KUZEY SULARI (Mark MILLS)

1940’lı yıllar, Atlantik kıyılarında bir balıkçı kasabası, kıyıya vuran bir ceset, New York sosyetesinden zengin bir ailenin güzel kızı.
Kasabada ne işi vardı? Ailesinin bu cinayetle bir ilgisi var mı? Şerif Hollis gerçeği gün yüzüne çıkarabilecek mi? Macera dolu bir polisiye. Amagansett Kuzey Suları.


Beğeniyle okuduğum bir roman olmasına rağmen bazı yerlerde biraz fazla detay verilmiş gibi hissettim. Örneğin balıkçılıkla ilgili pek çok terime ya da cesedi bulan Conrad’ın geçmişiyle ilgili bazı bölümlere gerek var mıydı diye düşünmeden edemedim. Bunun dışında sürükleyici ve heyecan dolu bir maceraydı benim için. Sosyetenin adının karıştığı cinayeti, bir kasaba polisi karşılaştığı engellere rağmen çözebilecek mi? Merak ediyorsanız kitap sizi bekliyor.

“Conrad sadece uyuklardı, asla uyumazdı; onunki bir çocuğun dünyaya ve onun fazlaca büyük çevresine tamamen kapalı olan uykusu değildi. Beyninin küçük bir bölümü sürekli uyanık kalır, en ufak bir sesi ya da farklı bir kokuyu kapmaya çalışırdı. Bu artık onun canını sıkmıyordu. Olduğu gibi kabul etmişti: Yan tarafındaki yara izi ve incinen dizindeki amansız sancı gibi onun bir parçasıydı.”

                                               * * * * **

“Conrad’a göre Rollo’yla olan sabah rutininin sıradanlığında, tekrarcı ve değişmeyen doğasında derinden mutluluk verici bir şeyler vardı.”

                                               * * * * **

“Dalga bölgesine yaklaşırken hız ve zamanlama her şeydi. Eğer Conrad devinimi kaybederse sandal dalgaların arasına düşer, onu kovalayan dalgaların merhametine sığınıp bata çıka ilerlemeye çalışırlardı. Eğer çok hızlı girerse, sandal patlayan denizin suratına çarpar, baş tarafını kuma gömer ve öne doğru ters dönerek kısa, yüreklere durgunluk veren bir anda içinde bulunanların soluğunu keser, suyunu çıkarırdı.”

                                               * * * * **

“Küçük tesadüflerin tüm yaşamı değiştirebilmesi kaderin bir cilvesiydi.”

                                               * * * * **

“Hollis sonunda otopsi raporuna ulaştı ve okumaya başladı. Notlar aldı; raporun bir kopyasını istemek, olayla ilgilendiğine diğerlerinin ilgisini çekmekten başka bir işe yaramazdı.”

                                               * * * * **

“Eğer kavgada karşında birden çok kişi varsa, demişti babası, gözlerini bir adamın üzerine dik, ama ilk yumruğu mutlaka diğerine at.”

                                               * * * * **

“Conrad konuşmaya başladığı andan itibaren geri dönüşün olmadığını, artık yolunun çizildiğini biliyordu.”

                                               * * * * **

“Eusebio, evdeki kahkahanın altın tabaktan daha değerli olduğunu söylerdi.”

                                               * * * * **

“Skandalın fırçası bir kere üstünüze çamuru bulaştırdıysa, şüpheleri yatıştırmak için yapılacak çok az şey vardı – beraat bile başaramazdı bunu – ve küçük şüphe kırıntıları her zaman beyinlerin bir köşesinde yüklü dururdu.”
                                           ▬    ▬      ▬

Bu Haftaki Tercihleriniz

BİR ÖMÜR BÖYLE GEÇTİ (Faruk Nafiz ÇAMLIBEL)

KAPLUMBAĞA TERBİYECİSİ (Emre CANER)

DEDE KORKUT HİKAYELERİ

ADSIZ ÜLKE (Alain-FOURNİER)

ELA GÖZLÜ PARS CELİLE (Osman BALCIGİL)