HAZRETİ FÂTIMA (Yaşar Nuri ÖZTÜRK)

Bir evlat: Peygamber Efendimiz’in seçkin yavrusu
Bir eş: Hz. Ali’nin hayat arkadaşı
Bir anne: Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’in yaşam vesilesi
Bir insan: Fedakâr, dirayetli, vakur
Bir kadınHz. Fâtıma

“Abdülmuttalip, bu muazzez Peygamber dedesi, yoksul ve çaresizleri korumaktan eşsiz bir zevk alma ve zaman zaman dağ eteklerinde inzivaya çekilme gibi, mistik hayatın en belirgin özelliklerine de sahip bulunuyordu. Zemzem suyunun kaybolan yerini bulma şerefi de ona nasip olmuştu. Kâbenin, tevhit inancının bu ilk mabedinin kapısına ilk altın işlemeleri nakşeden de odur.”

                                               * * * * *

“İnsanlık âlemine şeref olarak şu dört kadın yeter: İsa’nın annesi Meryem, Firavun’un iman eden karısı Âsiye, benim eşim Hatice ve benim kızım Fâtıma. – Hadis”


                                               * * * * *

“Nihayet bir Ramazan ayının 27. gecesi, ayrıntılarına burada giremeyeceğimiz bir biçimde ilâhi vahyin ilk mesajı geldi. Cebrâil adlı yüce melek ona seslenmiş, Allah’ın Resulü olduğunu bildirmiş ve ‘oku’ emriyle başlayan ilk vahyi getirmişti.”

                                               * * * * *

“Allah Resulü’nün en küçük kızı, Fâtıma… Hatice Valide’den dünyaya gelen, dört peygamber kızının doğum sıraları şöyle: Zeynep, Rukıyye, Ümmü Gülsüm ve Fâtıma.”

                                               * * * * *

“Hz. Fâtıma’nın Peygamber vücudundan akan kanı durdurma şeklindeki tedavi ediciliği onun, Müslüman töresinde kutsal bir şifa sembolü olarak kabul edilmesine yol açmıştır. Anadolu’da hastaya şifa vermek için masaj yapanlar: ‘El, benim değil, Fâtıma anamızın elidir.’ derler. Aynı şekilde doğum esnasında hamilenin beline bağlanan şifa kuşağının adı da ‘Fâtıma Ana Kuşağı’dır.”

                                               * * * * *

“Kaynaklarımız, Hasan ve Hüseyin adlarının Arap Yarımadası’nda o güne değin hiç görülmediklerini, ilk defa Hz. Peygamber tarafından kullanıldıklarını söyler.

                                               * * * * *

“Hz. Hasan, dedesi Hz. Peygamber’e en çok benzeyen erkek olarak da ünlüdür.”

                                               * * * * *

“Fâtımat’üz-Zehrâ, mezarına sırlandığı sırada 28 veya 30 yaşlarındaydı ve Allah Resulü’nün ölümü üzerinden henüz 6 veya 3,5 ay geçmişti. Yıl, h. 11; ay, Ramazan…
                                          ▬    ▬      ▬

Bu Haftaki Tercihleriniz

KAPLUMBAĞA TERBİYECİSİ (Emre CANER)

GÖR BENİ (Azra KOHEN)

BİR ÖMÜR BÖYLE GEÇTİ (Faruk Nafiz ÇAMLIBEL)

BANDO TAKIMI (Muzaffer İZGÜ)

ŞEMS-İ TEBRİZİ'NİN ÖĞRETİLERİ