allah beni çağırdı, O’na gideceğim. İyi dinle beni. Sakın babam peygamberdi diye sırt üstü yatıp benim Hakk’ın huzurunda seni kurtaracağım gibi bir hayale kapılma. Allah’a yemin ederim ki seni kurtaramam. Allah’ın senden istediklerini yerine getir. Yoksa kurtaramam! Peygamber kızı olmana güvenme.’”

                                               * * * * *

“Amcası Ebu Tâlib’i Kelime-i şahadet’le kimliklendirmek istediği zaman ona gelen vahiy şudur: ‘Sen istediğini cennete gönderemezsin.’ (Kasas, 56) Yani o bizim işimizdir. Sen tebliğ et, kenara çekil.”
                                          ▬    ▬      ▬

Bu Haftaki Tercihleriniz

KAPLUMBAĞA TERBİYECİSİ (Emre CANER)

GÖR BENİ (Azra KOHEN)

BİR ÖMÜR BÖYLE GEÇTİ (Faruk Nafiz ÇAMLIBEL)

BANDO TAKIMI (Muzaffer İZGÜ)

ŞEMS-İ TEBRİZİ'NİN ÖĞRETİLERİ