GAZETECİLİK (Philippe GAİLLARD)

İletişimin arttığı, haber kaynaklarının çoğaldığı günümüzde “vatandaş”, “muhabir” görevini üstlenip yerel haberleri kendi hazırlayabilir mi?
Bu gerçekleşirse gerçek haber ne olur bilinmez ama Philippe Gaillard “Gazetecilik” adlı kitabında mesleğin tüm incelik ve ayrıntılarına yer vermiş. Değişende değişmeyenleri görmek için.

“Tiraj basılan toplam gazete sayısıdır. Net satış ise, dağıtılan gazete sayısından iadeler düşüldükten sonra elde edilen miktarla abonelerin toplamıdır.”

                                               * * * * *

“Bugün, okurlar, kesin yargıları kuşkuyla karşılamaktadırlar, yadsımaktadırlar. Okur, gazetesinde başyazarın talimatlarını değil, haber kaynakları tarafından aktarılan ve uzmanların açıklamaları ile beslenmiş olguları bulmak, anlamak ve tanımak istiyor.”

                                               * * * * *

“Bütün bunlar, bir gazetecinin, günlük olayları tanıyabilecek, onlara eleştirel yaklaşabilecek, aynı zamanda hizmetine sunulan haber toplama ve yayma araçlarını kullanarak kendini en iyi şekilde bilgilendirebilecek bir kültüre ve kamuyu en iyi şekilde bilgilendirme, ‘olayları, dünyaya anlamını ve ağırlığını vererek yayma’ alışkanlığına sahip olmasının ne kadar önemli olduğunu gösterir.”

                                               * * * * *

“Gazete, olayları habere dönüştürme işini yapan bir işletmedir.”

                                               * * * * *

Magazin dergileri açısından konunun seçiminde görsel malzemenin önemini ayrıca vurgulamak gerekir. Çünkü ikinci dereceden bir haber, görsel malzemesinin ilgi çekiciliği nedeniyle yıldız yapılırken, fotoğrafla beslenmeyen, birinci dereceden önemli bir yazı acımasızca kenara atılacaktır.”

                                               * * * * *

“Gazetecilik çalışması, gördüğümüz gibi, olayların – veya basit bilgilerin – basın yoluyla habere dönüştürülmesidir. Bu iş üç aşamada gerçekleştirilir; araştırma, seçim ve biçimlendirme.”

                                               * * * * *

“Haberin araştırılması her şeyden önce muhabirlerin işidir. Haberlerin biçimlendirilmesi görevi kısmen muhabire de düşse, temel sorumluluk yazı işlerine aittir.”


                                               * * * * *

“Aşırı durumlarda haberin seçimi kolaydır. On’dan fazla insanın ölümüne neden olan bir yangının, imzalanan bir ittifakın veya kabul edilen bir bütçe tasarısının yayınlanmaya değer olduğunu bilmek için gazeteci bile olmak gerekmez.”

                                               * * * * *

“Aynı şekilde, her olayda, gazeteci kendisini her şeyden önce okurun veya dinleyicinin yerine koymak veya kendi kendine aynı ikili soruyu sormak zorundadır: ‘Bu haber benim okuyucumu ilgilendirir mi? – Yanıt olumluysa, özellikle ilgilendiren yanı neresidir?’”

                                               * * * * *

“ ‘Kim, ne, nerede, ne zaman, nasıl, neden (niçin)? Bir haber, bir bilgi bu altı soruya verilen yanıtlardır. Bunların birbirine göre önemleri olaydan olaya değişiklik gösterir, ama her koşulda en basit bilgi, bu altı sorudan ilk dördüne yanıt vermelidir. Bu altı sorunun tümüne yanıt vermeyen haberin bütünlüğünden söz edilemez.”

                                               * * * * *

“Çağdaş basının ortaya çıkışını 1832’de Havas Ajansı’nın kuruluşuyla başlatabiliriz.”

                                               * * * * *

Merkez yazı işleri ajansın beynidir. Görevi asgari sürede haberleri toplamak, ayıklamak, tamamlamak, gereksinime göre tercüme etmek ve abonelere aktarmaktır.”

              * * * * *

“Rakiplerini bir dakikayla geçmek bir ajans için kesin başarıdır: Radyolar onun haberini kullanacak ve haber onun ismiyle verilecektir.”

                    * * * * *

“Muhabir olayı görmek, işitmek, hissetmek, kaydetmek ve son olarak anlatmak için gönderilen bir gazetecidir. Sadece bu tanıklıkla derlenen malzemeler yeterli değildir. Bir gazeteci, ayrıca, tanık olduğu olayı, daha sonra okurlarına anlaşılır bir şekilde aktarabilmek için, olabildiğince iyi anlamak zorundadır.”

                                               * * * * *

“Dış görünüş ile temeldeki gerçek arasındaki bir fark hemen her olayda vardır. Bu fark, olayın kahramanının bir ayrıntıyı öne çıkarma ve bir diğerini saklamakta çıkarı varsa daha da önemlidir.”

                                               * * * * *

Şayet beklenmedik bir olay söz konusuysa, gerçek bir hazırlıktan söz edilemez. Gazeteci olay yerine hareket eder. Bu durumda gazeteci, aktaracağı olguları anlamasına yardımcı olarak sadece kendi kişisel kültür birikimine ve günlük olayları bilmesine güvenebilir. Ama yine de, konuyu daha iyi tanıyan bir meslektaşına danışabilir. Uzakta gelişen bir olay söz konusuysa, uçağın veya trenin hareket saatini beklerken, yolculuk sırasında okuyabileceği belgeleri toplama olanağı bulur.”


                                               * * * * *

“Gerçekten de, uzmanlaşmış bir muhabir, kendi ilgi alanındaki bütün güncel gelişmeleri aktarmakla görevlendirilmediği zaman bile, bunları izler ve kendini bilgilendirir.”

                                               * * * * *

İlgi ve incelik birbirinden ayrılamaz. Birincisi her türlü araştırmanın motorudur. İkincisi, motorun giderek hızlanmasını, alıp başını gitmesini engelleyen frendir; ilginin çok ısrarlı bir hale gelmesine, karşıdakinin rahatsız olmasına ve bunun sonucunda bir bilgi kaynağının kesin olarak susmasına engel olur.”

                                               * * * * *

“Polis merkezindeki genel havaya alışkın olan bir muhabir, anormal bir hareketliliği kolayca sezebilir. Sağa sola yönelttiği soruların zorlamasıyla bir muhabirin, kesin bir bilgisi olmasa bile, en azından iz sürebileceği kadar yeterli ipucu elde edemediği çok az görülür.”

                                               * * * * *

“İyi bir taşra muhabiri, her şeyden önce, haber anlayışına sahip olan, okurunu ilgilendirecek konuları ayırt etmesini bilen ve bunları, en iyi şekilde olmasa bile – yazı işleri bunları düzeltmek için görevdedir – anlaşılmasını sağlayacak hiçbir unsuru gözden kaçırmadan kaleme almasını bilen kişidir.”

                                               * * * * *

“Amaçlarına göre söyleşileri iki gruba ayırabiliriz. Birinci durumda, söyleşi yapılan kişiden uzmanı olduğu konuda bilgi alınır. İkinci durumda amaç, ilgilenilen kişiyi tanımak, onu yıldız yapmaktır.”

    * * * * *

“Özetlersek, gazetecilik kurgusu, okurun en az zahmetle, konuyu en iyi bir şekilde anlayabilmesini sağlamayı hedefler.”

                                 
                       * * * * *

“Önce klişe ve reklamlar sonra başlıklar ve en son olarak metinler sayfaya yerleştirilir.”

                                               * * * * *

“Bazı yazı işleri servislerinde tek işi başlık atmak olan, bu konuda uzmanlaşmış gazeteciler vardır. Çünkü başlık atmak yeteneği her sekreterde bulunmaz, bu, hem özel bir yetenek hem de uzun bir deney gerektirir.”

                                               * * * * *

“Başlıkların yazılmasındaki evrensel kuralın, asgari sayıda sözcükle azami bilginin verilmesinin sağlanması olduğunun altını çizmek gerekir.”

                                               * * * * *

Bilgisayar düzeniyle donatılma, yazı işleri odasının görüntüsünü alt üst etti. Bilgisayar ekranları daktiloların, kâğıtların, kalemlerin, makasların, zamkların yerini aldı. Bilgisayar, haberlerin yazılmasından sayfa yapımına kadar bütün işlerin yapılmasına bir esneklik, güvenlik ve hız getirdi. Yazıların gazeteci, daktilo yazıcı ve dizgiciler tarafından defalarca yazılmasının getirdiği hataları ortadan kaldırdı. Ama genel işleyişi hatırı sayılır ölçüde değiştirmedi.”
                                          ▬    ▬      ▬
İlginizi çekebilir:
1.Blog Çağı - Ceyda Aydede
2.Medya ve Sanat - Mukadder Çakır



Bu Haftaki Tercihleriniz

KAPLUMBAĞA TERBİYECİSİ (Emre CANER)

GÖR BENİ (Azra KOHEN)

BİR ÖMÜR BÖYLE GEÇTİ (Faruk Nafiz ÇAMLIBEL)

BANDO TAKIMI (Muzaffer İZGÜ)

ŞEMS-İ TEBRİZİ'NİN ÖĞRETİLERİ