LÜTFEN AĞLAMAYIN (J. Mario SİMMEL)
Johannes Mario Simmel ismini daha önce duymuş muydunuz
bilmiyorum ama benim ilk defa bu kitap sayesinde yazardan haberim oldu. “Lütfen
Ağlamayın” çocuklara yönelik yazılmış bir kitap. Savaşların insana ve insanlığa
etkilerinden söz eden yazar, kitabında çocuklara olan güvenini dile getirmiş.
J. Mario Simmel hakkında bilgi edinmek istiyorsanız bağlantı.
“Demokrasi ve barış olmadan asla”.
Elimdeki baskı “Kelebek Çocuk Kitapları”na ait. Basım tarihi
1982. 152 sayfalık kitabın orijinal adı ise “Weinen Streng Verboten”.
Kitap lisedeki hırsızlık olayıyla başlıyor. Yaşları
ortalama 12-13 olan gençlerden Maria, okul gezisi için toplanan paranın bir
kısmını kaybettiğini söylüyor. Annesi kalp hastası ve hastanede. Babası ise 2.
Dünya Savaşı sırasında kaybolmuş. Bu sebeple okul yönetimi polise haber
vermekte tereddüt ediyor. Maria’ya sundukları çözüm üç günlük bir süreyi
kapsıyor. Ya Maria paraya ne olduğunu açıklayacak ya da idare gerekli işlemleri
başlatacak.
Bu olay üzerine Maria’ya inanan ve yardım etmek isteyen bazı sınıf
arkadaşları onun yanında yer alır. Çocuklardan birinin babası gazetecidir ve
onlara büyük yardımı dokunacaktır. Ama yine de çocukların maceracı ruhu
kitabın hemen her sayfasında ön plandaydı.
Yardımlaşma, arkadaşlık, cesaret gibi konular; bazı olaylar karşısında
nasıl davranmamız gerektiği hep satır aralarına serpiştirilmiş. Sadece kitabın
başlarında yazar savaşların ne kadar kötü olduğuna dair fikirlerini hiç aracı
kullanmadan doğrudan genç okurlarıyla paylaşmış.
“Son
savaşta altmış milyon asker ve aşağı yukarı dokuz milyon üniformasız insan,
kadınlar, çocuklar, yaşamlarını kaybetti. Bu çok acı bir şeydir. Ama ne yazık
ki gerçektir.”
*
* * * *
“Ama ne
yazık ki hâlâ bir savaşa başlayan ya da başlamış olan insanlar var. Ve de
olacak. Öyleyse savaşları önleyebilecek insanların da var olması gerekli.
Sizlerin, büyüdüğünüzde elele vererek yeni bir savaşın çıkmasını
engelleyeceğinize emin olabilseydim sonsuz mutlu olurdum.”
*
* * * *
Kitap bazı tanıtım yazılarının aksine savaşı anlatan bir kitap değil. İkinci
Dünya Savaşı sonrasında bir ailenin içine düştüğü zor durum ve onların bu durumundan faydalanmak isteyen birinin hikayesi. Biraz polisiye biraz macera.
Çocuklar ve gençler olduğu kadar büyükler tarafından da zevkle okunabilecek bir
kitap.
“Klaus,
«Bizim tek ipucumuz,» diye konuşmasını sürdürdü. «Paranın ne olduğunu sadece
Maria’nın kendisi biliyor. Eğer gerçekten kaybetmemişse tabii.»
Hedi,
«Kaybetmesi olanaksız,» dedi. «Çünkü parayı yalnızca sınıftan müdürün odasına
götürmek zorundaydı. Bunun yerine kaçmış ve okula geri gelmemiş. Bu tutumu onun
bin altı yüz markla bir şeyler yaptığını gösteriyor.»”
*
* * * *
“Bay
Hausmann gülümseyerek karısının ellerini avuçlarına aldı ve «Sana minnettarım»
dedi.
«Neden?»
«Çünkü» dedi Hedi’nin babası «Bana bir kez daha seni neden sevdiğimi
anımsattığın için.»
*
* * * *
“Çocukların
‘Beyaz Tavşan’a doğru yola çıktıkları sırada başka şeyler olmuştu. İnsan biraz
düşünürse, birbiriyle hem ilgisi olan, hem de olmayan pek çok olayın aynı anda
olabileceğini anlamakta güçlük çekmez. Çünkü yeryüzünde pek çok insan vardır ve
hepsi de kendilerine göre bazı olayların içinde yaşarlar. Hem de aynı anda.”
▬ ▬ ▬