HAKKIMDA



"Çocukluğundan beri kitap okumayı seven, hayata dair pek çok şeyi merak edip farklı bakış açılarını takip eden ve öğrendiklerini paylaşmaktan hoşlanan bir yaşam hayranı..."





Bu sözlerle çıktım yola. Haziran 2013'te. Amacım okuduğum kitapları - en azından bir kısmını - arşivlemek(ti). Aynı zamanda başkalarıyla paylaşmak. "Bakın bu kitap da var." diyebilmek. 

Kitaplarda altını çizdiğim yerler çok olur benim. Bazı yeri ilginç bulur işaretlerim, bazı yeri yakın bulur yıldızlarım. Başka insanları bulurum kitaplarda, arkadaşlarımı, öğrencilerimi, yolda gidip gelirken gördüklerimi yani hiç tanımadıklarımı. Onları da işaretlerim satırlarda. Farklılığı görmek, hatırlamak adına.


Hayat bizim yaşadıklarımızdan ibaret değil, her ne kadar filmimizin başrol oyuncusu ya da kitabımızın kahramanı biz olsak da.


Ben roman, hikaye okumaktan hoşlanırım; bir başkası şiirden. Gerçi o da belli olmaz kimi zaman ben de şiir okurum doyasıya. İnsan bu, gelişir, değişir, evrilir... Bazen de taviz vermez duruşundan. Bir öğrencim vardı fantastik kitaplara meraklı. Ama ne merak! Hemen her kitaptaki her kahramanı bilirdi "ne demiş", "ne yapmış" diye. Bir soru sorun dakikalarca anlatırdı mutlulukla. Hayret eder, hayranlık duyardım bazen konu hakkındaki bilgisine. "Hocam, hiç fantastik kitap okumadınız mı sakın?" sözüyle kendime geldim zaten. Zannımca bir öğretmen farklı türlere, konulara açık olmalı (hele bir de benim gibi edebiyat öğretmeniyse). Öğrencime dönüp "O da neymiş? Okuma o saçma şeyleri" demedim, diyemedim bazıları gibi. "Hangi kitabı tavsiye edersin?"le başlayan süreç "Yüzüklerin Efendisi" ile başlayıp "Alacakaranlık" serisi ve diğerleriyle devam etti.


Şiir okuyanlarla şiir okudum, çizgi roman okuyanlarla çizgi roman. Dini kitaplar da okudum bazen, bilimsel kitapları da inceledim zaman zaman. Öğrenci çok, yelpaze geniş, insan çeşit çeşit. Olmadı, olmazdı tek bir yere takılmak. Okudukça sevdim, sevdikçe okudum. Bu kadar çeşitli, farklı kitap okunur mu diyenleri duymazdan gelip devam ediyorum okuma macerama. Ama kitap bu, macera bu. Herkesin macerası kendine. Sen şiirden hoşlanıyorsan devam et şiirine, ya da çizgi romansa başının tacı aman indirme onu tahtından. Yeter ki oku durmadan.


Onun için açmadım yoruma "kitap pınarım"ı. Hem günlük koşuşturmada ihmal edip sorulara cevap veremezsem kaygısı, hem de her kişinin her kitaba farklı bakış açısı. Zaten bu yüzden sevmem kitap tavsiye etmeyi. Her okur başka ve her biri kitabını kendi bulmalı bence. Deneye, yanıla; okuya, bıraka. Tam da bu sebeple benim için "Muhteşem" olan, başkası için "Beğenmedim" olabiliyor. Ya da tam tersi...


Bunun için "Ali, Ahmet, Ayşe, Fatma" değil, "kitap pınarım" dedim. İsim değil ki burada önemli olan. Önemli olan kitapları seçip okuyanlar. Yani sizler. Okumak istediğiniz kitaplara burada rastlıyorsanız ne mutlu. Alıntılar fazla evet; ama kitabı da en iyi tanıtan kendi değil mi zaten. Diliyle, anlatımıyla... Tıpkı bir filmin fragmanı gibi. Karar vermek için filmden bölümler, kitaptan alıntılar lazım. Ben arada kendi fikrimi söylerim. Kitap incelemesi değil çünkü yaptığım. "Bak bu kitap da var" diyebilmek.


Her ne olursa olsun okumaya devam edelim. Kitap, dergi, gazete... Vazgeçmeyelim okumaktan. Bazen gülelim kitaplarla, bazen neşelenelim. Hüzünlenelim ara sıra bazen de bilgilenelim. 

Kitaplar bizi bekliyor.


Hoş kalın, hep kitapla kalın. Okumayı ve hayata gülümsemeyi unutmayın.

    
                                                           "kitap pınarım" / 28.06.2017




Diğer bloğum "edebiyat pınarım"a da beklerim. 


05.05.2018

Bu Haftaki Tercihleriniz

BİR ÖMÜR BÖYLE GEÇTİ (Faruk Nafiz ÇAMLIBEL)

KAPLUMBAĞA TERBİYECİSİ (Emre CANER)

DEDE KORKUT HİKAYELERİ

YALNIZLIK PAYLAŞILIR (Halil CİBRAN)

ADSIZ ÜLKE (Alain-FOURNİER)