ÜÇ AYNALI KIRK ODA (Murathan MUNGAN)

Yıpranmış ilişkiler, farklı maskeler, aldatıcı kimlikler...
Üç Aynalı Kırk Oda, Murathan Mungan

Kathy’nin çevresine yaydığı, Alice’in de bir türlü dışına çıkamadığı müthiş bir çekim alanı olduğu tartışılmazdı; sanki her şeyi onun onaylaması gerekiyormuş gibi bir kanı uyandırır, ya da her şeyi ona onaylatmak gerekiyormuş gibi bir kanıya insanlar kendiliğinden kapılırlardı.”


                                               * * * * *

“Bir kavga çıktığındaysa – ki bizzat kendileri çoktan birer kamyona dönüşmüş olan o irikıyım kamyon sürücüleri arasında sıklıkla çıkardı- nerede müdahale edeceğini çok iyi bilir, sonuç alamayacağını kestirdiği yersiz müdahalelerle otoritesini sarsmazdı.”

                                               * * * * *

“Hayatında ağırlığı olan onca insan varken, neden yıllardır aklına bile gelmeyen, bilincinin derinliklerine çoktan gömülüp gitmiş olan bu yüzü görmüştü şimdi? İnsan bilinci ne tuhaftı! Sahibinden bile sakladıklarıyla sahibine bitmek tükenmek bilmeyen oyunlar oynuyordu.”

                                               * * * * *

“Maskeyi hep istediği zaman çıkarabileceği bir şey olarak düşünmüştü. Maskenin yüzünü ele geçirebileceği olasılığını aklına getirmemişti bile. Maske, zamanla yüzüne işlemiş olabilirdi. Kendini kendi elinden kaçırmıştı belki de…”

                   * * * * *

“Korkunun çeşitleri vardır: Karanlık ve bilinmez bir yere, sizin ilk kez girerken duyduğunuz korku ile, siz karanlıkta uyurken, savunmasızken, bilinmeyen bir yabancı gücün, evinize adım atması karşısında duyulan korku aynı değildir. Bu kez korku, sizin göze aldığınız bir serüvenin korkusu değil, gafil avlandığınız bir anın korkusudur ve işte bu seferki tam da öyleydi.”

                                               * * * * *

“Bazı gerçekler insanlara fazla gelir. Ya da bazı insanlara gerçek fazla gelir.”

                                               * * * * *

“Hayatta burnunun sürtüldüğü yerler, hayallerini de aşındırmış olsa gerekti.”

görsel: namık ismail
                                               * * * * *

“Bazı anlarda yüzün aldığı bir ifade, sevenin belleğinde sonsuzlaşır, insan o ifadeyi her şeyden çok daha fazla özler. O yüzün sahibiyle günün birinde darıldıktan, ayrıldıktan, hatta ondan nefret ettikten sonra bile, o ifadeyi özler. Bir andır o, ama bütün zamanlara siner.”

                                               * * * * *

“Saklanmanın en iyi yolu fazla görünmektir, biliyor musun? Herkes seni gördüğünü sanır, sen de rahat edersin. Kasada oturan kız gibi! Herkes kasadaki kızı görür, ama kimse tanımaz.”

görsel: edward hopper

                                               * * * * *

“Bence, işin en keyifli yanı da budur zaten. Seçtiğin kaderin hikâyelerini beklemek.”

                                               * * * * *

“Aliye, Muştik’in bütün sözlerini aklında tutamayacağını, ama o sözlere ilişkin duyguları saklayabilmeyi umuyor. Doğru saklanmış duyguların, sağlam fikirler kadar yol gösterici olduğuna inanıyor.”

                                               * * * * *

“Hangi yol ağzı, hangi kararlar için gereken zamanı tanır ki? Zaman yalnızca geçer.”

                                               * * * * *

“Bu kapalı iktisadın büyüsü, günün birinde, yoksulluğu zenginlikle değiştirebiliyor, ama yoksulların, yoksullukta oluşmuş gerçeklik duygusunu, gözünü ta başından zenginlikte açmış insanların gerçeklik duygusuyla bir türlü değiştiremiyordu. Bu anlamda sınıf atlanmıyordu. Yoksul doğanlar, ne kadar zengin olsalar da, bu anlamda hep yoksul kalıyorlardı. Korkuları, kaygıları, hala yoksulluğun bilgisini ve öğrenmelerini taşıyordu.”
                                          ▬    ▬      ▬
İlginizi çekebilir:
1.Gençlik Güzel Şey - Hermann Hesse
2.Kimlik - Milan Kundera
3.Divan - Irvin Yalom

Bu Haftaki Tercihleriniz

KAPLUMBAĞA TERBİYECİSİ (Emre CANER)

GÖR BENİ (Azra KOHEN)

BİR ÖMÜR BÖYLE GEÇTİ (Faruk Nafiz ÇAMLIBEL)

BANDO TAKIMI (Muzaffer İZGÜ)

ŞEMS-İ TEBRİZİ'NİN ÖĞRETİLERİ