IŞIK TEMSİLCİLERİ (James F. TWYMAN)
Mucizelere inanır mısınız? Belki de hayatın kendisi zaten bir mucizedir! Bir noktadan başlayıp büyüyen, gelişen.
Günlük yaşamın koşuşturmasında içinden geçip gittiğimiz muhteşem bir dünya.
James F. Twyman’dan inanılmaz bir hikaye: “Işık Temsilcileri”
Her birimizin ışığının farklı, kaynağının aynı olduğunu unutmamak adına.
“Ben mucizelere
inanırım. Belki bu yüzden bu serüven gelip beni buldu.”
*
* * * *
“Ancak
aylar sonra geriye dönüp baktığımda, görünüşte birbiriyle bağlantısız kaç
olayın sonuçta beni Bosna’ya getirmiş olduğunu fark etmiştim. Bu tür olayları, meydana
geldikleri sırada asla fark etmeyiz.”
*
* * * *
“Şansını
denemezsen neler olacağını da asla bilemezsin.”
*
* * * *
“Sende
özel olan hiçbir şey yok. Belki de nedeni budur. Senin seçilmenin nedeni özel
olman değil, bu işi yapmak için gereken şeye sahip olmandır.”
*
* * * *
“Bedenin
ruhla birleştiği inancı bile tamamen doğru değildir. Senin nasıl giydiğin
gömlekle nihai olarak bir ilgin yoksa, ruhun da bedenle nihai olarak bir ilgisi
yoktu. ‘Ben bu gömleğim ve bu gömlek de ben’ demek akla uygun olur mu? Elbette
ki hayır. Sen tıpkı bu gömleği kullandığın gibi, bedeni de öyle kullanırsın.
Gömlekle işin bittiğinde ise onu bir kenara bırakırsın.”
*
* * * *
“Yargıyı
bırakmak demek, düşüncelerini bir kenara bırakarak hislerine güvenmek demektir.
Onlar Tanrısal Işığı tutuşturan dinamitlerdir. Zihnin berrakken onlar illüzyonu
ve aldanışı delip geçerek yaradılışın gerçeğine ulaşan bir lazer ışını haline
gelirler.”
*
* * * *
“Işık ve
karanlık gerçekten perspektif meseleleridir. Örneğin, çoğu baykuş türü
gündüzleri değil geceleri daha berrak bir biçimde görür. Onların görüş gücü
böyledir.”
*
* * * *
“Biz
sahnedeyken bir karakter diğerinden daha fazla söze sahip olabilir, ama oyun
bittiğinde hepimiz kulise dönüp makyajımızı çıkarırız. Biz hepimiz dünya
sahnesinde oyuncularız sadece.”
*
* * * *
“İki
insan aynı dünyayı görmez. Senin dünyayı algılayışın benimkinden çok farklıdır.
Biz aynı fiziksel dünyayı bile görmeyiz.”
*
* * * *
“Kendimi
nehirden aşağı yumuşak bir biçimde sürüklenen bir teknedeymişim gibi
hissediyordum. O sırada dönemeçte tehlikeli bir ivinti yeri olduğunu
bilemezdim.”
*
* * * *
“Sen ancak
görmene izin verdiğin şeyi görebilirsin. Medjugorje’deki çocuklar inanmadıkları
birinin verdiği mesajı işitemezlerdi. O tepede Kutsal Meryem yerine Tanrı
Krişna’nın bir görüntüsünün belirdiğini düşün. Çocukların görecekleri tek şey
bir tepenin üzerindeki mor renkli bir adam olurdu. Ama, aynı vizyonu
Hindistan’da altı Hindu çocuğa gösterdiğinde onların tepkileri tamamen farklı
olacaktır. Bu durumda aynı vahiy, farklı bir haberci tarafında verilmiş olur.”
*
* * * *
“Aşk,
aynı zamanda, bir insanın yanında sadece senin istediğin şekilde değil, onun
sana ihtiyaç duyduğu şekilde de bulunmayı içeriyor.”