GÜLİVER'İN GEZİLERİ (Jonathan SWIFT)


Çocukluğunuzda hayali ülkelerde maceraların peşinde koştunuz mu bilmiyorum ama bugün “Güliver’in Gezileri” adlı kitapla ilginç seyahatler bizi bekliyor.

Kitabı yanlış hatırlamıyorsam ortaokul sıralarında okumuştum. Büyük keyif aldığım bir kitaptı. Özellikle devler ve cüceler ülkesine yapılan seyahatleri hem ilginç hem de heyecan verici bulmuştum. Gerçi kim kime göre dev ya da cüce tartışılır ama bulunduğumuz ortamların bize bambaşka bakış açıları kazandırdığı da yadsınamaz bir gerçek.
Her çocuk kitabının aynı zamanda bir yetişkin kitabı olduğunu düşündüğüm için kitabı yeniden okumak istedim.
Elimdeki kitap,  “Altın Çocuk Kitapları” dizisine ait. Bu tür klasiklerin piyasada farklı basımlarını bulabilirsiniz. Yayınevini seçerken özen gösterirseniz kitap da size daha bir keyif verecektir kanısındayım; çünkü bazı yayınevlerinin bir kitaba hiç de yakışmayan çevirileri ya da yazım hataları özellikle öğrencileri okumaktan soğutabiliyor.

Çocuk/gençlik kitabı kategorisine aldığımız “Güliver’in Seyahatleri”nde yetişkinler için de dikkat çekici gönderme ve benzetmeler bulunmakta. Güliver’in farklı ülkelerde farklı insanlar ve yönetim biçimleriyle karşılaşması, bunlara uyum sağlamada çektiği zorluklar ve fiziksel görünümünden ötürü karşılaştığı ilginç durumlar içindeki çocuğu kaybetmemiş yetişkinler için ilgi çekici olabilir belki. Hatta günümüzün dünyasına bambaşka gözlerle bakmamızı da sağlar, kim bilir?


Bugünkü yazımda resim olarak kitapla ilgili hazırlanmış çalışmalara yer vermek istedim. Kitap sadece çizim/resim değil pek çok çalışmaya da ilham olmuş. Orijinal hikayeden esinlenerek çekilen filmler de sinema izleyicileri için hoş bir deneyim olabilir.


“Babamın Nottinghamsire’de küçük bir malikânesi vardı. Ben de onun beş oğlunun üçüncüsüydüm. On dört yaşıma geldiğimde babam beni Cambridge’de Emanuel Koleji’ne yolladı. Burada kendimi derslerime verdim. Babam başlangıçta pek az bir harçlık yollayabiliyordu. Bir süre sonra da beni okutmaya durumu el vermedi. Sonunda Londra’da çok tanınmış bir operatör olan Bay James Bates’in yanına çırak olarak girdim. Yıllarca bu ünlü doktorun yanında kaldım. Babam da arada sırada bana biraz para yolluyordu. Bu paraları Matematik, Astronomi ve Denizcilik gibi bilimleri öğrenmek için harcadım. Çünkü bu bilgiler, yolculuk yapmak isteyen kimseler için çok yararlıydı. Ben de bir gün böyle yolculuğa çıkacağıma inanıyordum.”

                                               * * * * *

“Pek kısa ve yumuşak olan otların üstüne uzanarak uyudum. Ömrümde bu kadar güzel bir uyku daha çektiğimi anımsamıyorum. Çünkü gözlerimi açtığımda güneş doğmuştu. Kalkmaya çalıştımsa da yerimden kımıldanamadım. Sırtüstü yatıyordum. Kol ve bacaklarımın iki yandan sıkıca yere bağlanmış olduğumu anladım. Uzun ve gür olan saçlarımı da tıpkı kollarım ve bacaklarım gibi bağlamışlardı. Yine vücudumda da böyle bağlar olduğunu hissettim. Koltuk altlarımdan kalçalarıma dek bağlıydım.”

                                               * * * * *

“Lilliput’lular ölülerini baş aşağı gömüyorlardı. Çünkü on bir bin ay sonra ölülerin tekrar dirileceğine inanıyorlardı. Bu süre içinde dümdüz sandıkları dünya da ters yüz olacaktı. O zaman dirilen insanlar da kendilerini ayaklarının üstünde dimdik durur bulacaklardı. Ülkedeki bilgili kimseler bu varsayımın saçma olduğunu itiraf ediyorlardı. Fakat okumamışların isteklerine uyarak aynı şeyi yapmaya devam ediyorlardı.”

                                               * * * * *

“Bu ülkede yetmiş üç ay yasalara uyduğunu kanıtlayan kimseye yaşam biçimi ve niteliklerine göre belirli ayrıcalıklar tanınıyordu. Hazineden bunun için belirli bir fon ayrılmıştı. Ayrıca bu insanın adına Snilpall yani Yasalara Uyan sözü ekleniyordu. Ama bu ad, babadan oğula geçmiyordu.”

                                               * * * * *

“Kısa süre içinde sarayda çok sayılmaya başlamıştım. Bunun asıl nedeni de kendi yeteneklerim değil, Kralın bana gösterdiği ilgiydi.”

                                               * * * * *

“Kır at her gün beni binlerce kusurum olduğuna yeniden inandırıyordu. Oysa bütün bunları o zaman dek fark bile etmemiştim. Ayrıca bu nitelikler, biz insanlar arasında zayıflık bile sayılmazdı.”



















                                     ▬    ▬      ▬

Bu Haftaki Tercihleriniz

KAPLUMBAĞA TERBİYECİSİ (Emre CANER)

GÖR BENİ (Azra KOHEN)

BİR ÖMÜR BÖYLE GEÇTİ (Faruk Nafiz ÇAMLIBEL)

BANDO TAKIMI (Muzaffer İZGÜ)

ŞEMS-İ TEBRİZİ'NİN ÖĞRETİLERİ