AİSOPOS (EZOP) MASALLARI
“Aisopos,
iyi insan, doğru vatandaş, arınmış çocuk adam yetişsin; ulusların gelecekteki
bireyleri aydınlık kişiler olsun istiyordu. Bu masallar bu amaca yol gösterici
olsunlar diye söylenmiş, yazılmışlardır. (Tarık Dursun K.)”
*
* * * *
“Bakın
bakalım çevrenize; hiç o masallardaki alakargalara, yoksul maymunlara, ezilen
güçsüz eşeklere, akılsız martı kuşlarına, her önüne çıkana av olan geyiklere,
hain kurtlara benzeyen, onları size hatırlatan insanlar yok mu? Doluyla
bulursunuz. (Tarık Dursun K.)”
*
* * * *
“Aisopos,
Anadolulu, Eskişehirli imiş. Geçmişte, bugün Eskişehir ilimizin bulunduğu
yerlerde Amorium şehri varmış, Aisopos işte o şehirde doğmuş. Doğum ölüm
tarihleri de kesinlikle bilinmiyor. (Tarık Dursun K.)”
*
* * * *
“La
Fontaine’i dünya yüzünde Aisopos’tan daha iyi bilirler, tanırlar. Oysa La
Fontaine’in yaptıkları Aisopos masallarını yalnızca şiir diline aktarmak,
onları şiirle anlatmaktan öte bir şey değildir. (Tarık Dursun K.)”
*
* * * *
“FİTNECİ ASLAN
Aç aslan
çayırda otlayan üç öküzü gözüne kesmiş; kesmiş ya, üçünden korkmuş. «Ben birini
parçalarken öbür ikisi birlik olur, hakkımdan gelirler sonra» diye düşünmüş.
«En iyisi» demiş, «Bunları ben birbirinden ayırayım, teker teker paralayım. Daha
kolay olur benim için.»
Öyle yapmış; aralarına girip fitneyi sokmuş,
her birini öbüründen ayırmış. Sonra teker teker tenhada kıstırıp paralamış,
yemiş.
Birlik, güçlülük verir. Bir
olundu mu düşmanlar çekinir, sokulamazlar. Akıllı kişi dediğin, dostlarının,
akıl yoldaşlarının yanından ayrılmaz, kopmaz hiç. Güvenli olur.”
*
* * * *
“İYİLİĞE KARŞI KÖTÜLÜK
Avcılar
bastırınca alageyik bacağa kuvvet kaçmış; ardına düşmüşler, kovalamışlar. Alageyik
bir bağa dalmış, asmalardan birinin altına pısmış. Avcılar görmeyip gitmişler.
Alageyik
tehlike geçince doğrulmuş; taze, yeşil asmaya dayanamamış, başlamış kemirmeye.
Hatır hutur yerken, sesi avcıların kulağına erişmiş.
«Buralarda bir yerde bir av var galiba» demişler; sadaklarından oklarını
çıkarıp yaylarına geçirmişler, gerip gerip atmışlar. Okun biri alageyiğin
yüreğini bulmuş, yıkmış.
Ölürken:
«Oh olsun bana!» demiş alageyik. «Asmaya sığınıp canımı korutmuştum ona.
N’aptım buna karşılık? Tuttum yapraklarını, filizlerini yedim. İyiliğe karşı
kemlik ettim.»
İyiliğe iyilikle karşılık
vermeli. Birinin iyiliği dokunursa sizin de iyiliğiniz dokunmalı ona. İyilik
geçer, unutulur; kötülük yaşar ama olsun!”
*
* * * *
“KURUMLU BOĞA İLE DENSİZ DEVE
Boğa,
«Bendeki boynuzlar kimde var? Hay maşallah, şu boynuzlara bakın, boynuzlara!»
diye öğünür, kurum satarmış. Devenin zoruna gitmiş, gocunmuş. «Benim niye
yokmuş bakalım?» diye Tanrıların atası Zeus’a başvurmuş, yakınmış.
Zeus, devenin bu densizliğine bir kızmış, bir kızmış:
«Sana upuzun bir boyla yenilmez bir güç verdim. Nene yetmiyor ha?»
demiş. Kızgınlığından devenin kulaklarını çekip yarısını koparıvermiş.
İnsanoğlu da deveye benzer. Gözü
hiçbir şeyle doymaz. Hep daha çoğunu ister. Arada elindekilerden olur, yine
tınmaz.”
▬ ▬ ▬
İlginizi çekebilir:
1.Arı Maya - Waldemar Bonsels
2.Filler Sultanı ile Kırmızı Sakallı Topal Karınca - Yaşar Kemal
3.Masallar - Jean de Lafontaine
4.Martı - Richard Bach
5.Nils Holgersson'un Serüvenleri - Selma Lagerlöf
İlginizi çekebilir:
1.Arı Maya - Waldemar Bonsels
2.Filler Sultanı ile Kırmızı Sakallı Topal Karınca - Yaşar Kemal
3.Masallar - Jean de Lafontaine
4.Martı - Richard Bach
5.Nils Holgersson'un Serüvenleri - Selma Lagerlöf