THE SCHOOL OF MANDIRA FİLOZOFU (Birol GÜVEN)

Bir süredir kitap tanıtımlarına ara vermiştim. “The School of Mandıra Filozofu”yla yeni kitaplara merhaba diyorum. Gerçi hava hâlâ sıcak; ama ben “yaz” kitaplarımla durumu kurtarmaya çalışıyorum galiba.
“kitap pınarım”ı sürekli takip edenler bilirler. Benim için “yaz” ve “kış” sezonu vardır. Okuduğum kitapların türleri ve konuları bu sezonlara göre çeşitlilik gösterir. Bu yaz okuduklarımın arasında yer alan “The School of Mandıra Filozofu” sıkılmadan, keyifle, çoğu zaman gülümseyerek okuduğum bir kitap oldu benim için.


Kitabın yazarı Birol Güven. Bu isim çoğunuza tanıdık gelmiştir. “Çocuklar Duymasın” adlı dizinin senaristi.


“Mandıra Filozofu”nu da daha önce sinema ya da televizyonda seyretmiş olabilirsiniz.



Kitabı internette yer alan şu yazıda – "Hepimiz bir gün çalışmamak için deli gibi çalışıyoruz" -  tesadüfen görmüştüm. Yazı Ağustos 2016’da kaleme alınmış ama ben “okuyayım” dediğim kitaba ancak iki sene sonra Ağustos 2018’de yer verebiliyorum bloğumda.
Kitap listemin uzunluğu mu, araya birçok kitap sıkıştırmam mı, tembellik mi... ne derseniz deyin.


Sizin de hayatın keşmekeşinden  - kalabalığından, gürültüsünden, yoğunluğundan – uzaklaşmaya ihtiyacınız varsa kitap size farklı perspektifler kazandırabilir.


“Mandıra Filozofu” filmini keyifle izlemiştim. Modern hayatın çıkmazlarıyla karşı karşıya olmanın getirdiği huzursuzluğu belki de aymazlığı hoş bir dille anlatıyordu.  “The School of Mandıra Filozofu”nda da yine modern hayatın eleştirisi var. Birol Güven, kendi hayatından ve çevresinden yola çıkarak hayata ve yaşam tarzlarına ilginç yaklaşımlarda bulunmuş. Oysa bizler “Ne seninle ne sensiz” misali modern çağa göbeğimizden bağlanmışız bir kere. Bir “Mandıra Filozofu” olamayız belki ama hayatın karmaşasında kaybolmamak adına kendimize dikkat etmekte fayda var galiba.


“Bazıları yaşadığı gibi yazar, bazıları yazdığı gibi yaşar. Ben ise yaşamak istediğim gibi yazıyorum. Yani bende olmayan çok şey var yazdıklarımda. Hayata biraz farklı bakmak için taktığım bir gözlük belki de. Hayatı farklı bir şekilde algılama biçimi. Benim aksime, Mandıra Filozofu özgürlüğünü kazanmış ve onu bir daha bırakmamak için yalnızlığına sığınmış ‘anti-modernist’ bir fani. Onun yaşamı birçoğumuza inandırıcı gelmeyebilir ama unutmayalım, insanlık sadece son 200 yıldır şimdi bizim yaşadığımız hayata benzer bir hayat yaşıyor. Hatta şu an vazgeçemediklerimizin geçmişi sadece 20 yıl. Doksanlı yılların ilk yarısında cep telefonlarımız bile yoktu, hele akıllı telefonlarımızın geçmişi sadece 10 yıl. Neredeyse 5000 yıldır cep telefonsuz yaşadı insanlık. Yani Mandıra Filozofu’nun yaşam biçimi zannettiğimiz kadar çelişmiyor genetik yazılımımızla. Belki de asıl zor olan bu yeni dünyaya uyum sağlamak. (Ben Mandıra Filozofu’na bile karşıyım)”

                                               * * * * *

“Benim 40000 kelimede belki de anlatmayı beceremeyeceğim düşüncelerimi, Nazım Hikmet bir mısrada özetlemiş aslında. Kitabı okumaya vaktiniz olmazsa bu bir mısra da yeterlidir her şeyi anlamaya.
‘Mesele esir düşmek değil, teslim olmamak bütün mesele.’ (Ben Mandıra Filozofu’na bile karşıyım)”

                                               * * * * *

“Bir şeyi sadece sevdiği için yapmalı insan. ‘Zorundayım’ kalıbını silmeli hayatından. Hedefine bile sevdiği için ulaşmalı, zorunda olduğu için değil ve mutlaka doğru hedef seçmeli kendisine. İnsan istese de bazı şeyleri başaramayabilir, başarmak zorunda da değildir zaten. (İnsan isterse her şeyi başarabilir [mi?])”

                                               * * * * *

“En uzun ilişkiler modernizmin kalesi Amerika’dadır. Orada yaşayan arkadaşlarım hiçbir şeyi peşin almıyorlar. Paraları olsa bile taksitlerle, kampanyalarla almaya çalışıyorlar, çünkü oradaki sistem hemen ödeyeni değil ödemelerine sadık olanı yüceltiyor. Milyon dolarlık faturaları peşin ödeyenlerin, taksitle ödeyenlere göre kredi notu daha düşük. Parası olanı değil borcu olanı seviyor Amerika. (Erken rezervasyon geç mutluluk)”

                                               * * * * *

“Modern dünya sizin peşin ödeyerek sistemden çıkmanızı istemez. Peşin ödemede taahhütlerde bulunmalar, planlar, sözleşme imzalamalar yoktur. Borcu olmayan adam her aklına geleni yapar. (Erken rezervasyon geç mutluluk)”

                                               * * * * *

“Acelesi olanların anavatanıdır otoyollar ve hepsi her yerde aynıdır tıpkı bütün AVM’ler gibi. İstanbul’daki AVM de aynıdır, Miami’deki de. Otobanlardan gidip AVM’lerde geçirirseniz zamanınızı, başka bir şehre, başka bir ülkeye gittiğinizi anlamazsınız. Otobandan gidip, AVM’lerde dolaşıp, McDonald’s’larda yemek yiyip, zincir otellerde kalırsanız nerede olduğunuzu bilmezsiniz. Hep aynı kokar Buger King’in patatesleri. Starbucks’taki peçeteler hep aynı yerdedir, Denizli’de de aynı yerdedir, Prag’da da. (Çekilin yoldan hedefim var benim)”

                                               * * * * *

“Milyonlarca genç çok büyük hedeflerle eğitimini tamamlamaya çalışıyor. Herkesin gözü çok yukarılarda. Her genç kaptan olmak istiyor ama herkes kaptan olursa, gemiyi iskeleye kim bağlayacak? (Herkes kaptan olursa halatı kim bağlayacak?)”

                                               * * * * *

“Modern insan Google bağımlısı. Google yoksa o da yok. Google kadar bilgiliyiz. Google kadar analitiğiz hepimiz. İnternet yoksa biz de yokuz. (Bilen değil “yapabilen” olmak)”

                                               * * * * *

“Aile içinde saygı, toplum içinde sevgidir bizi baskılardan, kelepçelerden kurtaracak olan şey. Başka türlü bitmez bu şiddet.
Ama umudumuzu da kaybetmemek lazım. (Sevgiden korunma kremi)”

                                               * * * * *

“Benim tek bildiğim Michel Foucault’nun haklı olduğu. ‘Kapitalizm konfor verip özgürlüğümüzü alıyor.’ (Şifreli yaşam)”

                                      ▬    ▬      ▬

Bu Haftaki Tercihleriniz

BİR ÖMÜR BÖYLE GEÇTİ (Faruk Nafiz ÇAMLIBEL)

kitap performans ödevi

GÖR BENİ (Azra KOHEN)

ADSIZ ÜLKE (Alain-FOURNİER)

ELA GÖZLÜ PARS CELİLE (Osman BALCIGİL)