okumak yetenek işidir

Okumak yetenek midir alışkanlık mı? Kitap okumaya mutlaka çocuklukta mı başlamak gerekir yoksa herhangi bir zamanda gösterilecek kararlılık akışı tersine çevirmeyi sağlar mı? Zorunluluktan mı okuyoruz okumayı sevdiğimiz için mi?
Sorular, sorular...
Ya cevaplar?
Galiba herkesin cevabı kendinde saklı!




“Piyano çalmak ile kitap okumak arasında bir bağ var mıdır? Reşat Nuri Güntekin’e göre vardır elbette: ‘Niye kitap okumuyorlar?’ demek, ‘Niye piyano çalmıyorlar?’ demek gibi bir şeydir. Kafayı kitap okumaya alıştırmak, parmakları piyano çalmaya alıştırmaktan kolay bir şey değildir. Ona göre yetişmek, ona göre hazırlanmak lazım gelirdi. Okumak, bir kitaptan alınan elemanlarla, kendine manevi bir dünya yapmak, onun içinde tek başına yaşayabilmek demektir. Bu, ta çocukluktan başlayan uzun alışkanlıklar ve egzersizler neticesidir.”


Hilmi Yavuz - Hüzün ve Ben


Yukarıdaki örnekleri bir kere daha okuyalım. İlkinde bahsedilen okuma alışkanlığı, ikincisinde ise okuma yeteneği. Anlatılanlara bir noktaya kadar katıldığımı söyleyebilirim; ama o noktadan sonra kafam biraz karışıyor. Şöyle ki:

Spor yapmak da yetenek ister. Yüzme, atletizm, futbol, basketbol… Ama yeteneğim yok diye spordan uzak kalmamız mı gerekir?  En azından amatör anlamda da olsa yürüyüş yapıp bisiklete binemez miyiz? 

Gerçi Reşat Nuri Güntekin de çocukluktan itibaren bir çalışma, hazırlık yapılması gerektiğini, okumanın alışkanlık haline gelebilmesi için çocukluk döneminin önemli olduğunu vurgulamış ama ya artık yetişkin biriysek? Her şey için çok mu geç?

Benim için okuma yeteneği olan kişiler her ne şart altında olursa olsun kitap okuyan, okumak için zaman ayıran, bunu isteyerek yapan ve okuduğunu iyi bir biçimde algılayıp yorumlayabilen kişilerdir. Devamlı ve farklı türlerde kitap okumak, okuduklarını birbiriyle kıyas ederek yorumlayabilmek, doğru ve objektif saptamalarda bulunabilmek biraz da yetenek ister kanısındayım.

Peki ya okumayı sevenler? Okumayı seven her kişi yeteneklidir diyebilir miyiz? Bir konuda yetenekli olmamız o konuya karşı sevgimizi de artırır şüphesiz. Ama derin yorumlarda bulunmadan, sayfalar arasında yeni maceralara atılıp yeni fikirlerin arasında gezinmek de insana pek çok şey katabilir, hatta keyifli olabilir diye düşünüyorum.

Ya okumayı sevmeyen bu konuda pek yeteneği de olmayanlar?  İş ya da okul sebebiyle kitap okuyan veya kendini okumak ZORUNDA hissedenler…

Aslında okumak eğlenceli olabilir. Bize hitap eden kitapları bulabilirsek hiç olmazsa okumayı zorunluluktan kurtarabiliriz. Kim bilir belki de okumayı sever hale gelebiliriz.


Okumak için yetenek ön koşul mudur? Yoksa biraz sevgi biraz gayret okuma probleminin büyük bir kısmını ya da en azından bir kısmını halleder mi? Forma girmek için bir yerlerden başlamak mı gerekir; yoksa artık çok geç diye düşünüp bir kenarda oturmak mı? 
                                                                    ▬      ▬      ▬

Bu Haftaki Tercihleriniz

BİR ÖMÜR BÖYLE GEÇTİ (Faruk Nafiz ÇAMLIBEL)

KAPLUMBAĞA TERBİYECİSİ (Emre CANER)

YALNIZLIK PAYLAŞILIR (Halil CİBRAN)

DEDE KORKUT HİKAYELERİ

ADSIZ ÜLKE (Alain-FOURNİER)