ENERJİLER (John G. Bennett)

Bugün için seçtiğim kitabın adı “Enerjiler”. Tam adı, “Maddesel, Hayatsal, Kozmik Enerjiler”. Kitabı çok önceden almıştım. Başarısız bir okuma girişiminin ardından yarım kalan bir kitaptı. İnsanın ve evrenin enerjiden ibaret olduğu, yaşamın bu enerjilerin değişim ve dönüşümüyle gerçekleştiğinden bahsediliyor kitapta. Sakin bir kafayla okunması gerek. Yoksa tüm anlatılanları birbirine karıştırmanız olası. İlk okumamda bu kafa karışıklığından ötürü “Aman boş ver, sırası değilmiş” deyip bir kenara bırakmıştım.


Gelelim ikinci okumaya. Aradan iki üç yıl geçmiştir herhalde. Bu sefer kitabı sadece işaretlemekle kalmayıp notlar aldım, şemalar çizdim. Elime başka kitap almadan yalnızca “Enerjiler”e odaklanarak bu sefer kitabı tamamlamayı başardım. Mutlu son. İyi ki okumuşum, anlamak için iyi ki çaba sarf etmişim. Biraz zorlandım ama olsun.


Günlük hayatın koşuşturmasındaki yorgunluklar, kafa karışıklıkları, zamanı yetiştirememe kaygısı hep enerjimizi yanlış kullanmaktan meydana geliyormuş aslında. Hatta hastalıkların bile çoğunun kaynağı bu enerji dengesizliği. Kitap enerjinin düzgün kullanımıyla ilgili reçeteler vermiyor bize. Sadece enerji nedir, kaç çeşittir, özellikleri ve dönüşümleri hakkında bilgi sahibi oluyoruz.
Kitabın yazarı John G. Bennett, 1897-1974 tarihleri arasında yaşamış. Kendisi bir bilim adamı. Matematik ve dilbilim üzerine çalışmaları var. Altı dili akıcı şekilde konuşan Bennett, Orta Asya’nın değişik şivelerini de konuşuyormuş. İngiliz Askeri İstihbaratında memurluk ve tercümanlık yapmış, farklı zamanlarda da Asya’ya seyahatler gerçekleştirmiş. 1964’te Karşılaştırmalı Tarih, Felsefe ve Bilimler Araştırma Enstitüsü’nü kurmuş. Daha pek çok alanda donanımı olan Bennett’ın hayatından ilginç kesitler okumak isterseniz: Atatürk'e Samsun Vizesini Veren İngiliz

“Her ruhsal eylem, kendine özgü enerji niteliğine sahiptir ve bu nitelik de onun kozmik sürece katkısıdır. İnsan bu enerji tayfının bir parçası olup, bu tayfa iştirak eder. İnsanın evriminin yolu, enerjilerin sadeleştirilmesine şuurlu olarak katılmayı seçmede yatar. İnsanın kendisiyle mücadelesiyle ve durumumuzun tarafsız ve derin bir şekilde görülmesiyle, belirli bazı ara enerjiler üretilir ve bunlar daha yüksek seviyeden yardımın gelmesini sağlarlar.”

                                               * * * * *

“Birçok durum kendine özgü özelliklere sahip ve öyle beklenmeyen bir zamanda geliyor ki, onlara kendimizi hazırlayamıyoruz. Böyle durumlarda doğru eylem çeşidini bulmak için, bize ne olduğunu anlamamız lâzım ve bu da çok sık olarak, bir enerjiyi diğerinden ayırma yeteneğine sahip olma anlamına geliyor. (Önsöz – Coombe Springs, Haziran 1964)”

                                               * * * * *

“İnsanın varlığı, oluşu, fiili varoluşu ve tam veya yüksek hayata ulaşma potansiyeli, hepsi aynı şekilde enerji dönüşümlerine bağlıdır. Bu dönüşümler üç kategoriye ayrılırlar. Birincisi, insanın kendi kontrolünde olan veya olması gereken dönüşümler. İkinci olarak, kendi işbirliğine ve teslimiyetine bağlı olanlar, ama bunlar kendi hareketiyle ne başlatılabilir ne de muhafaza edilebilirler. Üçüncü olarak, insanın anlama veya yönlendirme gücünü tamamen aşan dönüşümler. (Önsöz – Coombe Springs, Haziran 1964)”


                                               * * * * *

“Ne çeşit iş yapacak olsak, bunu gerçekleştirmek için enerjiye gereksinim duyuyoruz. Enerji, uygun ya da doğru türden olmalı. Örneğin, saatimin çalışmasını istiyorsam saatin yayını kurmak gerekir. Bu, yaya enerji verdiğimi gösterir ve saat çalışmaya başlar. Saati kurmak için başka bir çeşit enerji kullanamam. Eğer yumurtayı pişirmek istiyorsam suyu kaynatmam gerekir, fakat saatimi kurmak için onu gaz fırınının üzerine koymanın bir yararı olmaz. Eğer arabamı hareket ettirmek istersem, yanan petrolden elde edilen enerjiyi onun içine koymam gerekir. Eğer vücudumun hareket etmesini istersem yiyecekten elde edilen enerjiyi içime koymam gerekir, fakat arabamın deposuna yiyecek koyamam ve kendimi petrolle besleyemem.”

                                               * * * * *

“Enerji iş yapma gücüdür, fakat her çeşit iş için uygun enerji çeşidi gereklidir.”

                                               * * * * *

“Enerjiler yalnızca nitelik olarak değil, aynı zamanda miktar ve yoğunluk olarak da farklıdır. Elde edilecek ya da belirli bir iş için gerekli enerjiye karar vermek için bilmemiz gereken üç şey var: Birincisi, hangi nitelikte enerji kullanacağımız, ikincisi miktarı ve üçüncüsü yoğunluğudur.”

                                               * * * * *

“Demiri eritmeyi istediğimi farz edelim: Demir çubuğunu kaynayan suya koymakta bir yarar yoktur, demir erimeyecektir. Görüldüğü gibi, yumurtayı pişirmek için yeterli olan yoğunluk demiri eritmek için yeterli değildir.”

                                               * * * * *

“Eğer belirli miktarda beyinsel bir işlem yapmak istersek, biliyoruz ki bunu yapacak yeterli enerjiyi toplamamız lâzım. Enerji tüketildiğinde ise işleme devam edemeyiz.”

                                               * * * * *



“Bu on iki enerji çeşidi ve onları karakterize eden özellikler, var olan her şeyin sonsuz karışık faaliyetini arttırırlar. Bu tabii ki, bizleri ve insan tecrübesine giren bütün enerji vasıflarını içerir. Bu on iki enerjinin her biri bizim için önemlidir; ister en yüksek enerjiler olsun, ister en basit mekanik enerjiler olsun.”

                                               * * * * *

“Varoluşumuzun bütün sırrı, enerjinin bir özellikten diğerine dönüşümü gerçeğinde yatar.”

                                               * * * * *

İnsan hayatı zaman, mekan ve sonsuzluktan oluşan üçlü bir ilişki olarak görülebilir. Bu üç belirleyici koşul ‘fonksiyon merkezleri’ veya beyin olarak adlandırılan, karşılık teşkil eden araçlar vasıtasıyla tecrübe edilir. Zaman ile bağlantımız düşünce aracılığıyla yapılır; mekan ile bağlantımız duyularla yapılır ve sonsuzluk ile bağlantımız his ile.”

                                               * * * * *

“Bazı insanlar birkaç saat içinde, bazı insanların hayat boyu yaşadıklarından daha fazla yaşarlar.”

                                               * * * * *

Şuurlu insan, Yaratıcı Sevgi aracılığıyla, varoluşun yükünü gönüllü olarak kabul eder ve bu, dünyanın bütün ıstırap ve zevklerine iştirak anlamına gelir. Fakat dünya için, ıstırap ve zevk birbirinin karşıtı olsa da, şuurlu insan onları tecrübelerinde birleştirir, ne birine yapışır ne de birinden kaçmanın yollarını arar. Bütün varlıklara karşı tarafsız ve objektif tutumuyla, birleştirici ve uzlaştırıcı bir faktör olur. Bu şekilde, kendi Bireysellik sınırlamaları içinde, Kozmik Sevginin bir aracıdır.”

                                               * * * * *

“Duyusal seviyede kaldığımız sürece, bölünmüş ve çelişkili tecrübelerimiz olacaktır. Eğer bundan aşağı olan otomatik seviyeye düşersek, kozmik gerçeklerden kopuk ‘makine insanlardan’ başka bir şey olmayız.”
                                        ▬    ▬      ▬

Bu Haftaki Tercihleriniz

KAPLUMBAĞA TERBİYECİSİ (Emre CANER)

GÖR BENİ (Azra KOHEN)

BİR ÖMÜR BÖYLE GEÇTİ (Faruk Nafiz ÇAMLIBEL)

BANDO TAKIMI (Muzaffer İZGÜ)

ŞEMS-İ TEBRİZİ'NİN ÖĞRETİLERİ