SON KAMELYA (Sarah JIO)
Mis kokulu çiçekler, muhteşem bir çiçek serası; yılların
yorgunluğunu ve esrarını üzerinde taşıyan bir malikâne. “Böğürtlen Kışı” ve
“Mart ve Menekşeleri” kitaplarının yazarından yine çiçek kokulu bir kitap: “Son
Kamelya”
“Kaderim
senin ellerinde…
Victoria çiçek diline göre, kamelya çiçeğinin anlamı.”
Bu
sefer de bir başka arkadaşın tavsiyesi ve okumamda ısrar edip kitabı elime tutuşturmasıyla
ikinci bir Sarah Jio kitabının sayfalarını açtım.
*
* * * *
Hikâye 18 Nisan 1803’te yaşlı bir kadının hikâyesiyle başlıyor.
Ardından hızlı bir geçişle 1 Haziran 2000’e geliyoruz. Yeni evli bir çift: Rex
ve Addison. Hemen ardından Nisan 1940’tayız. Evin tek çocuğu Flora fırıncı bir
ailenin kızı. Ailesinin maddi durumu iyi olmadığı için yapılan bir
teklifi kabul etmek zorunda kalıyor ve Amerika’dan İngiltere’ye dadı olarak
gidiyor. Ama asıl görevi dadılık değil “çiçek hırsızlığı”. Değerli bir
kamelyayı – Middlebury Pembesi - bulmak ve bunu gerekli kişilere teslim etmek.
Hikâye bu iç içe geçmiş tarihlerle ilerliyor. Ama merak etmeyin
bu gidiş-gelişlerle iç içe geçmiş hikâyeleri fazla zorlanmadan okuyup
rahatlıkla takip edebiliyorsunuz. Malikânenin kâhyası Bayan Dilloway adeta
farklı zamanları birbirine bağlayan köprü gibi. Aynı zamanda tüm olayları bilen
ve bazı sırlara vâkıf olan kişi.
“Geçmişimi
gizli tutmak için çok çabalamıştım ve şimdi, geçmişte yaşadıklarım kafesteki
kuduz bir hayvan misali bana hırlıyor, adeta beni tehdit ediyordu.”
*
* * * *
“Elini
çenesine dayayıp gülümsedi. Bana, sanki dünya benim etrafımda dönüyormuş gibi
bakması çok hoşuma gidiyordu.”
*
* * * *
“Rex’in
mutluluğu, ebeveynlerinin öncelikli listesinde yer almıyordu. Onlara göre
Sinclair soyadına yaraşan şey, mücadeleci bir yazar olmak değil, bir yönetici
olmaktı.”
*
* * * *
Addison ve Flora, farklı zamanlarda farklı yerlerde olmalarına
rağmen her ikisinin hikâyesi de başarıyla kurgulanmış ve kesişen bir noktaya
bağlanmış: Kamelya ve malikâne.
Merak öğesinin ön planda olduğu biraz macera, biraz romantizm
dolu bu kitabı beğeneceğinizi umuyorum.
“Beni
merak etmeyin. Burada iyi olacağım. Meyve bahçelerine ve tamamen kamelya
ağaçlarından oluşan bir bahçeye bakan küçük, sevimli bir odam var. Burada pek çok
güzellik mevcut olsa da ne yazık ki görmezden geliniyor. Farkına varabilmeleri
için dua ediyorum.”
*
* * * *
“Tepemizde
parlayan büyük yıldıza baktı. ‘Bunu çok düşündüm ve insanların da gökyüzündeki
yıldızlara benzediğine kanaat getirdim. Bazıları milyonlarca yıl, belli
belirsiz parlar. Onlar hep orada olmasına rağmen bunu fark etmezsin bile.
Tuvaldeki bir nokta misali birleşirler. Ama diğerleri öyle bir parlar ki
gökyüzünü aydınlatırlar. Onları fark etmeden, hayranlık duymadan edemezsin. Bunların
ömrü uzun sürmez. Süremez. Enerjilerini çabuk tüketirler. Annem de onlardan
biriydi işte.”
▬ ▬ ▬