ÖĞRENMEYİ ÖĞRENMEK (Ramazan YILDIRIM)

Yeni şeyler öğrenmeyi, onları hayatınıza katmayı; her gün yenilenen, gelişen biri olarak hayata devam etmeyi tercih edenlerden misiniz? Belki de okula giden, sınavlara hazırlanan, bir şeyleri öğrenmeye çalışan ya da bunun için zaman zaman kendini zorlayan bir evlat sahibisiniz? Bütün bunların cevabı tabii ki sizde; ama nasıl öğrenmemiz gerektiği hakkında bir fikir sahibi olmak istiyorsanız size yol gösterecek kitap Ramazan Yıldırım tarafından hazırlanmış: “Öğrenmeyi Öğrenmek”

“Günümüzde eğitimin veya öğrenmenin sadece okulla sınırlı olmadığı da anlaşılmıştır. Yetişkinlere yönelik eğitim veren kurumların sayısı artarken, ticari kurumlar, gerek kendi bünyelerinde gerekse dış kaynaklardan yararlanarak sürekli eğitim programları düzenlemekte ve buna paralel olarak, ‘öğrenme’, ‘bilgi’ ve ‘eğitim’le ilgili kitap ve makalelerin sayısı hızla artmaktadır. (Giriş)”

İşte artan bu kitap ve makale sayısı bize geniş bir bilgi yelpazesi sunsa da bunlardan hangilerini okumalıyız, doğru ve işimize yarayacak bilgiye nasıl ulaşmalıyız? Kitap tam da bu noktada bize yardımcı olabilecek bilgiler aktarıyor. Özellikle bazı konuların sonunda yer alan “Ne Yapabiliriz?” adlı bölümler bize konunun özünü anlatıyor ve yapabileceklerimiz hakkında bilgi veriyor. Dolayısıyla işimizi kolaylaştıran bir kitap. Çünkü çoğu zaman ne yapacağımızı biliriz de bunu pratiğe nasıl dökeceğimiz konusunda tereddütlerimiz olur.

                                               * * * * *

“ ‘Bilmek ile ‘uygulayabilmek’ arasındaki farkı hepimiz biliriz. Çoğumuz, bilgilerimizi etkin bir şekilde yaşama aktaramayız. Hâlbuki bilgi çağında, ‘bilgili olmanın anlamı bilgiyi kullanabilmek, yani beceri sahibi olmak ve bunu sürekli bir davranış haline getirmektir. (Giriş)”

                                               * * * * *

“Her konuda en yüksek bilgi düzeyine sahip olamayız. Yeteneklerimiz, ihtiyaçlarımız, konuya olan ilgimiz, eğitim düzeyimiz veya deneyimlerimiz bazı sınırlamalar getirir.”

                                               * * * * *

“Beynimiz sağ ve sol olmak üzere iki yarımküreden oluşur. Yarımküreler birbirinden farklı fonksiyonları gerçekleştirir. Sağ beyin, hayal gücü, resim, müzik veya duygular gibi fonksiyonları yaparken; sol beyin daha çok matematik, dil veya mantık gibi işlevleri yerine getirir. Bir bakıma sağ beyin yaratıcılığın, sol beyin ise mantığın merkezidir. Çoğumuzda bir yarımküre daha baskındır. Bu nedenle, bazılarımızı yüksek analiz-sentez becerilerine sahipken, diğerlerimiz daha yaratıcıdır. Her iki alanda başarılı veya başarısız insanlara da rastlanır.”

                                               * * * * *

“Gerçeğe veya başkalarının algıladıklarına uymayan durumu değerlendirirken de değiştiririz. Çünkü başkalarıyla aynı bilgi, beceri, deneyim ve psikolojik duruma sahip değiliz. Aynı yöntemleri kullanmaz, olayı aynı derinlikte analiz etmez, aynı çabayı harcamayız. Dolayısıyla başkalarından farklı sonuçlara ulaşabiliriz.”

Peki, her bireyin öğrenme düzeyi, algısı, şartları farklı olduğuna göre ne yapmak gerekir? Kişi kendi öğrenmesini nasıl gerçekleştirebilir? Kendi çalışmasını, hızını nasıl ayarlayabilir?


                                               * * * * *

“Kolaydan zora doğru, bir sırayla öğrenmeye çalışın. İyi ustalar çıraklarını yetiştirirken bu kurala dikkat ederler. Konuyu aynı anda bütün ayrıntılarıyla öğrenmeye çalışırsanız boğulursunuz.”

                                               * * * * *

“Her konu aynı hızla öğrenilemez, herkes aynı hızda öğrenemez. Konuya ve kendinize uygun bir öğrenme hızı saptayın. Çok hızlı giderseniz, öğrenemez, çok yavaş giderseniz sıkılırsınız. Bu çok açık bir gerçek olmasına karşın, çoğumuz (örneğin kitap okurken) hızımızı ayarlayamayız.”

                                               * * * * *

“Ancak geçmiş ve geleceğe karşı yaptırım gücümüz bugüne karşı sahip olduğumuzdan farklıdır. Eylemi ancak şimdiki zamanda yapabiliriz. Geçmişten sadece ders almakla, geleceğe ise hazırlanmakla yetinmek zorundayız.”

                                               * * * * *

“Beceriler istek ve çabayla gelişir. Sorunların çözümü için ilk adım sorumluluğumuzu kabul etmemiz ve çaba harcamaya razı olmamızdır. Sadece ‘şikâyet ederek’, ‘başkalarını suçlayarak’ veya çözümü ‘kurtarıcılardan’ bekleyerek sorunlarımızdan kurtulamayız.”

                                               * * * * *


                                               * * * * *


                                               * * * * *


                                               * * * * *

“Ancak genellikle geleceği tanımlayabilecek bilgilerin bütününe sahip olamayız. Özellikle değişimin çok hızlı olduğu günümüzde birikimlerimizi sadece çok yakın bir geleceğe yansıtabilir, uzun vadede nelerin olacağını ve bunlara karşı alacağımız önlemleri mutlak bir kesinlikle bilemeyiz.”

                                               * * * * *

Öğrenmeyi öğrenmek ya da çocuklarınıza bu konuda yardımcı olmak istiyorsanız kitap tam size göre. Çünkü çocuklarınıza bir şey öğretemezsiniz. Ancak onlara örnek olursunuz, fikir verirsiniz, yol gösterirsiniz. Aslında bütün sorumluluk ve çaba öğrencinin kendisine aittir.

“Sonuç olarak gerçek anlamda ‘öğretme’ diye bir şey yoktur. Kişi kendisi öğrenir, öğretmen ona sadece yardımcı olabilir. Aynı durum ana babalar ve kurumlardaki yöneticileri için de geçerlidir.”

                                               * * * * *

“Bilgiyi doğrudan kullanabilme açısından baktığımızda çağdaş eğitim ve öğretim programlarının birçok geleneksel yöntemden daha başarısız olduğunu görebiliriz. Örneğin usta-çırak sistemi, birçok kişi tarafından ‘eğitim’ olarak algılanmasa bile çoğu zaman okuldan daha somut sonuçlar yaratır.”
                                   ▬    ▬      ▬

Bu Haftaki Tercihleriniz

KAPLUMBAĞA TERBİYECİSİ (Emre CANER)

GÖR BENİ (Azra KOHEN)

BİR ÖMÜR BÖYLE GEÇTİ (Faruk Nafiz ÇAMLIBEL)

BANDO TAKIMI (Muzaffer İZGÜ)

ŞEMS-İ TEBRİZİ'NİN ÖĞRETİLERİ