İSA YAZMALARI (Michael BAIGENT)
“birkaç kitap, birkaç yorum” adlı yazımda “Da Vinci Şifresi”nden
kısaca söz etmiş, kitabın konusuyla ilgili temel bilgilere sahip olmadığım
için kitabın beni pek cezbetmediğini de belirtmiştim.
Bugün için seçtiğim kitap “İsa Yazmaları” ise
sözünü ettiğim kitaba kaynak teşkil ediyor. Bir roman değil, araştırma kitabı.
Kitapta neler olduğunu merak ediyorsanız…
“İsa Yazmaları” adlı kitap “Tarihteki En Büyük Sırrın Açığa
Çıkışı” üst başlığıyla da ilgimi çekmişti. Var olan İncillerin orijinal
metinler olmadığını daha önce pek çok yerde okumuştum. Zaten İsa Peygamber hakkında da
somut bilgiler bulunmamakta. Ya da en azından biz bilmiyoruz.
Kitapta İsa Peygamber’in oluşturulan
dini kimliğiyle, tarihte yer almış
olması muhtemel İsa hakkında bilgiler aktarılıyor.
Bu kitaba neden mi yer
veriyorum? Yahudilik, Hıristiyanlık ya da Müslümanlık fark etmez. Din belki
inanç noktasından hareket eder; ancak doğru şekilde temellendirilmediğinde
“batıl inançlar, hurafeler” asıl dinin yerini almaya başlar. Ve bazı insanlar
bunun üzerinden nemalanır. Dünya, yaşam bir bütündür ve her şeyin bir başka
şeyle ilgisi vardır. Bugün üç din ve onların kutsalıyla ilgili tartışmalar
yaşanıyorsa muhtemelen tüm bunların da bir sebebi vardır.
Kitap “teşekkür”, “yazar hakkında” ve “sunuş” bölümleriyle
başlıyor. Son bölümler ise “notlar” ve “kaynakça”. En sonda ise konuyla ilgili
fotoğraflar var. “Saklı Belgeler”, “İnancın İsa’sının Yaradılışı”, “Roma’nın En
Büyük Korkusu”, “Çarmıhtan Sağ Kurtuluş”, “İsa Yazmaları” gibi başlıkların da
yer aldığı toplam on beş bölüm kitabın esas kısmını teşkil ediyor.
“Son
olarak, özgürlüğümüzü sınırlandıran tabulaşmış kutsiyet kavramlarını
sorgulamadan kabullenmek yerine, merak edip araştıran ve yanıt arayan tüm
okurlarıma teşekkür ederim.
Zirveye ulaşmak için birçok yol vardır. Bu yollardan hangisinin en iyisi
olduğuna kim karar verebilir ki… (Teşekkürler)”
*
* * * *
“1948’de
Yeni Zelanda’da doğdu. Christchurch’deki Canterbury Üniversitesi’nin psikoloji
bölümünden mezun oldu ve İngiliz Kent Üniversitesi’nde mistisizm ve dinsel
deneyimler üzerine mastır yaptı. 1976’dan beri eşi ve çocuklarıyla birlikte
İngiltere’de yaşamaktadır. (Yazar Hakkında)”
*
* * * *
“Bir din
tarihçisi ve gizli ilimler alanında önde gelen bir uzman olarak, bu kitapta
sonuca bağlanan İsa ile ilgili gerçeği bulmak için yirmi yılını konuyla ilgili
araştırmalar yaparak geçirmiştir. (Yazar Hakkında)”
Yazar, anlattıklarını belgeler üzerinden açıklamaya çalışmış.
Elde ettiği belgelerden yola çıkarak olmuş olması muhtemel olayların aktarımını
yaparak bir teori oluşturmuş.
*
* * * *
“TAPINAKÇILAR
BENİ HER ZAMAN BÜYÜLEMİŞTİR. Sadece profesyonel bir ordu olarak oynadıkları
rolle değil; modern dünyanın başlangıcına yaptıkları ve dikkatlerden kaçan
büyük katkılarla da… Gerçekleştirdikleri şehirlerarası ve ülkelerarası para
transferleriyle paranın kılıçtan daha güçlü olduğunu gösterdiler; baskın
aristokrasi ve köylü sınıfı arasında bir boşluk yaratarak, orta sınıfın doğması
için yer açtılar. Ancak bu gerçeğin yanı sıra gizemin büyüleyici etkisi her
zaman var olmuştur. Kimi tapınakçıların Roma merkezli inançtan saptığı
yorumları yaygındır. Onlar dinin yüksek mevkideki koruyucuları olarak görülüyor
olmalarına karşın, haklarında çok az şey bilinen kişilerdi. İşte bu konu bende
bir merak uyandırdı ve bazı yanıtlar bulmaya karar verdim. Tapınak
Şövalyeleri’nin gizemli yanlarını araştırmaya başladım. (Sunuş)”
*
* * * *
“Richard,
kesinlikle şaşırtıcı bilgilere sahipti. Bu bilgiler ona Henry Lincoln’den
geçmişti. Richard ve ben hemen güçlerimizi birleştirmemiz gerektiğinin farkına
varmıştık. Birkaç ay sonra da Henry aynı karara vardı. Bir takım oluşturduk ve
çalıştık. Sonuç, altı yıl sonra, bir çoksatan olan Kutsal Kan, Kutsal Kâse
kitabıydı. (Sunuş)”
*
* * * *
“2002
yılında Dan Brown, kitabımızdaki teorinin bir bölümüne Da Vinci Şifresi adlı
romanında yer verdi. Derken bir medya patlaması daha yaşandı. Haberlerde ‘Bay
ve Bayan Mesih’ geri dönmüştü. İnsanların, İncil efsanelerinin ardındaki
gerçeklere hâlâ aç olduğu açıkça görülüyordu. Gerçekte İsa kimdi? Ondan ne
bekleniyordu? Dünya bugün hâlâ İsa, Yahudilik, Hıristiyanlık ve iki bin yıl
önce yaşanmış olan olaylara ve bunların arkasında gizlenmiş gerçeklere duyulan
merakla çalkalanıyor. (Sunuş)”
İsa hakkındaki bilgiler neden az? İncillerdeki bilgiler neden
farklı? Yok edilen ya da “gizli belge” olarak nitelendirilip kimseye
gösterilmeyen yazmalarda neler var(dı)? Bunların sadece dinle ilgisi var mı
yoksa para, güç gibi farklı şeyler mi ön planda?
*
* * * *
“Birçok
ilahiyatçı, Yeni Ahit’teki hikâyelerin tarihsel açıdan geçerliliğinin
kalmadığını fark etmeye başlamıştı. Örneğin; St. Paul Katedrali’nin başpapazı
William Inge’den İsa’nın hayatını yazması istendiğinde, İsa’nın hayatı hakkında
herhangi bir şey yazmak için yeteri kadar somut kanıt olmadığını söyleyerek bu
isteği reddetmişti.”
*
* * * *
“Gözdağı
verilmiş olmasına rağmen, piskoposların sadece %49’u ‘papanın yanılmazlığı’nın
kabulü için oy verdi. Sonunda, 18 Temmuz 1870’te oy çokluğu sağlandı ve papa
‘yanılmaz’ ilan edildi. Papaya bu tanrısal unvanın verilmesinden iki ay sonra,
İtalyan birlikleri Roma’ya girdi ve papanın tanrısallığını Vatikan duvarlarıyla
sınırladı.
Papa’nın ‘yanılmazlığı’;
Vatikan’ı, özellikle İncil’le ilgili eleştiriler ve arkeolojik keşifler gibi
yüzleşmek zorunda olduğu meydan okumalara karşı koruyan bir doktrindi.”
*
* * * *
“Çarmıha
gerilerek ölümün bir yanılgı olduğu fikri uzun süredir tartışılmaktadır:
Kur’an-ı Kerim’de de bu bilgi yer alır. Fakat hileli bir idam tezgâhı nasıl
ayarlanmıştır?”
*
* * * *
“Öncelikli
ve önemli olan konu, haça germenin ancak siyasi olan suçlarda infaz edilen bir
ceza olduğudur. İncil’e göre Pilate, İsa’yı kalabalığa teslim etti ve halk,
onun dinsel uyuşmazlığı nedeniyle idam edilmesi gerektiğini haykırdı.
Yahudilerin, bu tarz bir haddi aşmaya karşı verdikleri ceza, taşlanarak ölüm
cezasıdır. Haça germe ise Romalıların halkı kışkırtan, isyana teşvik ederek
düzeni bozan anarşistlere karşı uyguladıkları bir cezalandırmadır. Bu çelişki
bile tek başına, İncillerin olayı doğru şekilde aktarmadığını göstermeye
yetiyor. Acaba olayların temelindeki gerçekleri mi bizden saklamak istediler?”
*
* * * *
“Daha da
ilginç olan, bugün birçok insanın Yeni Ahit’i gerçekten kutsal bir kitap
zannediyor olmasıdır. Onun, kurtuluşumuz için tanrı tarafından söylenmiş,
değiştirilemez ve bütünlüğüne dokunulamaz kutsal sözler olduğuna inanılmaktadır.
Bunun, İsa’dan çok sonra derlemeciler tarafından düzenlenen bir kitap olduğunu
kimse onlara anlatamamıştır.”
*
* * * *
“Bu
bizi, M.S. 2. yüzyılda Hıristiyanlığı iki farklı geleneğe ayıran kırılma
noktasına getirir: Bir tarafta bilgiyi arayanlar, diğer tarafta ise inananlar
vardı. Bu bölünme, Hıristiyan Ortodoks mezhebini ortaya çıkaran en büyük
etkenlerden biri olmasından dolayı, bu ayırımı yapmamız gerçekten önemlidir.”
*
* * * *
“Gelişen
dogmaların desteğini arkasına alan Kilise, minberleri bozulmamış halde
bırakmasına rağmen, belge yok etmek ve sahte belge üretmek konularında hiç de
çekingen bir tavır sergilememiştir.”
*
* * * *
“Eunapius’un
tarihi, bugün elimize alabileceğimiz çok ilginç bir metin olabilirdi. Ne yazık ki
Vatikan’ın, kendine özgü İsa ve Hıristiyanlık doktrinlerini koruyabilmek
amacıyla bu tarz belgelerin yok edilmesi veya 16. yüzyıldan beri içine
girilemeyen Vatikan Kütüphanesi’nde gizli tutulması gereğine inandığı için, bu
metnin bir kopyasına şu an sahip değiliz.”
Dünyadaki pek çok kitabın orijinallerinin Vatikan’da olduğu
düşünülürse. Dede Korkut hikâyelerinin yazma nüshalarından biri ve daha kim
bilir neler neler. Farklı din, kültür, toplumlar hakkındaki pek çok tarihi
yazma. Tüm dünyanın bilgisi.
* * * *
*
“Vatikan’ın
tarihinde bilgiyi gizlemek veya yok etmek konusundaki örnekler bir hayli
çoktur. Fakat ne kadar sayıda tarihsel belgeyi yok ettiklerini ve ne kadarının
da ellerinden kurtulmuş olabileceğini kimse tam olarak bilemez.”
* * * * *
“Belirtmemiz
gereken başka bir gariplik daha vardır: Markus’un İncilinde, Aramatyalı
Yusuf’un, Pilate’yi ziyaret edip İsa’nın cesedini istediğinden bahsedilir.
Pilate, İsa’nın ölüp ölmediğini sorar ve öldüğünü duyunca, nasıl bu kadar çabuk
öldü diye şaşırır. Fakat sonuçta İsa öldüğü için Pilate, Yusuf’un cesedi haçtan
indirmesine izin verir. Eğer orijinal Grekçe metne dikkatlice bakarsak, önemli
bir noktayı fark ederiz: Yusuf’un, Pilate’den İsa’nın cesedini istemesi
anlatılırken, ceset olarak tercüme edilen soma kelimesi kullanılır. Bu,
Grekçe’de yaşayan vücut anlamına gelir.”
Teori oluşturulurken dönemin tarihi gerçekleri ve etimolojiden
yararlanılmış. Dil bir kültürün en önemli öğesi ve taşıyıcısı olduğu için
sözcüklerin kökeni ve kullanımından yola çıkılarak teori gerçekçi bir zemine
oturtulmaya çalışılıyor.
*
* * * *
“Diğer
bir deyişle, Markus’un Grekçe metninden anlaşılan odur ki; Yusuf, İsa’nın canlı
bedenini istedi ve Pilate de ona ceset olduğunu düşündüğü şeyi verdi. İsa’nın
hayatta kaldığı, işte tam burada açığa çıkar; gerçek İncil metninde.”
*
* * * *
“Görüldüğü
gibi Eski Ahit’i doğru anlamak, son iki yüzyıldır birçok arkeologun yaptığı
gibi, yeri kazıp olaylara ait fiziksel kanıtlar bulmaya çalışmakla değil;
hikâyeleri okurken ifadeleri sembolik olarak değerlendirmeyle mümkün olabilir;
tıpkı Mısırlı Yahudi grup Therapeutae’nın yaptığı gibi.”
*
* * * *
“Şimdi,
anlaşılmış olmalı ki; tarihsel İsa ile inancın İsa’sı arasında büyük bir uçurum
vardır. Hıristiyan teolojisinin bu baskıcı muhafızları, ikisinin de aynı olduğu
konusunda ısrar etse bile, verileri dürüstçe değerlendiren her tarihçi, bunun
böyle olmadığını kolaylıkla görebilir. Vatikan’ın, zaptetme ve kontrol altında
tutma konusundaki başarılarını nasıl sürdürdüğünü yeterince gördük. Ancak bu
sabit görüşlü tutumunu sürdürmesi, artık giderek zorlaşmaktadır. Birikmiş
yalanlar, dogmalar ve aldatmacaların ağırlığından dolayı, bir aşamada baskının
fazla gelip, bütün bu yapının çökmesine neden olması kaçınılmaz görünmektedir.”
*
* * * *
“Tarih
araştırmalarının bir kuralı, bilinen gerçekleri değerlendirmeye çalışmaktır.
Fakat maalesef burada bilinen hiçbir gerçek yoktur ve yaptıklarımız bir eleştiriden
öteye gidememektedir. İsa hakkında hiçbir metin, hiçbir Roma kaydı, aile
kâğıtları veya el yazmaları yoktur. Elimizdeki tek şey, Dr. Douglas William
Guest Bartlett’in ikinci elden aktardığı, ‘İsa’nın M.S. 45 yılında hayatta
olduğu’ ve sağ kurtuluşunun ‘aşırı dinciler’ sayesinde gerçekleştiği
bilgisidir.”
*
* * * *
“Dünyadaki
tüm arşivler tam olarak incelenmiş değildir; Vatikan’da, İstanbul’da,
Kahire’de, Londra’da, Paris’te, Berlin’de ve diğer birçok büyük kentte bulunan
büyük kütüphane ve arşivlerde tonlarca orijinal belge bulunmaktadır. Bilinmeyen
veya uzun süredir kayıp olan belgelerin keşifleri, genelde bu koleksiyonlar
sayesinde yapılır. Ortaçağ başlarında birçok Müslüman akademisyen, daha eski
metinleri incelediği ve yazılarında bunlardan alıntı yaptıkları için; İslami
kütüphanelerdeki birçok metin keşfedilmeyi bekliyor olabilir.”
*
* * * *
“İsa
figürü, İbrahim Peygamber’den gelen geleneklere saygı gösteren üç dinde de
ortak bir figürdür; ancak teolojinin sonradan yarattığı İsa figürü, bu üç dinin
birbirine uzak kalmasına hizmet eden bölücü bir faktördür. Her bir bireyin
sahip olabileceği ruhsallık, Yeni Ahit’te sadece İsa’ya atfedilmiştir; fakat
gördüğümüz gibi ‘Tanrının Krallığı’ hepimizin sonsuzla ilişkilerine derinlik ve
anlam katabilir - elbette ki böyle bir şeyin peşine düşmekle ilgilenirsek. Ve
bu ilişkiyi yakalamak üç dinin de amacıdır.
Gürül gürül akan nehri seyretmek,
oraya giden farklı yolları seyretmekten daha iyidir.”
Hıristiyanlık, Vatikan; bilgi, güç, din gibi kavramlar ilgi
alanınızsa keyifle ve merakla okuyabileceğiniz bir kitap. Umarım sadece “algı yanılmaları”
ya da “kulaktan dolma bilgi”lerle değil; okuyup araştırıp, düşündüğümüz bir
hayat yaşarız.
▬ ▬ ▬
İlginizi
Çekebilir: