SHERLOCK HOLMES GİBİ DÜŞÜNMEK (Daniel SMITH)
Sherlock
Holmes
Bugün hikâyelerinden oluşan değil; onun düşünce tarzından söz eden bir
kitapla birlikteyiz. “Sherlock Holmes Gibi Düşünmek”.
görsel: joshua werner |
Bir olayı nasıl çözüme ulaştırıyor, yaptığı gözlemleri nerede, nasıl değerlendiriyor, suçluları yakalamada ne gibi taktikler uyguluyor… Kitabın her bir bölümünde, bütün bunlardan söz edilmiş. Kitapta hangi bölümler mi var?
İlk
bölümlerde ünlü dedektifin kişisel özelliklerinden bahsediliyor. Kıvrak zekâsı,
gözlem gücü, anlama kabiliyeti, merakı, akıl yürütme becerisi… Bu özellikler
kitaplardan bölümlerle okurlara aktarılmış.
- Bu sebeple öncesinde birkaç tane Sherlock Holmes hikâyesi okumuş olmak
gerekiyor galiba. - Kitabın ilerleyen
bölümlerinde ise bilmece ve alıştırmalara yer verilmiş. Bazı soruların cevabı
çok kolay olmasına rağmen en zoru da onlar galiba! Çünkü çoğu öğrencimin de
genellikle dediği gibi: “Hocam cevap o kadar basitti ki şaşırtma vardır diye
düşündük.” Demek bazen biz de kendi kendimizi yanıltabiliyoruz.
Netice
itibarıyla hoş vakit geçirebileceğiniz eğlenceli bir kitap. İyi okumalar...
görsel: joshua werner |
“Peki ama Sherlock Holmes bu yeni ve yüksek
itibarını nasıl oldu da kazandı? Şüphesiz bunun pek çok nedeni var ama bunların
içinde belki de en önemlisi, dedektifin inanılmaz zekâsı. Göz yaşartıcı
sıkıcılıktaki reality şovlarla ve birbirinin karbon kopyası ünlülerin türlü
soytarılıklarıyla dolu günümüz dünyasında Holmes’un fantastik zekâ gösterileri,
karmaşık ve çok boyutlu şahsiyeti, insanlara her zamankinden çekici geliyor.”
*
* * * *
“İlerleyen
sayfalarda birlikte dünyanın en büyük dedektifinin ruhuna, zihinsel
akrobatlıklarına ve soruşturma tekniklerine doğru hem neşeli hem de geniş
kapsamlı bir keşfe çıkacağız. Kitabın her bir bölümünde Holmes’un zihinsel
süreçlerini en iyi yansıtan hikâyelerinden örnekler, ona benzemek, onun gibi
düşünmek için öneriler ve ipuçları yer almaktadır. Bu yolculuğumuzda ayrıca
bize çeşitli bilmeceler ve alıştırmalar da eşlik edecek.”
*
* * * *
“Sıradan,
gündelik hayat onu ölümüne sıktığı için zaman zaman soğuk, kayıtsız, hatta
acımasız tavırlara bürünürdü. Ancak bu, onun bitmek tükenmek bilmeyen heyecan
arayışının yalnızca onunki gibi bir beynin çözebileceği türde vakalara duyduğu
özlemin çaresiz yan etkilerinden biriydi.”
*
* * * *
“Daha
basit anlatımıyla duygular, duyularımız aracılığıyla elde edinilen
algılarımızken; düşünme ise zihinsel ve mantıklı bir biliş sürecidir. Aynı
şekilde sezgi, bilinçaltından türetilirken; hislerimiz, öznel ve empatisel
öngörülerimizin sonucudur.”
*
* * * *
görsel: joshua werner |
“Bunun
anlamı içedönük, akıl yürütmeye duygulardan daha çok önem veren ve genelde
herhangi bir durumla karşılaştığında hemen yargılamak yerine edindiği bilgilere
göre hareket eden demektir.”
*
* * * *
“Gerçek
hayatta ya da edebiyatta pek çok ilginç karakter olduğu kesin ama çözülmesi
mümkün görünmeyen bir bilmeceyi çözmekte herhalde Büyük Dedektif gibi bir kişi
daha yoktur.”
*
* * * *
“Beyninizi
Holmes kadar kullanmadığınızı düşünseniz de en azından daha iyi çalışması için
eğitebilirsiniz. Bu bir kişisel gelişim palavrası değil, bilimsel olarak
kanıtlanmış bir gerçektir. Beynimiz inanılmaz dayanıklıdır ve pek çok yeni
talebimize karşılık vermek üzere değişip gelişim gösterebilir. Bunun için tek
yapmanız gereken şey onu forma sokmaktır.”
* * * * *
“Beynin
zekâ oyunları ve bilmecelerle düzenli olarak çalışmasının, yaşlılıkta bunamayı
önemli derecede engellediği gözlemlenmiştir.”
*
* * * *
“Holmes’un
gözlem gücü benzersizdi. Diğerlerinin çoğu zaman gözden kaçırdığı önemli bir ayrıntıyı
bir olay yerine ilk bakışta görebiliyordu.”
görsel: joshua werner |
*
* * * *
“Görmek
yani gözlerinizle algılamak kolaydır. Gözlemlemek yani gözlerinizin verdiği
bilgiyi beyninizde özümsemek işte asıl zor olan budur.”
*
* * * *
“Holmes’un
Baskervilleleri’in Köpeği’nde dediği
gibi: ‘Dünya kimsenin gözlemlemediği sayısız işaretlerle doludur.’”
*
* * * *
“Holmes,
gözleriyle gördüklerine verdiği özel anlamlarla diğer insanlardan nasıl
ayrılıyorsa, seslere karşı duyarlılığıyla da öne çıkar.”
*
* * * *
“Ne
kadar tuhaf ve şaşırtıcı şeylerle karşılaşırsa karşılaşsın zihnini her türlü
olağanüstü ihtimale karşı açık tutardı.”
*
* * * *
“O kadar
çok şey hakkında o kadar eminiz ki aklımıza yanılıyor olabilmemizin ihtimalini
bile getirmeyiz.”
*
* * * *
“Bazı
yetenekler yalnızca birkaç kişiye bahşedilir ve konu yaratıcı düşünme olunca
kimse Holmes’un eline su dökemez.
Ama tabii bu, kendi yeteneklerinizi
elinizden geldiğince geliştirmenize engel olmamalı.”
*
* * * *
Kitapta yer alan bilmecelerden bazıları. (Yanıtları yazının sonunda) |
*
* * * *
“Holmes
her ne kadar İngiliz edebiyatının en büyük dedektifi olarak ün yapmış olsa da
sonuçta ikili bir gösterinin bir yarısıydı (bazen bunu kabul etmeye yanaşmasa
bile). Holmes bildiğiniz gibi kendine güvenen (hatta kibirli) biriydi. Ara sıra
Watson’la acımasızca dalga geçmekten de geri durmazdı. Watson’a
Baskervilleler’in Köpeği’nde dediği gibi, ‘Sen kendin ışık saçıyor olmasan da
ışığı iletenlerden birisin. Deha sahibi olmayan insanlar dehayı harekete
geçirmekte de usta olabilirler.”
*
* * * *
“Mesela
Ovid de şöyle yazmıştır: ‘Şans her şeyi etkiler. Oltanız sürekli suda olsun;
balık derenin en beklenmedik yerinde vuracaktır.’ Meşhur sinema devi Samuel
Goldwyn de şöyle der: ‘Ne kadar çok çalışırsam o kadar şanslı oluyorum.’”
*
* * * *
“Herkes
yanılır, herkes hata yapar. Büyük Dedektif bile… Ama o, bir daha tekrar
etmediğiniz sürece hata yapmanın affedilir bir durum olduğunu biliyordu.”
*
* * * *
görsel: joshua werner |
“Çoğumuzun
zihni bir akış halindedir. Kafamızın içinde çok şey saklarız ve bunları
gereksiz yere evirip çevirme eğilimindeyizdir. Ancak, biraz bir şeylere
odaklanmadığımız sürece, kafatasımızın içinde hüküm süren bu kaos ortamında
boğulup gidebiliriz.”
*
* * * *
“Konsantrasyonunuzun
üst seviyelerde olmasını istiyorsanız yiyip içtiklerinize dikkat edin, geceleri
iyi uyuyun ve günlük programınıza gevşeme molaları yerleştirin.”
*
* * * *
“Conan
Doyle böyle bir dâhiyane akıl yürütme becerisiyle ilgili ilhamını gerçek
birinden, Doktor Joseph Bell’den almıştır. Doyle 1870’lerde, Edinburgh
Üniversitesi’nde tıp okurken Bell onun hocasıdır. Sonradan bu eski hocasına
şöyle yazacaktır: ‘Sherlock Holmes’u kesinlikle size borçluyum… Holmes’un
analitik çalışmaları, sizin ayakta tedavi kliniğindeki gösterilerinizle
karşılaştırıldığında kesinlikle bir abartı olarak görünmüyor.’
Kuşkusuz Bell’in en büyük numarası, bir hastanın hikayesini bilmeden hem
hastalığı hem de geçmişiyle ilgili yapabildiği tespitler olmuştu.”
* * * * *
“Kendi
akıl yürütme becerilerinizi geliştirmek için yapabileceğiniz en iyi şey
Sherlock Holmes külliyatını okumaktır.”
*
* * * *
“En
işlek zamanında bir istasyona girdiğimizde peronu boş görürsek trenin yeni
gitmiş olduğunu ya da trenlerin çalışmadığını düşünürüz.”
*
* * * *
“Şeytan
ayrıntıda gizlidir derler. En büyük gerçekleri çoğu zaman en küçük ayrıntılar
ele verir.”
*
* * * *
“Yunanca
‘gizli yazı’ anlamına gelen kriptografi, kod ve şifre yaratma bilimi ile
kriptoanaliz ise bu şifrelerin kırılmasıyla ilgili bir daldır.”
*
* * * *
“Temelden
başlayacak olursak, kod ve şifre aynı şeyler değildir.
Bir kodda her kelime ya da cümle, başka bir kelime, cümle ya da sembolle
değiştirilir. Kodlanmış kelimeleri, cümleleri ve sembolleri, mesajı hem
gönderen hem de alan bilmek zorundadır. Kodlar gizli birer dildir.
Şifrede ise her harf ya
alternatif bir harf, sayı ve sembolle değiştirilir ya da harflerin yerleri
değiştirilir. İletmek istediğiniz bilgiye düz metin, gönderilene ise şifreli
metin denir.”
*
* * * *
“Çoğunlukla,
yakın bir zaman zarfında edindiğimiz bilgilere öncelik verme eğilimindeyizdir.
Ama yakınlık ve tutarlılık arasında bir bağlantı olmak zorunda değildir.”
*
* * * *
“Araştırmalar
gösteriyor ki dışsal yardımcılara fazla bağımlılık yüzünden hafızamız
tembelleşmeye başlıyor ve zamanla onlar olmadan işlev gösteremez hale geliyor.”
*
* * * *
“Holmes Dörtlerin İmzası’nda, meşhur tarihçi ve
düşünür Winwood Reade’den şöyle bir alıntı yapmıştır.
[Winwood Reade] diyor ki, insanlar tek tek ele alındıklarında çözülmesi
mümkün olmayan birer bulmacadırlar; ama bir araya gelmeye başladıklarında
matematiksel bir kesinliğe dönüşürler. Mesela herhangi bir insanın ne
yapacağını asla önceden tahmin edemezsin ama belli bir sayıdaki insanın neyin
peşinde olduğunu kestirmek çok kolaydır. Bireyler değişken olsa da yüzdeler hep
sabit kalır. İstatistikçilere sor, onlar da böyle der.”
▬ ▬ ▬