BÖL VE YUT (Banu AVAR)
Banu
Avar. Yıllar önce televizyonda “Sınırlar Arasında” adıyla yaptığı programla
dikkatimi çekmişti. Kültürlü, konusuna hâkim bir kişi olmasının yanı sıra ses
tonu ve anlatım tarzıyla da işlediği konuların önemini vurguluyor gibiydi. Dünya siyaseti ve bu siyaset arenasında sözü geçenler ve… Farklı ülkeler, farklı isimler üzerine uygulanan benzer taktikler. Taktiklerin
aynı olmasına rağmen bazı insanların kişisel menfaatleri, hırsları ya da yanlış
algılamaları sonucunda değişen, belki de yitip giden yaşamlar; değişen sınırlar;
bölünen ülkeler…
Sonra
program birden yayından kaldırıldı. Sebebi mi?
Kitapta
yer alan “GÜL DEVRİMİ”NİN ARDINDAN TİFLİS başlığı altında bu sorunun ayrıntılı
cevabını bulabilirsiniz.
Yıllar sonra... “Böl ve Yut” kitabını geçtiğimiz haftalarda
okudum. 2007-2008 tarihinde farklı ülkelere yapılan yolculuklar anlatılsa da
asla geç kalınmış bir kitap değil. Kitabı okuduğunuzda bunu daha iyi anlıyorsunuz.
Her satır önemli, her söz dikkat çekici. Günümüzde yaşanan ortama ışık tutar nitelikte.
Banu Avar gittiği ülkelerde
yöneticiler, muhalifler, gazeteciler ve halkla yaptığı röportajlara da yer
vermiş kitabında. Okumanız dileğiyle…
İngilizlerin “böl ve
hükmet” (divide and rule) olarak özetlediği sömürge kuralını kitaba ad olarak
seçmiştim. Ama Bertan Abi’nin (Onaran) önerisiyle Böl ve Yut olarak değiştirdim. (OKURA İLKSÖZ / Eylül 2008)
İlksöz metninin tamamını okumak istiyorsanız bağlantı: Banu Avar
*
* * * *
BATI’NIN
“PROJELERİ” VE BİRLEŞEN AVRASYA
“GaziMustafa Kemal’in ülkesi, tüm mazlum milletlerin kurtuluş mücadelesini örnek
aldığı ülke, bugün Amerika’nın askeri oluşumu olan Nato’nun, ABD’nin siyasi
kolu olarak çalışan Birleşmiş Milletler, finans organı olan IMF’nin, ABD etkisi
ve denetimindeki, Lizbon Antlaşması’nda ortaya çıktığı üzere yok olmakta olan
bir birliğin, Avrupa Birliği’nin ağır baskıları altında mazlum milletlere karşı
kullanılmaktadır. Komşularıyla arası açılmakta, bölgede soyutlanmasına yol
açacak politikalara itilmekte, ayrıca içerde uygulanan ‘demokrasi’
projeleriyle, tıpkı yüz yıl öncesindeki gibi bölünüp parçalanması için etnik
kışkırtmaların merkezi olmaktadır.”
Amerikalı General Ralph Peters'in çizdiği "Kan Sınırları" haritası |
*
* * * *
“Batı
‘Ortadoğu’ terimini, geçen yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu’nu parçalarken
üretti…
Osmanlı
devletinden koparılan Filistin, Ürdün ve Irak, İngiliz mandasına alınmıştı.
Büyük Britanya Sömürgeler Bakanlığı işte o zaman İstanbul Boğazı’ndan
Hindistan’a kadar olan bölgeye ‘Ortadoğu’ denilmesini kararlaştırdı.”
Yukarıdaki çalışma gazeteci Mehmet Akif Ersoy' a aittir. "Ortadoğu Masalı"
*
* * * *
“Sınırlar
çizilirken coğrafi, etnik ve tarihi etmenler göz ardı edildi. Osmanlı’dan arta
kalan bölge her an karıştırılabilir ve kolaylıkla yönlendirilebilir bir hale
getirildi.”
*
* * * *
“Bu
coğrafyada bazı ülkeler birleştirilmeye, bazıları bölünmeye çalışılacaktı…
Örneğin Ürdün
Filistin’le birleşmeli ama Irak üçe bölünmeliydi…
Kıbrıs tek bir yerden yönetilmeli, Lübnan ve Suriye bölünmeliydi.
Her
ülkede ‘demokrasi’ söylemi yayılmalı, her ülkenin
‘Amerikalıları’ olmalıydı.”
*
* * * *
“Batı
Avrasya’da yer alan ülkeleri bölüp parçalamayı, halklar arasına ‘asit dökmeyi’
ve böylece kendine yarayana kolayca el koymayı hedefliyor.”
görsel: saadet demir yalçın |
*
* * * *
“2007
Eylülü ile 2008 Mayısı arasında gözlemlediğimiz 13 ülkeden notları ilginize
sunuyorum. İşte Irak’ın Kerkük’ünden, Sudan’ın Darfur’una, Kosova’dan
Singapur’a ‘Böl ve Yut’ projeleri… Yeni İsrail şablonları! Ve giderek
bilinçlenen halkların küresel rüzgârlara karşı birleşme çabaları.”
*
* * * *
TÜRKSÜZ
KERKÜK / Eylül 2007 Yolculuğu
“Güçlenen
Irak’a karşı, Kürt gruplar kullanılacaktı. Kürt gruplar Batı’nın gücüyle
ayaklanınca, Saddam yine Batı’dan aldığı kimyasal silahları kullanacak; Halepçe
katliamıyla adını tarihe yazdıracaktı. Dünya Halepçe’de katledilen Kürtleri
duyacak ama AltınKöprü’de katledilen Türkmenlerden kimsenin haberi
olmayacaktı.”
*
* * * *
“Amerikan
yardımları önce 8 bin ev projesi için başlamıştı. Gerisi de gelecekti… Kerkük’e
yerleşen Kürtler abad edilecekti. Verilen vaatler bunlardı.
Ama işte bir stadyumun taşları arasına sıkışmış yüzlerce insan ve diğer
binlercesi hastalık ve ölümle burun burunaydı… ”
görsel: saadet demir yalçın |
*
* * * *
“Halk
oylamasında istenen sonucun alınması için gereken her şey yapılıyordu. Zorla
Kerkük’e göç ettirilen ve vaatlerle kandırılan Kürt köylüler; yeni makamlar ve
ayrıcalıklar teklif edilen eski peşmergeler, yeni güvenlikler, kaçakçılıkla
işadamlığı arasında dolaşanlar, Amerikan direktifleri doğrultusunda örgütleniyorlardı.”
*
* * * *
“Ama
işgalin adı burada ‘ihtilal’di. İşgale ortak olanlar, ihtilal sözünü daha
sempatik bulmuş olmalıydılar.
Kerkük İl
Meclis Başkanı Rızgar Ali sözüne devam etti…
‘Biz Irak’ı kurtardığı için
Amerikan hükümetine teşekkür ediyoruz!’
‘Sizi çok sevdikleri
için mi kurtardılar?’ diye soruyorum.”
*
* * * *
“ERBİL
SINIRLAR ARASINDA!” / 2007 Yolculuğu
“Rebwar
Ortadoğu’da ‘yeni düzen’den söz ediyor. Yeni Dünya Düzeni’nin dayatması; Büyük
Ortadoğu Projesi. Projeye göre Amerika, Fas’tan Pakistan’a 22 devletin
rejimini, sınırlarını değiştirmeyi hedefliyor. Petrol zengini Irak, küçük
parçalara bölünmesi öngörülen ilk ülke.”
*
* * * *
“Alışveriş
merkezleri, otomobil galerileri, ‘rezidans’ları ve ‘dream city’leriyle Erbil
şaka gibi. Erbil’e günde en fazla iki saat elektrik veriliyor. Ama yukarıda
saydığımız mekânlarda elektrik hiç kesilmiyor.”
*
* * * *
“Amerika,
son zamanlarda İngiltere’nin deneyimlerine daha çok kulak veriyordu. Bugünlerde
‘Churchill’ planı üzerinde çalışıyordu.
Plana
göre, işgalci güç, kaos ve karmaşayı yaratıp geri çekilirdi… Ortadoğu’nun
yerleşik aşiret düzeni içinde bin yıldır bir arada yaşayanlar birbirlerini
gırtlaklar, sonra öle öle kendi adaletlerine ulaşırlardı. Sağ kalan ve
karmaşadan zaferle çıkan taraf, Amerika’yla masaya otururdu. Adalet yerini
bulurdu.”
*
* * * *
ÜRDÜN’ÜN
HAŞEMİT KRALLIĞI / Ekim 2007 Yolculuğu
“20.
yüzyıl başında Ürdün diye bir ülke yoktu. Bu ülke 100 yıl önceki Büyük Ortadoğu
Projesi çerçevesinde kuruldu. Sınırları İngiliz cetveliyle çizildi.”
*
* * * *
“Zaman
değişti. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra İngiltere’nin yerine Amerika geldi.”
*
* * * *
“Ürdün
Krallığı, Osmanlı yönetimini 400 yıl süren istibdat olarak tanımlıyordu. Bu
fikri bölgeye sokan İngilizler’di.”
*
* * * *
“Al
Destur gazetesinden Zaatreh, ‘Amerika bölgeyi bölmeye çalışırken, Şii ve
Sünnileri birbirine kırdırma politikasını öne çıkarıyor. Suriye ise Amerika’nın
İran ve daha sonra da kendisini hedeflediğini düşünüyor.’ diyordu.”
*
* * * *
NASIR’IN
MISIR’I VE BUGÜN / Ekim 2007 Yolculuğu
“Nasır,
Mustafa Kemal Atatürk’ü kendine örnek aldı. Ülkenin doğal kaynaklarına sahip
çıktı. Süveyş Kanalı’nı devletleştirdi. Bloksuz ülkelere katıldı.”
“Mısır,
Nasır parantezinden sonra yeniden geçmişe dönecek, bu kez İngiltere yerine
Amerikan hükümranlığına girecekti. O gün bugün, ekonomik sıkıntılar, politik kargaşa
ve dini çatışmalarla dertli.”
*
* * * *
“Kahire’nin
bir yanı lüks bloklar, villalar, güvenlikli rezidanslarla çevriliyor; geri
kalanı işsizler ordusu ve günde 2 dolara geçinmeye çalışan emekçilerin kâbusunu
yaşıyor.”
*
* * * *
“
‘Nil’den Fırat’a’ yayılan coğrafya ‘Tevratsal alan’ olarak bilinirdi. İsrail’in
söylemine göre, bir gün Nil Nehri’nden Fırat’a uzayan kutsal topraklar ele
geçirilecekti.”
*
* * * *
“Amerikan
Dışişleri Bakanı Rice, ‘Bölgedeki diplomatik varlığımızı desteklemek için,
Körfez ülkeleri, İsrail ve Mısır’la yardım anlaşmaları yapıyoruz.’ dememiş
miydi?
Şimdi daha da açık
konuşuyor. Amerika’nın İran ve Suriye’ye karşı Ortadoğu ülkelerini silahlandıracağını
söylüyor.”
*
* * * *
LÜBNAN:
KÜRESEL GÜÇLERİN POLİTİKA LABORATUVARI / Eylül 2007 Yolculuğu
“İbrahim
Musavi, Hizbullah taraflısı söylemiyle ünlenmiş bir gazeteci. Onunla röportajı,
Profesör Muhammed Nureddin sağlamıştı. Mükemmel Türkçesiyle, ‘Lübnan yeni
Ortadoğu’nun çizilmesinde başlangıç noktası’ demişti. Bu projeden en çok
kazanan güç, İsrail ve Amerika! Hem mezhep hem dine dayanan küçük ülkeler
kurmak istiyorlar ki, ileride gerekirse daha da parçalayabilsinler!’”
*
* * * *
“Beyrut’ta
mahalleler arasında sınırlar var. Parlamento binasına yakın küçük bir meydanda
Arapça Fransızca karışımı bir tabela dikkatimi çekiyor. Tabelada ‘Place Riad el
SULH’ yazıyor. Burası Barış Meydanı. Meydanın dört bir yanı dikenli teller ve
arkalarına yerleşmiş tanklarla çevrili.”
* * * *
*
“Muhammed
Nureddin, ‘Bir ülkeyi bölmenin en kolay yolu önce burada kaos ortamı
yaratmaktır!’ demişti. ‘Irak’ta böyle bir kaos var. Kürt, Arap, Sünnî, Şiî
derken Lübnan’da da aynı şeyler oluyor. Bu kaosta amaç, İsrail’i bölgenin tek
hâkimi olarak bırakmak. Diğerlerini parçalamak. Batı’nın amacı bu.’”
* * * *
*
“Nureddin,
‘Mazlumun elleri bağlanır, zalimin yumruk atışı kolaylaştırılır!’ diyordu.”
* * * *
*
“Hasta
adam Osmanlı, Paris’te imzalanan bir protokolle Lübnan’a ‘Avrupa askeri gücü’
gönderilmesini kabul etmişti! Lübnan sahilleri ilk yabancı savaş gemileriyle
böyle yüz yüze gelecekti.
Bu senaryonun bugünkü malum
adı ‘Büyük Ortadoğu Projesi’. Metotları geçmiştekiyle aynı: ‘Silahlandır,
çatışma çıkart. Asker yolla, denetime al!’”
* * * *
*
“İbrahim
Musavi, ‘Bu sadece Lübnan’a özgü bir durum değil!’ diyor.
‘Bu suni anlaşmazlıkları,
ayrılıkçıları, bölücülüğü Irak’ta da gördük. Amerika, Kürtleri, diğerlerini
nasıl ayrılmaya teşvik etti, izledik. İşgal ettikleri toprakları yönetebilmek
için buldukları tek yol buydu.’”
* * * *
*
“Ralph
Peters’in, Ortadoğu sınırlarını yeniden çizdiği ‘Kan Sınırları’ (Blood Borders)
adlı makalesi ve ünlü haritasının altında ‘Acılar Ortadoğu halkları için
gereklidir!’ yazılıydı.”
* * * *
*
SURİYE:
“TERÖRİST DEVLET!” / 2008 Yolculuğu
“Suriye,
Ortadoğu’daki Amerikan – İsrail politikaları önünde bir engeldi! Tıpkı İran
gibi.”
* * * *
*
“Bölgedeki
durum çevre ülkeleri önlemler almaya zorluyor. Suriye Rusya’yla, Çin’le,
İran’la yakın ilişkiye giriyor…”
* * * *
*
“Suriye
Cumhuriyet Müftüsü Ahmed Hassan anlatıyordu: ‘Yıllardır Amerika, Arap dünyasını
yatırım ve tüketim amaçlı bir bölgeye dönüştürmek istemiştir. Bu planın adı
Büyük Ortadoğu Projesi’dir. Yani bölgeyi bölme projesi. Bu kıymetli topraklar,
Türk, Kürt, Arap, Türkmen olarak bölünmeye çalışılıyor. Amaç, bölge ülkelerini
zayıflatmak, içten çökertmektir. Buna karşı, güçlü ulus devletler gerekir. Yeni
Ortadoğu Projesi ve küreselleşme denen akım, Batı’yı birleştirmekte ama
bölgemizi paramparça etmektedir.”
* * * *
*
“Samir
Al Taki, Batı’nın desteklediği çarpık bir İslam anlayışının ülkede yayılma
çabalarına değinmişti. Ortadoğu’da etnik farklılıklar gibi din de oyunun içine
çekilmişti.”
* * * *
*
“Ortadoğu’da
güç sahibi devletler Türkiye, İran ve Suriye’dir. Bu devletlerin ortak
çıkarları vardır. Hepsi tehdit altındadır. Komşu Irak’ın bölünmesi her üç ülke
için de felakettir.”
* * * *
*
2008
“İRAN YILI” / Ocak 2008 Yolculuğu
“Askeri
müdahale yanı sıra başka tehditler de gündemde. Batılı örgütler İran’a yumuşak
girişi tartışıyor. Yumuşak giriş, basın ve televizyonlarla, sivil toplum
kuruluşlarıyla, sinema filmleriyle, müzikle, modayla sağlanıyor.
Yoksul
zengin arasında açılan uçurum, Batı’nın elindeki etnik kart ve baskıların yol
açtığı bunalım da bu ülkeyi yoruyor.”
* * * *
*
“Avrupa’nın
büyük ülkeleri, İran’a bir askeri operasyon yerine içerdeki reformcuların desteklenmesini
ve rejimin bu yolla yumuşatılmasını öneriyorlardı.”
* * * *
*
“Abedini
açıklıyordu: ‘Her ülkede olduğu gibi İran’da da etnik grupları kışkırtmaya
çalışan dış güçler var. İran’da muhtelif kavimler yıllarca, asırlar boyu
birlikte yaşadılar. Devrimden önce bazı bölgelerde düşmanlarımızın
tahrikleriyle bazı küçük çaplı çatışmalar olmuştur ama sekiz yıl süren Irak Savaşı’nda
ülkenin tüm unsurları birlikte savaştı. Düşmanlarımız, Belucileri, Türkmenleri,
Kürtleri ve Arapları kışkırtmak ve İran’ı beş parçaya bölmek istedi. Ama
başarılı olamadılar.”
* * * *
*
“İran
uzun yıllardır Batı tehdidi altında. En az beş parçaya bölünmesinin
planlandığı Pentagon raporlarıyla ortada!”
* * * *
*
RUSYA’DA
3. DÖNEM / Şubat 2008 Yolculuğu
“Her şey
1990’da Glasnost ve Perestroyka’yla başlamıştı… Amerika ‘Biraz demokrasi!’
diyerek, hasta ve yorgun Rusya’nın boğazına kollarını dolamıştı.”
* * * *
*
“Rusya,
hızla Batılılaştırılmış, bir anda ‘modernleşmişti’… Avrasya Hareketi lideri
Alexander Dugin, ‘çağdaşlaşma’ fikrinin Batı’yla ilişkilendirilmesini
tartışıyordu.
Çağdaşlaşma
sürecini ve manasını dikkatle gözden geçirmek gerek. Çünkü çağdaşlaşma Batı’nın
adetlerini, kültürünü, müziğini, alışveriş merkezlerini, modasını taklit etmek
değildir. Çağdaşlaşma, kendi değerlerini ileri götürmektir. Bu kavramın
ideolojik bir temele oturması gerekir.”
* * * *
*
“Avrasya
Hareketi lideri Alexander Dugin, Türkiye ve Rusya’nın Batı’yla ilişkilerini
değerlendiriyor…
‘Çok önemli bir dönemden geçiyoruz. Bu bölgede yer alan ülkeler, Batı’yı
ne kabul edecek ne de reddedecek konumdadır. En önemlisi bunu anlamaktır. Batı,
bizim gibi ülkelere bir çözüm getiremez. Batı, kendi derdine düşmüştür…”
* * * *
*
ABHAZYA,
ZAMANIN KIYISI… / Mart 2008 Yolculuğu
“Tarihin
öyle bir dönemecinden geçiyoruz ki değişim artık çok hızlı. Mart 2008’de
‘hiçbir ülke tarafından tanınmayan’ diye tarif ettiğimiz Abhazya, beş ay sonra
Rusya tarafından tanınacaktı.”
* * * *
*
“Savaşı
yaşamış, ambargo altında ekonomik zorluklarla boğuşan bir halk! Üstelik
Karadeniz’in en doğusunda, üstelik Rusya’nın güney sınırında… Batılı sivil
toplum örgütleri ve istihbarat ağı için bulunmaz bir fırsattı Abhazya!”
* * * *
*
“Amerika,
Ortadoğu ve Balkanlardan sonra Kafkaslar’a ve Karadeniz’e olan ilgisini
gizlemiyordu…”
* * * *
*
“21.
yüzyıl, dünyaya daha çok kaos getirmişti. Bir yüzyıl önce dünyada 50 devlet
vardı. Bugün 200 devlet haritada yer alıyor ve görülen o ki bu sayı artacak.”
görsel: ibrahim özdabak |
* * * *
*
“GÜL
DEVRİMİ”NİN ARDINDAN TİFLİS / Mart 2008 Yolculuğu
“Özelleştirmeler
sonucu, Gürcistan’da çalışan fabrikalar yok denecek düzeye inmişti. Tiflis’te
sadece inşaat sektörü patlamadaydı. Her yerden mantar gibi alışveriş
merkezleri; lüks konutlar, yollar ve köprüler; büyük otellerin, plazaların
inşaatları yükseliyordu.”
* * * *
*
“Kapısında
Gürcü gazeteciler birikmişti. Levan, Birleşik Muhalefet Cephesi’nde yer
alıyordu. Muhalefet, iktidarı kitle eylemleriyle tehdit ediyordu.”
* * * *
*
“Oligarşi
– bürokrasi sarmalı, birilerini zengin ediyor; çoğunluğa kalan tek şey
yoksulluk oluyordu. Batı hayranı elit, Batı’yla işbirliği yaptığı oranda
servetine servet katmıştı. Ardından Amerika’nın uygun gördüğü siyasi bir rejim,
Gürcistan’a ithal edilmişti.”
* * * *
*
“Alexander
Tchatchai bir felsefe profesörüydü. Gürcistan’a giremiyordu. Onunla Moskova’da
buluşmuş uzun uzun konuşmuştuk.
‘Amerikalıların bugün uyguladığı yöntemler hem basit hem de büyük bir
planın parçası. Hedefleri gençler ve kadınlar. Kitle iletişim araçlarıyla beyin
yıkıyorlar. Gençlere, büyüklerinin, babalarının, dedelerinin yani
geleneklerinin izinden gitmemeyi aşılıyorlar. Onları köksüzleştiriyorlar. Özgürleştiğini
düşünen ama kim olduğunu bilmeyen bir gençlik yetişiyor. Böylece bir araç
haline geliyorlar.”
* * * *
*
KOSOVA
AÇIK YARA / Şubat 2008 Yolculuğu
“Bu
yolculuktan iki hafta sonra Kosova, Batı eliyle ‘bağımsız’ ilan edildi.”
* * * *
*
“Yugoslavya
80’li yıllarda başlayan etnik milliyetçiliğe dayalı akımlar sonucu parçalara
ayrıldı. Yıllarca kardeş kardeş yaşayan Yugoslav halkı, Boşnak, Hırvat, Arnavut
milliyetçi örgütlerin rüzgarında birbirinden nefret eder hale geldi. Bu örgütler
Batı’dan gelen büyük meblağlarla desteklendi… İşte ‘demokrasi projesi’ buydu… ”
* * * *
*
“Arnavutların
ulusal kahramanı Rahibe Teresa, 1910’da Osmanlı İmparatorluğu dağılırken Üsküp’te
doğmuştu. Asıl adı Gonca Boyacıoğlu. 17 yaşında Amerikan ‘Loretta Kardeşler’
misyoner teşkilatı tarafından desteklendi, okutuldu, eğitildi. Önce İrlanda’da
Katolik eğitimi aldı; sonra Hindistan, İngilizler tarafından paramparça
edilirken, orada kendini fakir fukaraya yardıma adadı. 1948’de Vatikan’dan
aldığı izinle Kalküta’da Katolik bir cemaat kurdu.”
* * * *
*
SUDAN’A
DARFUR OYUNU! / Mayıs 2008 Yolculuğu
“Afrika’nın
yüzölçümü en büyük ülkesi Sudan. Üstelik petrol ve uranyum zengini.”
* * * *
*
“Afrika’da
oynanan eski bir oyundu bu. İç kargaşaya bilinmez eller müdahale ederlerdi. Kabileler
arasında çıkan çatışma büyürdü. Kontrol edilemez hale gelince Batılı devletler,
arabulucu olarak devreye girerler, kaosu kalıcı kılarlardı.”
* * * *
*
“İşin
aslı, uluslar arası çapta yürütülen Darfur reklam kampanyasına harcanan meblağ
Darfur’a harcansa, Darfur gönenmiş olurdu.”
* * * *
*
“Bugünün
hesapları yıllar önce yapılmıştı. Uzakdoğu’da da, Ortadoğu’da da, Afrika’da da
formül aynıydı.”
* * * *
*
“Sudan,
kendi gemisinin kaptanı olmaya kalkınca işler değişmişti. Çin’le yakınlaşıp
Batı’ya sırt çevirince tehdit gecikmemişti.”
* * * *
*
MALEZYA’NIN
“ILIMLI İSLAM”I / Nisan 2008 Yolculuğu
“Malezya’da
içinde bulunduğu coğrafyanın lanetine uğrayanlardandı. Doğu ile Batı arasındaki
petrol taşımacılığını kontrol eden Malakka Boğazı üzerindeydi. Ayrıca petrol ve
hammadde zenginiydi.”
* * * *
*
“Malezya,
kelime anlamı olarak Malayların ülkesi demek… 1957 yılında bağımsızlığına kavuşan
bu ülkede, ‘toprağın çocukları’ nüfusun sadece %60’ını oluşturuyor. Bu durum,
adalar bölgesine İngilizlerin verdiği hediye. Bu hediye, İngiliz sömürge
tarihinin bir özetiydi. İki kelimeyle formülleşmişti: ‘Böl ve Yönet!’”
* * * *
*
SİNGAPUR:
UZAK ASYA’DA BİR İSRAİL MODELİ / Nisan 2008 Yolculuğu
“Bir
zamanlar küçük bir deniz kasabasıydı. Önce Hollandalılar sonra İngilizler
tarafından sömürgeleştirildi. Şimdi Batı’nın gözbebeği bir şehir devleti.”
* * * *
*
“İngiliz Kraliyet Ordusu’ndan Sir
Stamford Raffles 1819’da Singapur’da bir İngiliz kolonisi kurmuş. O gün bugün
burası İngiliz olmuş!”
* * * *
*
“Bir
zamanların küçük deniz kasabası Singapur gelir adaletsizliğini saklayamıyor. Bir
yanda dünyanın en zenginlerinin para limanı, bir yanda yoksulluğun
pençesindekiler…”
▬ ▬ ▬