KUTADGU BİLİG (Yusuf Has Hacib)

Yusuf Has Hacib’in “Mutluluk Veren Bilgi” anlamına gelen “Kutadgu Bilig” adlı eseri Türk dili ve edebiyatının önde gelen yapıtlarındandır. 11.yüzyılda yazılmıştır ve Türk edebiyatında İslam kültürünün özelliklerini taşıyan ilk üründür. Eserde, ideal insan ve devlet yönetimi nasıl olmalıdır sorusunun cevabı verilmekte ve bu niteliğinden ötürü eser  Türkçedeki ilk siyasetname özelliğini taşımaktadır.

“Bir neslin üzerine düşen vazifeyi yapmamakla bırakmış olduğu boşluk ondan sonra gelen nesiller tarafından doldurulamayacağı gibi, bu nesillerin çalışmalarına da engel teşkil eder. Bu, en mühim işlerde olduğu kadar, en ehemmiyetsiz görülen işlerde de böyledir; çünkü o işin yapılması için kullanılacak zaman, bir daha geri dönmemek üzere, uzaklaşmış, gitmiştir. (Reşid Rahmeti Arat)”



                                               * * * * *

“Bugün birçok içtimai meselelerin ele alınış şekillerinden endişe edenler, aynı meselelerin bin yıl önce ne şekilde halledilmiş olduğunu ibretle görüp onda birçok düşündürücü ve teşvik edici fikirler bulacaklardır. Eserin bilhassa gençliğe faydalı olması, şairin başlıca arzusudur. Büyük eserler, insanların gönlüne hitaba devam ettikçe, büyüklüklerini muhafaza ederler. (Reşid Rahmeti Arat) ”

                                               * * * * *

“Yine bu kitap çok aziz bir kitaptır; bilen için bir bilgi denizidir.”

                                               * * * * *

“Bu kitabın sözleri insana yardım eder ve yol gösterir; her iki dünyadaki işlerini düzenler.”

                                               * * * * *

“Kitabın kadrini de ancak bilgili bilir, akılsız kimseden zaten ne beklenir.”

                                               * * * * *

“Yine bu kitabın içindekileri söyler; bunu şu dört iyi temel üzerine kurar.
Bunlardan biri – adalet olup, doğruluk üzerinedir; ikincisi – devlet olup, saadet ve ikbal demektir.
Üçüncüsü – akıl olup, ululuk ifade eder; dördüncüsü ise – kanaat ve afiyettir.
Bunların her birine ayrı ayrı adlar vermiş ve bundan böyle bunları bu adlar ile zikretmiştir.
Adalete Kün-Toğdı adını verir ve onu hükümdar yerine koyar.
Devleti Ay-Toldı ismi ile zikreder ve bunu onun veziri sayar.
Akıla Öğdülmiş adını vermiş ve buna da vezirin oğlu demiş.
Kanaate Odgurmış adını verir ve buna da vezirin akrabası der.”

                                               * * * * *

“Ey Tanrının birliğine inanmış olan, onu dilin ile öğ; gönlün tereddütsüz inandı ise, aklını işe karıştırma.
 Nasıl olduğunu arama, gönlünü gözet; varlığına inan, sükûn ve huzura kavuş.”

                                               * * * * *

“Sözü söyleyen yanılabilir ve şaşırır; anlayışlı isterse, bunu düzeltir ve tashih eder.”

                                               * * * * *

“İnsan gönlü dibi olmayan bir deniz gibidir; bilgi onun dibinde yatan inciye benzer.”

                                               * * * * *

“Kara toprak altındaki altın taştan farksızdır; oradan çıkınca, beylerin başında tuğ tokası olur.”

                                               * * * * *

“Misk ve bilgi birbirine benzer; insan bunları yanında gizli tutamaz.
Miski gizlersen, kokusundan belli olur; bilgiyi saklarsan, dili ayarlamasından belli olur.”

                                               * * * * *

“Bilgisiz adamın düşmanı kendi bildiği ve yaptığıdır; başka düşmanı olmasa bile, bu ikisinin gailesi kâfidir.”

                                               * * * * *

“Hiddetlenmek insan için fenadır, bilgiyi götürür; hiddetlenince, yumuşak huylu insan da kabalık yapar.”

                                               * * * * *

“Kitabın adını Kutadgu bilig koydum; okuyana kutlu olsun ve ona yol göstersin.”


                                               * * * * *

“Huzur istersen, o zahmet ile birlikte gelir; sevinç istersen, o kaygı ile birlikte bulunur.”

                                               * * * * *

“İnsan kimi severse, onun kusuru fazilet olur; kimi sevmezse, onun fazileti kusur görünür.”

                                               * * * * *

“Sen biraz sabret, her işin müsait bir zamanı vardır; vakti gelince kapalı kapılar açılır.”

                                               * * * * *

“Acele ile yapılan işler daima çiğ kalır; acele ile pişirilen yemeği yiyen insan hasta olur.”

                                               * * * * *

“Gezip dolaşan insan pek çoktur; fakat benim için aziz olan doğru, dürüst ve güvenebilecek insandır.”

                                               * * * * *

“İyi – yokuş tırmanmak gibidir, güçtür; kötü şey – iniş gibidir, kolayca elde edilir.”

                                               * * * * *

“Bu çatışmada zayıf kaldıklarından dolayı, kötüler her yerde iyinin gücünü gölgelemek isterler.”

                                               * * * * *

“Şimdi sen sadece dilin zararından korkar ve konuşmazsan, bütün faydalı sözlerin olduğu yerde kalır ve bir fayda temin etmez.”

                                               * * * * *

“İnen yükselir, yükselen iner; parlayan söner ve yürüyen durur.
Her şey kendi kemalini bekler; tam kemale erişince, tekrar zevale başlar.”

                                               * * * * *

“Her şeyin bir vakti vardır, günü bellidir; nefes alıp vermenin sayısı bellidir.”

Yusuf Has Hacib Türbesi, Kaşgar, Doğu Türkistan

                                               * * * * *

“Uyanık olduğun halde, hayatını rüya gibi geçirdin; faydası hani bana bundan bir iz göster.”

                                               * * * * *

“Bu dünya bir konaktır, sen kendini kervan say; bir kervan konakta ne kadar kalabilir.”

                                               * * * * *

“Kara toprak ile mavi gök, öç almak için, birleşse bile, Tanrı’nın verdiğine insan mani olamaz.”

                                               * * * * *

“Göz için, bakarken, her şey örtülü olabilir; fakat gönül için örtü yoktur; bunu bilmelisin.”

                                               * * * * *

“Bütün açlar yer ve içerlerse, nihayet doyarlar; aç gözlü adamın açlığı ancak ölümle nihayete erer.”

                                               * * * * *

“Vurulan kamçı yarası kapanır ve çabuk geçer; dil acısı ise, yıllarca dinmez.”

                                               * * * * *

“İbadetine güvenen bir kul Tanrıyı memnun edecek yolu henüz bulamamış demektir.
Sen Tanrının rızasını elde etmek istersen, Müslümanların memnun olmasını dile; sözü fazla uzatma.”

                                               * * * * *

“Yalnız olunca, insanları çekiştirmem; dilimi lüzumsuz ve boş laflar ile günaha sokmam dedin.
Ortada kimse yoksa ve kendin insanlar arasında oturmuyorsan, kimin hakkında konuşacaksın.
Bak, yiğit o kimsedir ki, insanlar arasında gezer, fakat dilini muhafaza eder ve böylece başköşeye geçer.”

                                               * * * * *

“Yürümekle erişilemeyecek yere yaya gitme; eğer gidersen, kendi kendine eziyet vermiş olursun.”

                                               * * * * *

“Sözün faydası işittiğin sözü işe tatbik etmekte ve böylece kendini doğru yola yöneltmektedir.”
                                     ▬        ▬      ▬

Bu Haftaki Tercihleriniz

KAPLUMBAĞA TERBİYECİSİ (Emre CANER)

GÖR BENİ (Azra KOHEN)

BİR ÖMÜR BÖYLE GEÇTİ (Faruk Nafiz ÇAMLIBEL)

BANDO TAKIMI (Muzaffer İZGÜ)

ŞEMS-İ TEBRİZİ'NİN ÖĞRETİLERİ