Bu da benim öyküm

Artık buluşma günümüz SALI; ama öncesinde son bir pazar yazısı. 

"Bu da Benim Öyküm". Benim değil, Mine Soysal'ın öyküsü. Çocuk ve gençlerin keyifle okuduğu "Eyvah Kitap"tan. Umarım siz de beğenirsiniz.


BU DA BENİM ÖYKÜM

Ben kitap okumayı sevemediğini sanan bir çocuktum. Denize girmek, bahçede oyun oynamak, bisikletle kaybolmak, uyumak ya da yığınla harika başka şey yapmak dururken kitap okumaktan çok sıkılırdım. Oysa iki ablam da sürekli kitap okur ve bundan mutluluk duyarlardı. Nasıl böyle olabildiklerini hiç anlamaz, yine de alttan alta imrenirdim onlara.
Günün birinde ablalarımdan biri elime bir kitap tutuşturdu. Çok kalındı. Duraksadığımı görünce üstüme düşmedi, yalnızca “Korkma, bir dene!” dedi. Denedim. Harikaydı! Birkaç günde bitirivermiştim koca kitabı. O, benim “büyülü kitabım” oldu. Bugün ne yazarını ne adını hatırlıyorum. Ama konusu, geçtiği yerler, kahramanları, hatta ne giydiklerine varıncaya kadar birçok ayrıntısı hâlâ aklımda.
Şimdi geriye dönüp baktığımda, o kitap sayesinde beynimin bir yerlerinde kilitli duran, arkasında ne olduğunu hep çok merak ettiğim ama bir türlü açmaya cesaret edemediğim dev kapılardan birini ilk kez araladığımı anlıyorum. Sonraları bazı kitapları çok sevdim, bazılarını okuyamadım, sıkıldım. Zamanla kapı ardına dek açıldı. Her kitapta, o eşikten korkusuzca geçmeyi öğrendim. Çünkü öte tarafta renkler, sesler, insanlar, olaylar ve bilinmeyenlerle dolu gizemli ve baş döndürücü güzellikte düşsel bir dünya keşfetmiştim. Muhteşemdi!
Artık kitap okumak sıkıntı vermiyordu. Tersine hoşuma giden bir kitabı okurken kendimi çok iyi hissediyordum. Bir anda, yaşadığım zamandan ve yerden alıp götürüyordu beni. Sıkıldığımda oyalıyor, güldürüyor, korkutuyor, şaşırtıyor, eğlendiriyordu. Beni tanımadığım insanlarla, gitmediğim ülkelerle, yaşamadığım dönemlerle, bilmediğim dillerle buluşturuyordu. Hayatımı bütünüyle etkileyen ve değiştiren ikinci büyük gücü keşfetmiştim. Birincisi, yolculuk etmekti; ikincisi, okumak oldu. Çok gezen ve sürekli kitap okuyarak yaşayabilen biri oldum.
(…)
Dağların eteklerindeki ormanlarda, kimi ürküten kimi neşelendiren binbir sesin arasında yürürken bir pınar çıkıverir bazen insanın karşısına. Serin ve berraktır. Susuzluğunuzu giderir, dinlenirsiniz. Pınarın küçük sesleri bir anda ormanın koca gürültüsünü duyulmaz kılar. Sadece berrak suyunu, küçük şırıltılarını ve serinliğini duyarsınız. Kitaplar da pınarlar gibidir. Yaşamın gümbürtüsü içinde bize sessizliği sağlarlar. Sessizlik olmazsa yorgunluklardan, gerilimden, huzursuzluk ve korkularımızdan kurtulamayız.

Mine SOYSAL

Bu Haftaki Tercihleriniz

KAPLUMBAĞA TERBİYECİSİ (Emre CANER)

GÖR BENİ (Azra KOHEN)

BİR ÖMÜR BÖYLE GEÇTİ (Faruk Nafiz ÇAMLIBEL)

BANDO TAKIMI (Muzaffer İZGÜ)

ŞEMS-İ TEBRİZİ'NİN ÖĞRETİLERİ