CENNETİN RENGİ (E.V. MITCHELL)

Kahramanımız Sophie. Genç, başarılı bir işkadını. Mutlu bir evliliği, harika bir kocası ve mutluluklarını perçinleyen Megan adında şirin bir bebekleri var. Acaba bu mutluluk sonsuza dek sürecek mi yoksa hayatın Sophie için başka sürprizleri mi var?


“Şimdilerdeyse kimi zaman acısı adeta ruhuma işleyen bir sorunun cevabını merak ederken buluyorum kendimi: Acaba bizi darmadağın edecek o bombanın hayatımıza düşmek üzere olduğunu bilseydim, çiçeği burnunda anneliğin keyfini sürdüğüm o günlerde çok daha farklı davranabilir miydim? Sanırım bu soru sonsuza dek cevapsız kalacak. Çünkü mantıklı olsun ya da olmasın, pişmanlıklarımız hayat boyu yakamızı bırakmaz. Onlardan kaçış yoktur…”

                                               * * * * *

“Dijital saatimizin alarmı bile sekteye uğrayabilir ama Megan asla gecikmezdi. Hala uyanmamış olmasını, bir önceki gün yaptığımız küçük gezinin yorgunluğuna bağlamıştım.
Yanılmışım…
Aslında sebebi çok, çok daha başka bir şeymiş. Bizim başımıza gelebileceğini asla tahmin edemeyeceğim bir şey.
O gün hayatlarımızın son ‘normal’ günüymüş meğer.”

                                               * * * * *

“O günden sonra dünyada daha önce hiç farkına varamadığım güzellikleri görmeye başladım. Her anın tadına varıyor, en küçük mutlulukların bile kıymetini ve bu muhteşem hediyenin adına hayat denildiğini iyi biliyordum.”

                                               * * * * *
Megan’ın hastalığı Sophie ve Michael’ın evliliklerini nasıl etkileyecekti? Sophie, kızı için güçlü olmak zorundaydı. Peki ya Michael? Bu zor günlere nasıl katlanacaktı?


“Zaman geçtikçe bir zamanlar paylaştığımız o tutku dolu aşktan adım adım uzaklaştığımı hissediyordum.
O ikinci bomba da üzerimize düştüğünde ilişkimiz sallantıdaydı. Çift olarak yaralı ve kırılgan bir hale gelmiştik. Dibe vurmamız an meselesiydi.”      
                                                                  
                                               * * * * *

“Tek yapmak istediğim ağlamak ya da birilerine avazım çıktığı kadar bağırmaktı. Fakat hiçbirini yapmadım çünkü çantamı alıp, kapıyı arkamdan kilitleyip kızımı bir an önce hastaneye götürmek zorundaydım.”

                                               * * * * *

“Aramızdaki bağın koptuğunu ikimiz de biliyorduk. Uzun zamandır aynı hisleri paylaşmıyorduk ve geleceğe dair düşüncelerimiz bambaşkaydı.”

                                               * * * * *

Sophie’nin kendi içinde halledemediği problemler hayatını gittikçe zorlaştırmaktadır. Geçmişiyle yüzleşebilmek için annesiyle konuşmaya karar verir. Çünkü aile içinde yaşadığı bazı problemlerin kaynağı kendi ailesi - özellikle de annesi - ve geçmişidir.
Sophie annesini görmeye giderken bir trafik kazası geçirir. İşte bu noktadan itibaren hikâye de yön değiştiriyor ve Sophie’nin annesi Cora kendi hayatını anlatmaya başlıyor.

“Huzur içinde yolculuğuma devam ederken o geyiğin nasıl olup da aniden önüme çıktığını her zaman merak edeceğim sanırım.”

                                               * * * * *

“Garipti çünkü beni buraya getiren özlem değil öfkeydi. Ama nasıl olduysa mutlu anılar kırgınlığımın önüne geçivermişti.”

                                               * * * * *

“İşte hikâyemizin başlangıcı, Sophie. Matt ve Peter benim en yakın arkadaşlarımdı. Şimdi geriye dönüp bakınca anlıyorum ki o ikisini bir arada tutan tek şey benmişim. Birbirlerinden o kadar farklılardı ki ben olmasaydım arkadaş olabileceklerini bile sanmıyorum.”

                                               * * * * *

“ ‘Her zaman dünyayı kurtarmak istedin, Cora’ dedi Peter. ‘Ancak unutma, bazıları kurtarılmak istemez.’”


                                               * * * * *

“Peter’ın böyle hayalleri yoktu. Günün birinde yaradılışlarımızdaki bu zıtlığın yollarımızı ayırıp bizi farklı yerlere savuracağından korkuyordum.
Fakat gelecek dediğimiz şey de buydu işte. Kaderinizde yazılı olanları öğrenmeniz için onları yaşamanız gerekiyordu.”

                                               * * * * *

“Derin bir nefes alıp yavaşça bıraktım. En azından hayatımın başıma nasıl yıkıldığını anlatmak zorunda kalmayacağım için minnettardım. Ayrıca biriyle hiçbir şey normal değilken öyleymiş gibi davranmadan, açıkça konuşabilmek güzeldi.”

                                               * * * * *

“Çiçekler bize çok şey öğretir, Sophie. Özellikle de bunlar gibi gözlerden uzak, toprağın altında saklı olanlar.”

                                               * * * * *

“Biliyordu çünkü beni herkesten iyi tanıyordu. Fakat bu beni anladığı anlamına gelmiyordu ne yazık ki.”

                                               * * * * *

“Neyse boş ver, pişmanlıklarla yaşamanın âlemi yok. Seni tüketmekten başka bir işe yaramazlar.”


                                               * * * * *

“Sadece ben çok genç ve cahildim. İsteseydim okulda daha başarılı olabilirdim. Ancak bunun yerine babama meydan okumayı seçtim. Bu onu daha çok çılgına çevirdi ve benim için kaçmaktan başka çare kalmadı. Çok öfkeliydim.”

                                               * * * * *

“Sanırım denizle beraber büyüdüğün zaman o adeta senin kanına karışıyor. Bir parçan haline geliyor, nereye gidersen git ondan kaçamıyorsun.”

                                               * * * * *

“Ancak hayat diye buna deniyor zaten değil mi? Yeni doğan günün son günümüz olmadığını hangimiz bilebiliriz ki? Önemli olan sevdiklerimizle geçirebildiğimiz her günün değerini bilmek ve bunun için şükretmek.”

                                               * * * * *



                                               * * * * *

“Fakat elimden gelen hiçbir şey yoktu. Kader ağlarını kendi bildiği gibi örüyordu, bunu bir kez daha anlamak üzereydim. Matt ameliyata alınmadan önce hayal bile edemeyeceğim bir şey oldu.      Şimdilerde minnetle ansam da o zamanlar endişeyle karşıladığım gerçeğini inkâr edemezdim. ”

                                               * * * * *

Hüzün, sevgi, umut üçgeninde filizlenen hikâye, ilginç bir finalle sona eriyor. Sıkılmadan okuyabileceğiniz hoş bir roman.

“Umut etmekten vazgeçme. Gelecekte seni nasıl güzel sürprizlerin beklediğini asla bilemezsin.”

                                               * * * * *

“Hayat zor olsa da iyi olan şeylerin varlığına dair inancını asla kaybetme. Güzellikler bazen yıkıcı darbelerin sonunda gelir.”
                                           ▬    ▬      ▬

Bu Haftaki Tercihleriniz

BİR ÖMÜR BÖYLE GEÇTİ (Faruk Nafiz ÇAMLIBEL)

ADSIZ ÜLKE (Alain-FOURNİER)

KAPLUMBAĞA TERBİYECİSİ (Emre CANER)

DEDE KORKUT HİKAYELERİ

ELA GÖZLÜ PARS CELİLE (Osman BALCIGİL)