İTİRAFLAR (Jean-Jacques ROUSSEAU)
1712’de Cenevre’de, bir saatçının oğlu olarak dünyaya gelen Jean-Jacques Rousseau’nun “İtiraflar”ı ölümünden sonra yayımlanmıştır. İtiraflarda büyük bir açık yüreklilikle, hayatının, doğumundan 1765 yılına kadar süren kesiminin öyküsünü anlatır.
Dönemin görkemli yaşam tarzıyla...
Dönemin görkemli yaşam tarzıyla...
“Benzeri
hiç görülmemiş ve hiç görülmeyecek olan bir işe girişiyorum. Benzerlerime,
doğanın tüm doğruluğu içinde bir insan göstermek istiyorum ve bu insan ben
olacağım.
Sadece ben. Kalbimi
duyuyor ve insanları tanıyorum. Gördüklerimden hiçbiri gibi yaratılmamışım;
yaşayanlardan hiçbiri gibi yaratılmış olmadığıma inanmak cüretini gösteriyorum.
Öbür insanlardan daha iyi değilsem bile, hiç olmazsa başkayım.”
*
* * * *
“Babam,
tek erkek kardeşimin doğumundan sonra çağrılmış bulunduğu İstanbul’a gitti ve
Saray saatçısı oldu. Yokluğu esnasında, annemin güzelliği, zekâsı,
yetenekleri, birçok kimsenin ilgisini çekti. Fransa orta elçisi Bay de Ja
Closure ona bu ilgiyi gösterenlerin en ateşlilerinden biri oldu. Otuz yıl sonra
bana ondan söz ederken yüreğinin sızladığını gördüğüme göre, duygusu canlı
olmalıydı. Annem buna karşı kendini savunmak için iffetten daha çok bir şeye
sahipti, kocasını sevecenlikle (şefkatle) seviyordu.”
*
* * * *
“Gözlerimin
önünde sadece tatlılık örnekleri ve etrafımda sadece dünyanın en iyi insanları
bulunurken, nasıl kötü olabilirdim? Babam, halam, dadım, akrabalarım,
dostlarımız, komşularımız, beni çeviren her şey aslında bana boyun eğmiyor, ama
beni seviyorlardı ve ben de aynı şekilde onları seviyordum. İsteklerim o kadar
az kışkırtılır ve onlara o kadar az karşı çıkılırdı ki, bir şey istemek aklıma
gelmezdi.”
*
* * * *
“Bu iki
kızın ikisine de kendimi tamamen kaptırmıştım diyebilirim ve öylesine tamamen
ki, hangisiyle birlikte olsam ötekini düşündüğüm hiç olmuyordu. Ama bununla
birlikte, bende uyandırdıkları duygular arasında hiçbir benzerlik yoktu.”
*
* * * *
“Beni
özgün olmak ve herkesin yaptığından başka türlü yapmak istemekle suçlandırmışlardır.
Gerçekte, ben ne başkaları gibi, ne de onlardan başka biçimde yapmayı pek de
düşünmüyordum. İyi olan her şeyi içtenlikle yapmayı istiyordum. Bana bir başka
insanın çıkarına karşıt bir çıkar sağlayan ve bunun sonucu, isteyerek olmasa
bile, o insanın kötülüğü için gizli bir istek veren durumlardan bütün gücümle
kaçınıyordum.”
*
* * * *
“Geçmişin
haksızlıklarını ağırlaştırarak, geleceğe onun zorunlu bir sonucu gibi
bakıyordum.”
*
* * * *
“Farkında
olmadan, kendimizi kolayca koruyabileceğimiz, ama artık bizi ürküten kahramanca
çabalar göstermeden içinden çıkamayacağımız tehlikeli durumlara düşer ve
sonunda Tanrıya: «Beni neden bu kadar güçsüz yarattın?» diyerek, uçuruma
yuvarlanırız. Ama bize rağmen, Tanrı vicdanlarımıza şu cevabı verir: «Seni
uçurumdan çıkmak için çok güçsüz yarattım, çünkü oraya düşmemek için yeteri
kadar güçlü yaratmıştım.»”
*
* * * *
“Protestanlar
genellikle Katoliklerden daha bilgilidir. Bu şundan olmalı: Birilerinin
doktrini tartışma, öbürlerinin doktrini ise boyun eğme ister. Katolik kendisi
için verilen kararı kabul etmek zorundadır; Protestan ise kendi kararını kendi
vermeyi öğrenmek zorunda.”
*
* * * *
“Seven
bir ruhum var ve ben insanlara her zaman bana yapmış bulundukları iyilik
ölçüsünde olmaktan çok, bana yapmak istedikleri iyilik ölçüsünde bağlandım ve
bu nokta üzerinde davranış inceliğim beni pek yanıltmadı.”
*
* * * *
“Tanışıklığımız
ve dostluğumuz, hepsi hepsi altı hafta sürdü, ama sonuçları ben yaşadıkça devam
edecek.”
*
* * * *
“Her
zaman kalbimde olan hayali, orada başka hiçbir hayale yer bırakmıyordu; o benim
için dünyada var olan tek kadındı ve bana esinlediği duyguların sonsuz
tatlılığı, cinsiyet duygularıma başkaları için uyanma zamanı bırakmayarak, beni
ondan ve bütün onun cinsinden koruyordu. Kısacası, usluydum, çünkü onu
seviyordum.”
*
* * * *
“Kötü
bir iş bize yapıldıktan hemen sonra değil, onu uzun süre sonra hatırladığımız
zaman acı verir; çünkü onun acısı hiç sönmez.”
*
* * * *
“Diyebilirim
ki sonradan orada yaşadığım bütün zaman, sadece kendimi oradan uzakta
yaşayabilecek duruma getirmek için gerekli kaynakları aramakta kullanıldı.”
*
* * * *
“İyi bir
havada, güzel bir ülkede acele etmeksizin yaya yürümek ve yürüyüşümün sonunda
hoş bir şeye kavuşmak; işte bütün yaşama biçimlerinden bana en uygun olanı
budur.”
*
* * * *
“Benim
görevim doğruyu söylemektir, ona inandırmak değil.”
*
* * * *
“O çok
keskin görüşlü, ama hiçbir zaman düşündüğünün tersini söylememekle birlikte,
her zaman düşündüğünü de söylemeyen çok ağzı sıkı bir çocuktu.”
*
* * * *
“Orada,
bir yandan gezinerek, bir yandan da hoş bir dudak mırıltısından ibaret olmayan,
ama güzellikleri gözümün önünde bulunan bu sevimli doğanın yaratıcısına içten
bir gönül yükselişine dayanan duamı ediyordum. Oda içinde dua etmekten hiçbir
zaman hoşlanmadım; bana duvarlar ve insanların bütün o ufak tefek eşyaları
Tanrı ile benim arama giriyorlar gibi gelir. Kalbim Tanrıya yükselirken, onu
kendi yapıtları içinde hayran hayran seyretmesini severim.”
*
* * * *
“Din
bilginlerinin tam tersine, hekimler ve filozoflar sadece açıklayabildikleri
şeyi gerçek olarak kabul ederler ve kendi anlayışlarını olabilir şeylerin
ölçüsü sayarlar.”
*
* * * *
“Bu
Friol’lu soylu, hayatımda tanıdığım insanlar içinde, kalbi benimkine en çok
benzeyen insandı.”
*
* * * *
“Kumar,
yaşamaktan usanmış insanların imdat beklediği bir yoldan başka bir şey
değildir.”
*
* * * *
“Metelik
gelirim yoktu; ama bir adım, yeteneklerim vardı; kanaatkârdım ve kendimi
herkesin duyduğu bütün o masraflı ihtiyaçlardan sıyırmıştım. Bunun dışında,
tembel olsam da, çalışkan olmak istediğim zaman pekala çalışkandım ve benim
tembelliğim, çalışmayı sevmeyen birinin tembelliğinden çok, ancak eşref
saatinde çalışmayı seven bağımsız bir adamın tembelliğiydi.”
“Bu
kızcağızın tatlı karakteri bana benimkine o kadar uygun göründü ki, ona zamanın
ve olayların sarsamayacağı bir bağlılıkla bağlandım ve bu bağlılığı koparması
gereken her şey, onu daha da sağlamlaştırmaktan başka bir şey yapmadı.”
*
* * * *
“Bir kez
sevilen birinden bir şey saklanınca, az sonra artık ondan her şeyi saklamakta
pek bir tedirginlik duyulmaz.”
*
* * * *
“Öte
yandan, bu iş, öbür insanlara da kendilerini oldukları gibi göstertmeksizin
yapılamayacağı ve bunun sonucu bu yapıt ancak benim ve başka birçoklarının
ölümünden sonra yayımlanabileceği için, bu durum beni, kimseye karşı hiçbir
zaman utanç duymayacağım itiraflarımı yapmakta daha çok yüreklendiriyordu.”
*
* * * *
“Bitkilerin
yapısı ne kadar zarif, ne kadar hayranlık verici, ne kadar çeşitli olursa
olsun, bu işin erbabı olmayan bir göze, onu ilgilendirecek kadar çarpmaz.
Onların yapısındaki bu sürekli benzerlik içindeki baş döndürücü çeşitlilik,
ancak bitkisel sistem üzerinde daha önce bir fikir sahibi bulunan kimseleri
kendinden geçirir. Öbürleri, doğanın bütün bu zenginlikleri karşısında, alıkça
ve tekdüze bir hayranlıktan başka hiçbir şey duymazlar. Hiçbir ayrıntıyı
görmezler, çünkü bakılması gereken şeyi bile bilmezler, bütünü de görmezler,
çünkü harikalarıyla gözlemcinin aklını allak bullak eden ilişki ve bağdaşımların
o zincirlenmesi üzerinde hiçbir fikirleri yoktur.”
▬ ▬ ▬
İlginizi çekebilir:
1.Boşlukta Sallanan Adam - Saul Bellow2.Yalnızlık Dolambacı - Octavio Paz