KİŞİSEL EDEBİYAT ATLASI (Ali LİDAR)
Edebiyatın coğrafyayla ilgisi var mıdır? Felsefe ya da tarihle?
Belki
de her şeyin her şeyle ilgisi vardır da çoğu zaman biz fark etmeyiz.
“Kişisel Edebiyat Atlası”nda Ali Lidar’la birlikte farklı
coğrafyalara yelken açıyoruz. Bu seyahatte rotayı belirleyen Ali Lidar, kendi
penceresinden bize yazarları ve eserlerini tanıtıyor. Kendi haritamızı
çizebilmemiz için edebi keşfimizde bize yol gösteriyor.
“Elinizdeki
mütevazı kitap, hiçbir edebi iddiası olmadan, hasbelkader yirmi yıldır felsefe
öğretmenliği yapan ve yaklaşık otuz beş yıldır elinden kitapları hiç düşürmeyen
bir adamın, büyük çoğunluğunu tutkuyla okuduğu, üstadı bellediği yazarlara bir
saygı duruşu maksadıyla hazırlanmıştır diyebilirim. (Önsöz)”
*
* * * *
“Hakkında
yazacağım yazarları seçerken iki şeye özellikle dikkat ettim: Birincisi, her
kimi yazacaksam, onun dilimizde yayınlanmış bütün kitaplarını (ulaşabildiğim
ölçüde) okumuş olmam. Bu yüzden çok sevdiğim ama okumalarımı tamamlayamadığım
Kemal Tahir, Italo Calvino, Georges Perec gibi bazı yazarları bu proje
kapsamına alamadım. İkincisi, o yazarın ebediyete intikal etmiş olması. Aslında
bütün yazarları “sevdiğimiz ölülerden” seçecektim ama Orhan Pamuk’a olan derin
hayranlığım tek kişilik istisnaya neden oldu. (Önsöz)”
*
* * * *
“Türk
edebiyatının en isimlerinden biridir Ahmet Hamdi Tanpınar. Üstelik bu sıfatı sadece
yazar ve şair kimliğiyle değil, edebiyat tarihçisi ve eleştirmen kimliğiyle de
fazlasıyla hak etmiştir. Öyle ki, kaleme aldığı ’19. Asır Türk Edebiyatı
Tarihi” adlı kitabı, bugün dahi aşılamamış bir zirve oluşturmuştur edebiyat
tarihçiliği yazımında. (Ahmet Hamdi Tanpınar)”
*
* * * *
*
* * * *
“Ölümünün
üzerinden geçen neredeyse yüzyıllık zamana karşın en fazla okunan ve belki de
bir edebiyat ikonu haline gelen, bu ikonlaşma sürecine paralel olarak kimi
zaman ve kimilerince içi boşaltılan bir yazar olarak Kafka, edebiyatın en güçlü
ve en tesir edici isimlerinden biridir kuşkusuz. (Kafka)”
*
* * * *
“
‘Metnin bize verdiği ipuçları’ ibaresi Eco’yla çelişmemek adına mühimdir. Zira
Eco, okur ya da eleştirmenin metinde yer almayan noktalardan hareketle metni
anlamlandırması durumunda aşırı yorum tuzağına düşüleceğini savunur. (Kafka)”
*
* * * *
“Hamsun,
1920 yılında Nobel Edebiyat Ödülü’nü kazanmıştır. Bu dönemden sonra hızlı bir
yükseliş görülür edebi kariyerinde. Tabii kariyerindeki bu ivme mali yönden de
olumlu etkiler Hamsun’u. Öyle ki dünya turuna çıkmış, İstanbul’a uğramış ve bu
gezisini de kaleme almıştır. İstanbul’da İki İskandinav Seyyah adıyla basılan
kitapta Hamsun’un ve Andersen’in ayrı zamanlardaki İstanbul izlenimleri
okunabilir. (Knut Hamsun)”
*
* * * *
“Dostoyevski,
devlete karşı işlediği bir suçtan dolayı kurşuna dizilmesine ramak kala canı
bağışlanmış ve Sibirya’ya kürek mahkûmiyetine gönderilmiştir. Belki de
eserlerinde ölümün bu kadar çok karşımıza çıkmasının nedeni de yaşadığı bu
durumdur. Öyle ya Dostoyevski’nin hemen her metninde bir cinayete ya da
intihara tanık oluruz. Bunların en bilineni de şüphesiz ‘Suç ve Ceza’ ve onun
büyük dram yaşayan kahramanı Raskolnikov’dur. (Dostoyevski)”
*
* * * *
“Hesse’nin
az bilinen fakat bence en azından anne-babaların okuması gereken kitaplarının
başında ise Çarklar Arasında romanı gelmektedir. Bu romanda parlak bir
öğrencinin, omzuna yüklenen beklenti ve sorumluluklar neticesinde ve anne
babasının zoruyla boşluğa sürüklenişini işlemiştir Hesse. Bizde, Reşat Nuri
Güntekin’in ‘Yeşil Gecesi’yle tematik olarak benzeşen bu roman, günümüzün
‘harika çocuk’ yaratma hevesine bir tepkidir. (Herman Hesse)”
*
* * * *
“Albert
Camus, böyle bir anlamsızlığın, anlam erozyonunun içinde doğmuştur. Bilindiği
üzere Fransız sömürgesi olan Cezayir’de doğmuş, varoluşçuluk felsefesine olan
ilgisi ve ona kattığı absürt düşüncesiyle çağının önemli düşünürleri arasına girmiştir.
Salt felsefi anlamda değil edebi anlamda da eserler veren Camus, 1957 yılında
Nobel Edebiyat Ödülü’nü kazanmıştır. (Albert Camus)”
*
* * * *
*
* * * *
“Oblomov’un
temsil ettiği şey tembellik değil, apatidir. Genel manada çevreye karşı had
safhadaki ilgisizlik, kayıtsızlık ve duygusuzluk anlamına gelen apati;
Oblomov’un sürekli kararlar alıp uygulayamaması, gelirleri düşen Oblomovka’yı
eski günlerine döndürme konusundaki pasifliği, kendisini dolandıranlara karşı
umursamaz tavrını tembellikten daha doğru açıklar. Yani değişime, bildiği alıştığı
değerlerin farklılaşmasına hareketsiz kalarak karşı durmaktadır. (Oblomov)”
*
* * * *
“Büyürken
yitirdiğimiz değerleri, saf ve masum bir çocuğun gözüyle bakıldığında pek çok
yetişkin kaygısının aslında ne kadar da boş ve anlamsız olduğunu, yazdığı
hacmen küçük ama aslında kocaman olan kitapla insanlığın kolektif bilinçaltına
kazıyan Exupery, hepimizi yaşantımız boyunca unutamayacağımız ve tesirinden
kurtulamayacağımız bir yolculuğa davet ediyor. Hadi, hep beraber yola koyulalım.
(Küçük Prens Hiç Ölür mü?)”
Kitap Hakkında Kim Ne Demiş?
(İşaretli yerlere tıklayarak yazıların tamamını okuyabilirsiniz)
Kitap
henüz yeni sayılır. Elimdeki 1. Baskı, Mayıs 2017 tarihli. Dolayısıyla bloglarda kitapla ilgili ayrıntılı yazılara rastlayamadım. Kitabı okuyanlar ise sosyal
medya üzerinden beğenilerini dile getirmişler. Bunların büyük bir kısmı da muhtemelen kemikleşmiş Ali Lidar hayranları. Bilmeyenler için söyleyelim,
Ali Lidar Eskişehir’de bir lisede felsefe öğretmenliği yapıyor ve gerek dergi
yazıları, gerek kitapları sıkı bir okuyucu kitlesinin varlığını da beraberinde
getiriyor.
“Kişisel Edebiyat Atlası” her okura hitap edebilecek özellikte. Öncelikle edebiyat severlerin keyifle okuyabileceği bir kitap; çünkü pek çok köşetaşı yazar sayfalarda yerini almış. Anladığım kadarıyla yazıların hepsi ya da en azından bir kısmı daha önce dergilerde yayımlanan seçkiler. Okurken de bu fark ediliyor zaten. Yazılar birkaç sayfalık olduğu için tanıtılan yazar ve kitapları hakkında genel bir kanı edinebiliyorsunuz. Bu sebeple kitabı okumanız için illa edebiyat hayranı biri olmanız gerekmiyor.
Kitabın ilk cümlesinde Ali Lidar’ın Haydar Ergülen’e bir teşekkürü var. Kitabın yazılmasına bir anlamda vesile olduğu için. Hemen bir karşı hamle de Haydar Ergülen’den. Okumak isteyenler için Artfullliving. Kitabı okurken ben de Haydar Ergülen gibi düşünmüşüm bilmeden. “Kişisel Edebiyat Atlası” farklı coğrafyalara yeni rotalar çizmeye devam etmeli. Yeni atlaslar okurların ufkunu açacaktır. Derin okumalar yapan kişilerin neyi, ne kadar anlatacağını kestirmesi zordur ancak Lidar’ın öğretmen olması ve dergilere yazması işini bir nebze kolaylaştırır kanısındayım. Çalıştığınız ekip de bir o kadar önemli tabii.
Ekip demişken belirtmek isterim; kitabın baskısı, rahat okunurluğu (yazı puntosu, paragraf boşlukları…) için İthaki Yayınları’na da bir okur olarak teşekkür ederim. Edebiyata, kitaba gösterdikleri özen için.
Değinmek istediğim bence önemli noktalardan biri de kitaptaki illüstrasyonlar. Hamdi Akçay tarafından hazırlanan bu çizimler çok hoşuma gitti. Edebiyatla çizginin buluşması kitabın sayfalarına ayrı bir renk katmış. Tabii bu çizimleri görünce düşünmeden edemedim, ünlü yazarların hayatları çizgi roman ya da çizgi hikaye şeklinde aktarılsa diye. Edebiyata ilgi duyan, “Bunu kim yazmış?” sorusunun cevabını arayan lise hatta ortaokul öğrencileri için kuru bilgiden uzak keyifli bir çalışma olabilir belki. Özellikle günümüzde ruhumuzun rotasını belirleyebilmek için edebiyata, müziğe, resme kısacası sanata bu kadar ihtiyacımız varken. İlgi uyandırmak adına, doğru bilgiyi keyifli bir şekilde aktarmak adına, gençlere yeni ve farklı rotalar gösterebilmek adına…
“Kişisel Edebiyat Atlası” her okura hitap edebilecek özellikte. Öncelikle edebiyat severlerin keyifle okuyabileceği bir kitap; çünkü pek çok köşetaşı yazar sayfalarda yerini almış. Anladığım kadarıyla yazıların hepsi ya da en azından bir kısmı daha önce dergilerde yayımlanan seçkiler. Okurken de bu fark ediliyor zaten. Yazılar birkaç sayfalık olduğu için tanıtılan yazar ve kitapları hakkında genel bir kanı edinebiliyorsunuz. Bu sebeple kitabı okumanız için illa edebiyat hayranı biri olmanız gerekmiyor.
Kitabın ilk cümlesinde Ali Lidar’ın Haydar Ergülen’e bir teşekkürü var. Kitabın yazılmasına bir anlamda vesile olduğu için. Hemen bir karşı hamle de Haydar Ergülen’den. Okumak isteyenler için Artfullliving. Kitabı okurken ben de Haydar Ergülen gibi düşünmüşüm bilmeden. “Kişisel Edebiyat Atlası” farklı coğrafyalara yeni rotalar çizmeye devam etmeli. Yeni atlaslar okurların ufkunu açacaktır. Derin okumalar yapan kişilerin neyi, ne kadar anlatacağını kestirmesi zordur ancak Lidar’ın öğretmen olması ve dergilere yazması işini bir nebze kolaylaştırır kanısındayım. Çalıştığınız ekip de bir o kadar önemli tabii.
Ekip demişken belirtmek isterim; kitabın baskısı, rahat okunurluğu (yazı puntosu, paragraf boşlukları…) için İthaki Yayınları’na da bir okur olarak teşekkür ederim. Edebiyata, kitaba gösterdikleri özen için.
Değinmek istediğim bence önemli noktalardan biri de kitaptaki illüstrasyonlar. Hamdi Akçay tarafından hazırlanan bu çizimler çok hoşuma gitti. Edebiyatla çizginin buluşması kitabın sayfalarına ayrı bir renk katmış. Tabii bu çizimleri görünce düşünmeden edemedim, ünlü yazarların hayatları çizgi roman ya da çizgi hikaye şeklinde aktarılsa diye. Edebiyata ilgi duyan, “Bunu kim yazmış?” sorusunun cevabını arayan lise hatta ortaokul öğrencileri için kuru bilgiden uzak keyifli bir çalışma olabilir belki. Özellikle günümüzde ruhumuzun rotasını belirleyebilmek için edebiyata, müziğe, resme kısacası sanata bu kadar ihtiyacımız varken. İlgi uyandırmak adına, doğru bilgiyi keyifli bir şekilde aktarmak adına, gençlere yeni ve farklı rotalar gösterebilmek adına…
▬ ▬ ▬
İlginizi
çekebilir: