BİR ÇİFT YÜREK (Marlo MORGAN)
Avustralya, Aborijinler; Marlo Morgan’dan ilginç bir deneyim. Teknolojinin sustuğu, zihinlerin buluştuğu nokta. “Bir Çift Yürek”
“Yaşamının örümcek ağını ören insanın kendi değildir; o, bu ağda sadece bir teldir.
Bu ağa yaptığı her
katkıyı, aslında kendi kendine yapmıştır. (Kızılderili Reisi Seattle)”
* * * * *
“Yalnızca son ağaç kesildikten, son ırmak
zehirlendikten, son balık yakalandıktan sonra… ancak ondan sonra paranın yenemeyeceğini anlayacaksınız. (Cree Kızılderililerinin kehaneti)”
*
* * * *
“Bu
kitap yaşanmış bir deneyimin meyvesidir ve olaylardan hemen sonra yazılmıştır.”
*
* * * *
“Kadının
yüzündeki anlatım, bu eyleminde kötülük olmadığını yansıtıyordu; bu sanki bir
yabancıya gösterilebilecek en anlamlı konukseverlik işaretiydi. ‘O cahilin
teki’ diye düşündüm. ‘Ne kredi kartından haberi var, ne önemli kâğıtlardan.’”
*
* * * *
“Kabilenin
beni aralarına kabul etme konusunda oy vermelerine minnettardım ama kimse benim
oyumu sormamıştı. Öyle görünüyordu ki, karar vermek benim elimde değildi.”
*
* * * *
“Bu
ülkede hoşlanmadığım tek bir şey vardı. İzlenimlerime göre ülkenin asıl
yerlileri olan ve Aborijin adı verilen, esmer tenli kişiler ayrıma tabi
tutuluyorlardı.”
*
* * * *
“Ömrümü
insanların sağlıklarını korumasına adamış olan ben anlamıştım ki, gerçek
kültürel köklerini yitiren ve yaşamda bir amacı olmayan insanların elinden
ancak ölümle kumar oynamak gelir.”
*
* * * *
“Kesinlikle
emin olduğum tek bir şey vardı ki, ne denli aç olursam olayım, asla bir solucan
yiyemezdim! Aslında o anda yeni bir ders almaktaydım: Asla, asla deme!
Gerçekten de o günden sonra bu sözcüğü, sözlüğümden silip attım. Artık
yeğlediğim ve uzak durmaya çalıştığım şeyler var ama – asla- sözcüğünün, henüz
denenmemiş durumlar karşısında hiç yeri yok ve üstelik – asla- sözcüğü, uzun,
çok uzun bir zaman dilimini kavrıyor.”
*
* * * *
“Her
şeyin bir amacı vardır. Hiçbir şey rastlantısal, anlamsız ya da yanlış
değildir. Sadece yanlış anlamalar ve ölümlü insana henüz açıklanmamış sırlar
vardır.”
*
* * * *
“Kabile
üyeleri, yere bakıp yakınlarda ne gibi hayvanlar olduğunu anlayabiliyorlardı.
Daha çocukken, inceden inceye gözlem yapmayı öğrendiklerinden, kumun üzerine
bırakılan ayak izlerini inceleyerek önlerinden kaçan hayvan sürünüyor mu,
zıplıyor mu, yürüyor mu bilebiliyorlardı. Birbirlerinin ayak izlerini ise,
öylesine iyi tanıyorlardı ki, arkadaşlarının adımlarının uzunluğundan onun
sağlıklı olduğunu, kısa adımlarından onun hasta olduğu için yavaş yürüdüğünü
saptayabiliyorlardı.”
*
* * * *
“Bana anlattıklarına
göre bu yetenek tüm insanoğullarına verilmişti ama benim yetiştiğim toplum,
üyelerinin sezgilerine kulak vermesini doğaüstü ya da kötücül bulduğu için
onaylamayan bir tutum sergilemişti.”
*
* * * *
“İşte
ancak o anda, tüm yürüyüşlerimizi neden mutlak bir sessizlik içinde
gerçekleştirdiğimizi anladım. Bu insanlar iletişim kurmak için çoğunlukla
zihinsel telepatiyi kullanıyorlardı. Ben de buna tanıklık ediyordum.”
*
* * * *
“O bana
gülümseyerek şöyle dedi: ‘Sen de şimdi bir yerlinin kente ilk kez gittiğinde,
sizlerin arkadaşlarınızla konuşabilmek için bir telefon kumbarasına para
atmanıza, bir numara çevirmenize ne kadar şaşırdığını tahmin edebilirsin. O
yerli de sizin yaptıklarınızı inanılmaz bulur.”
*
* * * *
“Eve
geri döndüğümde, çevremdekileri bu zihinsel telepati olayına inandırmamın çok
güç olacağını seziyordum. Onlar dünyanın her yanında insanların birbirlerini
acımasızca öldürmesini kolaylıkla benimseyebilirlerdi ama yeryüzünde ırkçı
olmayan, müthiş bir uyum ve dayanışma içerisinde yaşayan, kendi yeteneklerini
bulup ortaya çıkarmak kadar, başkalarının yeteneklerini de onurlandıran
insanlar olduğuna inanmakta güçlük çekebilirlerdi.”
*
* * * *
“Gerçek
İnsanlar, sesin var oluş nedeni olarak konuşmayı görmezler. Konuşmak, yürek ve
akılla yapılır. Ses, konuşma amaçlı kullanıldığı zaman ortaya dökülenler boş
sözlerdir, ruhsal içerikli olamazlar. Ses, şarkı söylemeye, kutlama yapmaya ve
şifa vermeye yarar.”
*
* * * *
“Bu –
Birlik – içersinde her şeyin bir amacı vardır. Yanılgılar, yanlışlar ya da
kazalar yoktur. Sadece insanoğlunun anlayamadığı şeyler vardır.”
*
* * * *
“
‘Kum’un karşılığı olarak tek bir sözcük yerine yirmi değişik sözcük
kullanıyorlardı ve böylece çölün yer tabanının yoğunluğunu, tipini, özelliğini
dile getirmiş oluyorlardı.”
*
* * * *
“Tüm
insanlar bu dünyayı sadece ziyaret eden ruhlardır.”
*
* * * *
“Dış
derilerini belirli aralıklara değiştiren yılanları izlemek de bizler için son
derece eğiticiydi. Eğer bir kişi yedi yaşındaki inançları ile otuz yedi yaşında
kendini hala iyi ve mutlu hissedebiliyorsa, bu kişi ömrünü boşa harcamış
demektir. Eski düşüncelerden, alışkanlıklardan, inançlardan ve sırasında eski
arkadaşlardan sıyrılmak gereklidir. Bir şeyleri arkada bırakıp yürüyebilmek
insanlar için güç bir derstir ama gene de eski derisinden sıyrılabildiği için
yılanı ne yüceltmek ne de yermek gerekmez. Bu onun için sadece bir
zorunluluktur.”
*
* * * *
“Hiçbir
şey boşa harcanmıyordu. Her şey doğada yeniden bir dönüşüme uğruyor ve toprağa
geri veriliyordu. Bu arkamızda tek bir çöp bile bırakmadığımız bir piknikti;
hatta kimse nerede oturup yemek yediğimizi bile anlayamazdı.
Arkadaşlarım evrenle
bütünleşmenin ustası olmuşlardı; ondan sonuna dek yararlanıyorlar ama onu asla
rahatsız etmiyorlardı.”
*
* * * *
“Her
insan tektir, her birimize özel nitelikler verilmiştir ve bunlar
güçlendirilerek ömür boyu süren yeteneklere dönüştürülebilir.”
*
* * * *
“Kan ve
kemik tüm insanlarda bulunur. Farklı olan yürek ve niyettir.”
*
* * * *
“Soluk
almak canlı olmayı belirlemez. Bu, öteki insanlara hangi bedenin gömülüp
hangisinin gömülmeyeceğini göstermeye yarar, o kadar!”
*
* * * *
“İnsanlar
yaratılmış varlıklardır ama insan bedeni sadece bizlerin o sonsuz parçasını
barındırmaya yarar.”
*
* * * *
“Bana
mutantların duası ile Gerçek İnsanlar’ın Tanrıyla iletişim kurma tarzı arasındaki
farkı açıkladılar ve duanın ruhsal dünyaya karşı yapılan bir konuşma olduğunu,
oysa onların bunun tam tersini yaptıklarını söylediler. Onlar dinliyordu.
Zihinlerindeki tüm düşünceleri siliyorlar ve mesajı almak üzere beklemeye
başlıyorlardı. Sanırım bana söylemek istedikleri şuydu: ‘Konuşmakla meşgulken,
Tanrısal Bir’liğin sesini duyamazsın!’”
*
* * * *
“Bir
aborijin adı kazanmama az kalmıştı. Benim birden çok yeteneğim olduğunu
düşünüyorlardı ve kendi kültürüme sadık kalarak, onları ve onların yaşama bakış
tarzlarını çok sevdiğimi anlamışlardı. Bu yüzden bana ‘Bir Çift Yürek’ adını verdiler.”
*
* * * *
“Bana
seçme şansı verilseydi bu insanlarla yola çıkmayı asla kabul etmezdim. Menü
bana sunulsaydı, asla iribaş ısmarlamazdım; ama şimdi bizim tatillerimizin ne
denli anlamsız; burada geçirdiğim zamanın ne kadar olağanüstü olduğunu
biliyordum; bunu anlamıştım.”
*
* * * *
“Tanrım bana değiştiremeyeceğim şeyleri kabul
etme gücü, değiştirebileceğim şeyleri değiştirme cesareti ve bu ikisi
arasındaki farkı anlayabilme sağduyusu ver.”
▬ ▬ ▬
İlginizi çekebilir:
1.Yerkürenin En Güzel Tarihi
2.Kızılderili Bilgeliği - Dennis Renault / Timothy Freeke
3.Yabana Doğru - Jon Krakauer
İlginizi çekebilir:
1.Yerkürenin En Güzel Tarihi
2.Kızılderili Bilgeliği - Dennis Renault / Timothy Freeke
3.Yabana Doğru - Jon Krakauer