TİRYAKİ SÖZLERİ (Cenab ŞAHABETTİN)
Cenab Şahabettin edebiyatımızın, özellikle de Servet-i Fünun
Dönemi’nin, tanınmış isimlerinden. Gezi yazıları “Hac Yolunda” ve “Avrupa
Mektupları”, tiyatro eserlerinden “Körebe” en tanınmış yapıtları. “Tiryaki
Sözleri” ise…
Günümüzde özellikle sosyal medya üzerinden pek çok söz
paylaşılmakta. Bunların bir kısmı ise ünlü edebiyatçılara ait; ancak ne acıdır
ki sözler aktarılırken zaman zaman bu kişilerin adları anılmamakta hatta
kullanıcılar fütursuzca bunları kendi sözleriymiş gibi aksettirmekteler.
İnsanız
hepimiz hata yaparız. Zaman zaman hafıza yanılgısıyla bir sözü ya da şiiri
yanlışlıkla başkasına atfedebilir ya da bu tarz bir sözü kullanabiliriz. Ama
önemli olan hatadan dönmek, düzeltme yapmak, doğruları paylaşmak. “Bilgi” ancak
doğru olduğunda “güç”tür.
Bunları
neden mi yazıyorum? “Tiryaki Sözleri”nde yer alan cümlelere bazı yerlerde başka
adların paylaşımıyla rastladığım için.
“Sembolizmin
edebiyatımızdaki ilk temsilcisi oldu. Şiir şekli olarak Sone’yi edebiyatımıza
kazandırdı. Şiirlerinde tabiat, ses, musiki ve renk esastı. Cenab, Servet-i
Fünun şiirine orijinal imaj, alegori ve remizleri soktu. Hep aruzla yazdı; hece
veznini parmak hesabı olarak nitelendirdi. 1901’den itibaren nesre yönelen
Cenab, nesri de sanat kabul etti ve nesirde sanatkârane ürünler ortaya koydu.
Cenab, pek çok konuda eleştiriye maruz kalmış olsa da Tevfik Fikret ve Halit
Ziya ile birlikte Servet-i Fünun’un üç büyük isminden biri olarak kabul edildi.
(Cenab Şahabettin)”
*
* * * *
“Cenab,
hayatı yoğun bir şekilde hissetmiş ve yaşamış insanlardandır. Hayat mektebinden
ayrılırken ardında duygu, düşünce, beğeni ve tecrübelerini titizlikle aktardığı
not defterini ve eserlerini yadigâr bırakmıştır.
Bu çalışmada, 1830 söz içinden gençlere en uygun olanları dil bakımından
da sadeleştirmeyi dil ve estetik açısından uygun görmedim. Bazı kelimeleri
aynen bırakıp, anlamını dipnot ile verdim. Bu şekilde kelime haznesine de katkı
sağlanmış olacağı kanaatindeyim. (Sunuş / Elif Konar, Temmuz 2005, İstanbul)”
* * * * *
“Tiryaki Sözleri”nin ne olduğu hakkındaki bilgiyi de Şemsettin
Kutlu’nun “Servet-i Fünun Dönemi Türk Edebiyatı Antolojisi”nden aktarıyorum.
Okuyalım, düşünelim; iyinin, güzelin “tiryaki”si olalım.
Okuyalım, düşünelim; iyinin, güzelin “tiryaki”si olalım.
“Cenab Şahabettin, Fransız yazarlarından La Rochefoucold’un
«Maximes»lerini andıran denemeler de yapmıştır. Ancak bu ünlü yazarın
özdeyişleri genellikle daha ağırbaşlı ve daha felsefeye dayalı iken, yani
şakaya öyle fazla bir yer verilmemiş olduğu halde, Cenap «Tiryaki Sözleri» diye
adlandırdığı bu tür özdeyişlerine zaman zaman esprinin ve mizahın da çeşnisini
katmıştır. Bununla birlikte bu tür yazılarını özgür bir kitap halinde
yayımlamamış; bir kısmını ünlü bir kitabının sonuna eklemiş, kalanlarını da
bazı dergilerin sayfalarında bırakmıştır. «Tiryaki Sözleri»nin dili, onun nesir
ürünleri içinde en sade ve külfetsiz olanlarıdır.”
“Pek çok
adamın benden fazla fikirleri vardır, fakat benimkiler az çok bir işe yaramak
ümidiyle ortaya çıkarken, onlarınki tembel tembel evlerinde kapalı
oturuyorlar.”
*
* * * *
“Ne
bütün varını yiyip ölmüş vardır, ne de her fikrini söyleyip susmuş.”
*
* * * *
“Mide
için lokma neyse zihin için fikir de odur; hepsi beslemez, bir kısmı sağlığa
dokunur ve bazıları zehirler.”
*
* * * *
“Büyük
yoksulluk gibi büyük zenginlik de güzel hislerin gelişmesine manidir.”
*
* * * *
“Karga
ne kadar adını değiştirse de sesinden tanınır.”
*
* * * *
“Bazı
adamlar başkasının hürriyetine mani olmadıkça kendisini tamamıyla hür
hissetmez.”
*
* * * *
*
* * * *
“Çenesi
düşmedikçe ihtiyarlar az söylerler; hayat onlara sözün faydasızlığını
öğretmiştir.”
*
* * * *
“Sürüden
ayrılanı sürü sevmez.”
*
* * * *
“Hakiki
kötüler iyiliği aptallığa bağlarlar.”
*
* * * *
“Doğruyu
söylemek değil, anlatmak güçtür.”
*
* * * *
“Milletler
de fertler gibi düşe kalka büyürler. Her düşüş bir çökme değildir. Bir millet
için çöküş odur ki gelişmeğe elverişli ruhların içerisinde gelişmesine izin
vermez.”
*
* * * *
“Karışıklık
ile beslenen elbette asayişin geri gelmesini istemez.”
*
* * * *
“Kötü
kullanmaya elverişli kanun yoktur; eğer uygulayanlarda kötüye kullanma iştahı
varsa, kanun değiştirmekle ancak suiistimalin şekli değişir.”
*
* * * *
“En ağır
angarya, faydasızlığından emin olduğun işi vazife adına yapmaktır.”
*
* * * *
“İyi
adam dediğimiz kendimize en çok benzeyendir.”
*
* * * *
“Çok
parası olup hiç arzusu olmamak, çok arzusu olup hiç parası olmamaktan daha
acıklıdır.”
*
* * * *
*
* * * *
“Nezaket
ister ayakkabı giysin, ister çarık, bastığı yeri çamurlamaz.”
*
* * * *
“İnanıyorum
ki, hakiki fazilet, cemiyete faydalı işlerdir; kâtibin fazileti kaleminden
damlar, çiftçininki alnından terler.”
*
* * * *
“Niçin
mi fikir değiştiriyorum? Çünkü ben fikirlerimin sahibiyim, kölesi değil.
Fikirlerime karşı hiçbir taahhüdüm yok; ister değiştiririm, ister
saklarım.”
*
* * * *
“Yaptığı
işten şan ve şeref bekleyenler, çevrenin hizmetkârlığından kurtulamamış
demektir.”
*
* * * *
“Bilgisizlik
daima nur ile alevi karıştırır ve çok kere kendisini aydınlatan gibi yakanı da
güneş sanır.”
*
* * * *
“Öyle
dualarımız vardır ki kabul edilseler daha bedbaht oluruz.”
*
* * * *
“Anlayamayacakları
fikirlere yükselmek isteyenler yarı yolda akıllarından olurlar.”
*
* * * *
“Meşe
gölgesinde filizlenen yosunların çoğu kendilerini meşe fidanı sanırlar.”
* * * *
*
“Her
zenginlik düşman yaratır; fikir zenginliği hepsinden çok.”
*
* * * *
“Kabul
etmediğimiz fikirlere karşı ne kuvvetli mantığımız vardır.”
*
* * * *
“En
hazin kimsesizlik, ilgisizler kalabalığı içinde hissedilendir.”
*
* * * *
“Kavak
ağacını beğenen ve seven pek az kişi görürsünüz; çünkü dosdoğrudur.”
*
* * * *
“Çok
para ile elde ettiğin her şeyi kıymetli sanma; pahalı başka, kıymetli
başkadır.”
*
* * * *
“Zihinlerin
de oburu vardır. Pek çok yer, pek az hazmeder.”
*
* * * *
“Akıl
yaşta değil baştadır doğru; ama aklı başa yaş getirir.”
*
* * * *
“Eski ve
yeni şeyler ne tamamıyla iyi, ne tamamıyla fenadır; gerek gençlerin, gerek
yaşlıların en büyük hataları bunu bilmemekten ileri gelir.”
*
* * * *
“Daima
ara; bugün altın ararken bakır bulursun, yarın bakır ararken altın.”
*
* * * *
*
* * * *
“İnsanlığı
düşünürken karamsar da iyimser de aldanır.”
*
* * * *
“İnanmak
istemeyeni hiçbir mantık inandıramaz.”
*
* * * *
“Kusurumuz
ne kadar çoksa o kadar çok kusur ararız.”
*
* * * *
“İhtiyarlarda
maziyi görürüz; hâlbuki iyi baksak geleceğimizi görmeliyiz!”
*
* * * *
“Yerinde
sayanlar yürüyenlerden çok gürültü ederler.”
*
* * * *
“Zekâsız
kuvvet yıkabilir, fakat yapamaz.”
*
* * * *
“Yüksek
makamlar yüksek tepeler gibidir; koşarak çıkanlara nefes darlığı verir.”
*
* * * *
“Gündüz
kandilini hazırlamayan, gece karanlığa razı demektir.”
*
* * * *
“Güç
olan kahramanca ölmek değil, kahramanca yaşamaktır.”
*
* * * *
“Bazıları
doğal görünmek için ne yapmacıklıkları göze alırlar.”
*
* * * *
“Gözlerimizden
akan yaşların acılığı değil, asıl insanı ruhunda hapis kalan yaşlar zehirler.”
*
* * * *
“Yüksek
tepelerde hem yılana, hem kuşa rastlayabilirsin, fakat biri sürünerek öteki
uçarak gelmiştir.”
*
* * * *
“Karnı
açlardan çok, kalbi açlara acırım.”
*
* * * *
“En
geveze kuş ümittir; kalbimizde hiç susmaz.”
*
* * * *
“Yalnız
seni sevenleri sevmek muhabbet değil, değiş tokuştur.”
*
* * * *
“Başkası
düştü mü, ‘Çürük tahtaya basmasaydı.’ deriz; kendimiz düşünce bastığımız
tahtanın çürük çıkmış olmasından şikâyet ederiz.”
*
* * * *
“Her
ızdırap çeken sanır ki çektiği acıyı başka kimse çekmemiştir.”
*
* * * *
“En
büyük delilik herkesi aynı şekilde düşünmeye çalışmaktır.”
*
* * * *
“Sevdiğinizi
yalnız kalbiniz değil, beyniniz ve vicdanınız da ortaklaşa ‘sev’ demeli.”
*
* * * *
*
* * * *
“Sıhhat
sarsılmadıkça sağlığı korumak akla gelmez.”
*
* * * *
“Felaketin
açamadığı göz, kör kalmaya mahkûmdur.”
*
* * * *
“Kirli
ve acı suda yaşamaya alışık balık, tatlı ve temiz suda boğulur.”
*
* * * *
“
‘Kusurlarını gördüğüm için muhabbetim kalmadı’ deme; ‘Muhabbetim kalmadığı için
kusurlarını görüyorum’ de.”
▬ ▬ ▬
İlginizi
Çekebilir: